İŞBAŞINDAKİLER KİME HİZMET EDİYOR ?
Bir ülkede toplumsal barış ile birlikte mutluluğun sağlanmasının temel koşulu, ekonomik ve sosyal sorunlara çözüm getirebilecek demokratik bir yönetim biçiminin var olmasıdır. Ayrıca bu ulusal bağımsızlığı güçlendirmenin, kalkınmanın ve dünya barışına katkıda buluna bilen saygın bir ülke olmanın ön koşuludur.
1980 yılı başından bu yana ülkemizde uygulanan ekonomik ve toplumsal sorunlarla ne halkımıza mutluluk, ne de temel sorunlara çözüm getirilebilmiştir. Değişen değer yargıları ve bozulan gelir dağılımı ile halkımızın mutsuzluğu daha da artmış, ülkemizin temel sorunları daha da ağırlaşmıştır.
Başta Uluslar Arası Para Fonu (IMF) başta olmak üzere, uluslar arası kuruluşların önerisi ile uygulanan, kalkınma, ulusal sanayileşme, işsizliğin önlenmesi ve adil gelir dağılımı gibi konuları dışlayan, toplumsal içerikten yoksun politikalar, enflasyonun azaltılması ve ekonomik istikrarın sağlanmasını tek hedef olarak ele almıştır. Aslında söz konusu kuruluşlarca önerilen politikaların esas amacı, sanayileşmeden vaaz geçilmesi, sanayileşmeyi ve kalkınmayı engelleyen bir ithalat uygulaması ile Türkiye’nin uluslar arası ekonomik ilişkilerde kendisi için öngörülen konuma uyum sağlamasıdır. Diğer bir değişle, Türkiye’nin açık bir pazar haline getirilmesi ve bunun sürekliliğinin sağlanmasıdır.
İş başındaki hükümetin IMF başta olmak üzeri ABD ve AB’nin bu konulardaki istemlerini eksiksiz yerine getirmek için en acımasız politikaları uygulamaktadır. Ülkemizdeki tüm kamu kurum ve kuruluşları (sterajik kurumlar dahil) yok pahasına yerli ve yabancı işbirlikçilerine satılmıştır. Bankaların bile büyük bir bölümü yabancıların eline geçmiş olup, yabancıların eline geçen bankalar aracılığı ile topraklarımızda yabancıların eline geçmektedir. Özelleştirilen kurumların bir kısmı hemen kapatılmış, açık olan yerlerde çalışan işçiler ise kölelik ücreti ile çok zor koşullarda çalışmaya tabi tutulmuştur. Sendikal hakları gasp edilmiş, sendikal mücadele için çalışan emekçiler hemen işten uzaklaştırılmıştır. Üreticimiz, girdilere uygulanan zamlar, düşük taban fiyatları ve kotalarla üretimden tamamen uzaklaştırılmıştır. Gençlerimiz ise kaderlerine mahkum edilmişlerdir.
Tüm bu olumsuzluklar olurken iktidar ve onun lideri memleketin gidişatını toz pembe gösterebilmekteler, ekonomik ve sosyal adaletsizlik diz boyu olmuşken ülkeyi nasıl ılımlı islama doğru götürebilirimi ve emperyalizme nasıl hizmet edebilirimi düşünüyor. Okyanus ötesinde muhteşem bir yaşantı sürdüren F. G’in talimatları ile türban gibi yapay sorunlar çıkartarak halkı kandıracağını sanmaktadır.
Değerli dostlar tüm bunları göreceğiz ve ses çıkarmayacağız. Böyle şey olur mu ? Tabi ki olmaz. O zaman HAYDİ MÜCADELEYE...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.