- 637 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
YILDIRIMI KİME? NEREYE ŞİKAYET EDECEĞİM?
YILDIRIMI KİME? NEREYE ŞİKAYET EDECEĞİM?
Hava yine çok iç sıkıcı.Gökyüzü kalın,kirli yüzlü bulutlarla kaplı.Şu bulutları,bir güzel yıkamak geliyor içimden.Bembeyaz olmalı.Ya da pembe-mavi-mor-turuncu.Hepsi de açık,uçucu tonlarda.İçimin-yüreğimin renkleriyle boyamalı,ruhumun çılgınlığıyla biçimlendirmeliyim.Neler,neler çizerdim?Her şeklin üzerine de,tüm dünya insanlarının,hatta canlı-cansız her varlığın anlayacağı,tek bir dilde,şiirler yazardım.Sevgiyi anlatırdım.Gözlerimdeki ışıkları serperdim.Sonra,bulutlar birbirlerine dokunduklarında,kucakladıklarında,iç içe geçtiklerinde çıkan o korkunç seslerin yerine.BEETHOVEN’ ın 9. senfonisini çaldırırdım.NEŞEYE ÖVGÜ. Ya da KARDEŞLİK TÜRKÜSÜ diye adlanlandırılan o eşsiz şiir,yine o eşsiz müziğin eşliğinde dolardı insanların kulaklarına-ruhlarına.Korkup kaçmaz,elleriyle tıkamazlardı kulaklarını.Daha da iyi duymak için kapıları,pencereleri sonuna dek açarlardı.Sokaklara çıkarlardı.Bulutlar gibi,birbirlerini,ağaçları,kedileri,köpekleri,taşları,otları kucaklarlardı.Belki bazıları,damlalara tutuna tutuna,bulutlara ulaşır,onları kucaklarlardı.Çiçekler sevinçten dansederlerdi.Tam bir şölen olurdu.Neden olmasın?BEETHOVEN’ da çıkar gelirdi,gittiği yerden belki.Çektiği acıları geride bırakmış ve kulakları duyar bir biçimde.Yıllar önce bir doktorum,bana yazdığı o güzelim mektubunda, ” BANA BEETHOVEN’I ANIMSATTIN VE DERİN DERİN DÜŞÜNDÜRDÜN.” Demişti.Çok,çok gençtim.İlk adımlardaydım.Sadece sezmiştim.Tam anlayamamıştım demek istediklerini.Ama bende,çok büyük bir merak uyandırmıştı BEETHON’a karşı.Daha sonra,onun müziğini çok,çok sevmiştim.Öğrenmeye çalışmıştım yaşamını.Evet-evet,gökgürültüsü yerine,hep BEETHON’ın 9. senfonisi duyulmalı her yerde.Eminim,BEETHOVEN ilk kez ve sürekli,çok mutlu olurdu.Birlikte mektuplar da yazardık,bulutlara.İnsanlar,hiç olmazsa günde bir kez,toprağın-otların-çimenlerin-kayaların.Hatta dalgaların üzerine sırtüstü uzanıp,ellerini başlarının altına yastık yaparak okurlardı o şiirleri ve mektupları.Kimsenin içi sıkılmazdı bulutlardan.
Anneannem çok korkarmış gökgürültüsünden.Dedem camlara halı çakarmış,o korkmasın diye.Annem de korkardı.Kardeşim çığlık çığlığa bağırırdı.Annem evde olmadığı zamanlarda camlara,kapılara tırmanırdı.Komşulara kaçardı.Ben o zamanlar korkmuyordum.Annemle kardeşimi de anlayamıyordum.Sonra bir akşam,çok şiddetli bir gökgürültüsüyle birlikte,elektirikler kesildi.Her yer,kapkaranlık oldu.İlk kez,o zaman çok korkmuştum.Sonra,sanırım annemi göre göre,bilinçaltıma yerleşti bu korku.Olayın ne olduğunu biliyorum.Ama yine de korkuyorum.Utanıyorum ama korkuyorum işte.Bu korkumu yenmek,ondan kurtulmak için,bir gün çok şiddetli bir yağmurda,şemsiye dediğimiz korunaklı bir yerde.Hem de acaip gökgürültüleri arasında,inadına dakikalarca-saatlerce,dışarıda kaldım.Tam bir işkenceydi.Hayır,hiçbir şekilde geçmedi korkum.Aslında ben,şiddetli gürültülere karşı çok hassas olduğum için böyleyim.Tüm ani seslerden,kapı çarpmalarından bile irkilirim.Bir hafta önce,yağmur yağıyordu.Hem yağmuru sevdiğimden,hem de susuzlık sorunu olduğundan seviniyordum.Saat:16,30 sıralarında,apansız bir ışıkla birlikte,sanki bomba patladı.Görevli olduğum yerde,sadece elimle ağzımı kapatabildim.Çığlık bile atamadım.Meğer bizim şemsiyenin paratönerine,yıldırım düşmüş.Çevrede onca yüksek yer varken,düşecek bizim başımızı mı buldu şu yıldırım?Hiçbir yere düşmesin ama bize de düşmeseydi ne olurdu sanki?Anında,santralımız bozuldu.Tüm telefonlar kesildi.Ertesi öğlen onarıldı santral.Ama benim,internetimi de yok etmiş,hain yıldırım.O gün başka işlerim olduğundan açmamıştım bilgisayarımı.Ertesi akşam,ilk önce bilgisayarım da açılmadı.Kapatıp,yeniden denediğimde açıldı,ama hiçbir biçimde,internete giremiyordum.Zaman zaman olan kesintilerden sandım.Ne ki günlerdir açamıyorum internetimi.Yetkililere söyledim.Bilgisayarcı gelinceye dek bekleyeceğim.Ooof of.Şimdi ne kadar çok mail ve mesaj birikmiştir?Tam da,kitabımın çıkma ertesinde.Yazışmalarım,iletişim kurmam gereken insanlar var.Altüst oldu her şey.Dilerim,basit bir sorundur?Aslında,beni böyle zarara uğrattığı için,yıldırıma dava açmam gerek.İyi de,ben yıldırımı kime?nereye şikayet edeceğim?Günlerdir bunu düşünüyorum.Ve yanıt bulamıyorum.Gel BEETHOEN, en iyisi,hiç olmazsa,seninle şu bulutların düzenini değiştirelim.Böyle haksızlıklar yapmasınlar.Ve bu değişim,olumlu anlamda,diğer kötü düzenlerin değişmesine de başlangıç ve neden olsun.
Nilgün ACAR
23.03.2008