- 502 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
EZANA SAYGI
Saygı n ıle sevgi o kadar içli dışlı ki birbiriyle…
Küçükken öğretildi bize, ezan okunurken işin varsa bırakacak ve dinleyeceksin. Biz de öyle yapardık elimizden geldiğince. Arkadaşlarımız yapmazsa da uyarırdık onları. Çocuk aklımızla kendi ölçülerimizi de koymuştuk. Mesela ezanı tekrar etmenin sevap olduğunu öğrene kadar o çocuksu fikir vardı bende. Alay etmek diye düşünür tekrar edenlere de kızardık.
Geçenlerde bir arkadaşım anlatıyor. İki kızı var arkadaşımın, ezan hakkında konuşulanlardan etkilenmişler ve inanmışlar ki ezan okunurken toparlanacak, yatıyorsan kalkacaksın. Böyle inanan çocuklar sabah ezanında uyanır, bir binini uyartır, ezan bitene kadar yatakları içinde oturumuna gelir, dinlermiş.
Yine ezan okunurken konuşuyorsak susar, bir müzik çalıyorsa onu susturur ezanı dinlerdik.
Ezan bizim için kutsaldı, hem de çok kutsal.
Şimdi şöyle düşünüyorum da yeni neslin böyle bir şansı var mı, diye. İçim kararıyor. Yahya Kemal’in bir yazısından hatırlıyorum ezan duymadan büyüyen çocuklardan bahsediyordu. Manevi açlıkta bir nesil, ruhu bezenmemiş, zevki şekillenmemiş bir nesil yetiştirmekten korkar olduk. Bugününü yaşayan, hiçbir manevi değeri olmayan bir nesil. Sanıyorum bir kısım insanların da isteği bu. İçte ve dışta güçsüzleşen bir Türk milleti istiyorlar. Kendi aile yapılarını kendi toplumlarını yok etme aşamasına gelinmesine rağmen ve kendilerini kurtarma planları yaparken bizi de o çıkmazın içine çekmeye çalışıyorlar. Belki onlar değil, bizim yabancılarımız, bize yabancılarımız yapıyor bunu.
Etki ajanı ifadesini duydunuz mu, bilmiyorum. İşte bu içimizdekilere etki ajanı deniyor. Belki kedileri bile bilmiyorlar. Yetişme tarzları onların başka mecralara kaymasına sebep oluyor, kendilerini bu milletin bir mensubu saymalarına rağmen milletin hiçbir değerini benimsemeyen, onu yabancılaştırma görevini üstlenmiş kişiler bunlar. Ve öyle bir yapıları var ki, yaptıkları işe çağdaşlaşmak diyebiliyorlar. Onlar gibi düşünmeyenler da anında karalanıyor. Farklı düşünmenin bir erdem olduğunu savunsalar da “ancak”la başlayan kısıtlamalar getiriyorlar.
Bir inanca saygı duymak önce genel bir kural, sonra bilgi gerektirir. Kendi inancı dışındakilere öcü gözüyle bakanlar bunu asal yapamazlar.