- 471 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Mum Bu Her Ne Kadar Dibine Işık Vermese de
Evlerimizde asırlar önce ne elektrik, ne de elektrik ampulü vardı... İşte o zaman mum, en büyük dostu idi insanların. Odaları, salonları, holleri, o aydınlatırdı... Mum ışığı ve ay ışığı güzel bir ikiliydiler, geçmiş zamanların yoksul ama onurlu, sevecen, gururlu hanelerinde...
Cumhuriyetin kurulduğu sıralarda büyüyen amcalarımız, teyzelerimiz, yokluk zamanı mum ışığında ders çalışıp çok yüksek makamlara nasıl geldiklerini biraz hüzünlü, biraz da gurur ile anlatıp dururlardı... Yurdun o zaman ki gerçekleri idi bunlar... Cumhuriyetin ilk yıllarında ve sonrasında yurdumuzda çok elektrik kesilmeleri olurdu... Elektriğin tatile çıktığı zamanlarda, babalarımızın, annelerimizin imdadına beyaz beyaz mumlar Hızır gibi yetişirdi...
Eğer ki sevdiğiniz ile romantik bir akşam yemeği yemek isterseniz, renkli renkli cafcaflı mumlarda hemen sizin yardımınıza koşacaktır. Hele bir de paraya kıyıp kemancı da ayarlanırsa, sevdiğinize o anda hem yüreğinizi hem de ruhunuzu ardına kadar açabilirsiniz... O mumların ışığında sevda sözleri de yüreğinizden dökülüp sevgilinizin ruhunun derinliklerine kadar işleyecektir...
Bir de türkümüz var değil mi? Hani eskilerden İbrahim Tatlıses’in meşhur ettiği ’Bir mumdur, iki mumdur, üç mumdur, dört mumdur, on dört mumdur.’ diye sözleri devam eder gider... Elazığ İlimizin Çayda Çıra oyununda ki mumları da anmadan geçmeyelim. Eski bir folklorcu olarak onları da yazımda anmış oldum... Mum Tutturmak, diye de bir deyimimiz var. Bir iş yerinde ya da askerde disiplinli komutanların ya da amirlerin yaptığı davranış kalıbı olarak da adlandırılır...
Eski Çağ Filozoflarından Konfiçyüs ’Karanlığa küfür edeceğine kalk da bir mum yak.’ demiştir. Mum nasıl bulunduğunuz yeri aydınlatırsa, sizi de aydınlatacak olgu, aslında okumak ve bilgidir. Siz okuyarak bilgi ile dolarsanız, aydınlanırsanız, içinizde ki ışık ile çevrenizi de aydınlatmaya başlarsınız... Yine Hazreti Mevlana ’Bir mum diğer bir mumu tutuşturmak ile ışığından bir şey kaybetmez.’ demiştir. Bir de ’Mum dibine ışık vermez.’ diye çok manidar bir atasözümüz vardır. Onu da şöyle açıklayalım izniniz ile... ’Konumu ve yapısı gereği etrafına ışık saçan mum, kendi dibini aydınlatamaz. Güçlü kişiler de uzaktakileri kollayıp kayırdıkları ve çokça yardım yaptıkları gibi kendi yakınlarına o kadar fayda sağlayamazlar. Çünkü onlar her şeyden önce çıkarlarını düşünen insanlar olmaktan uzaktırlar.’ Yüreğinizdeki ve gönlünüzdeki ışıklar dileyelim hiç sönmesin...
Ahmet ZEYTİNCİ
YORUMLAR
Hocam ben şu romantik akşam yemegi işini hiç anlayamıyorum. Daha doğrusu yemek yemekle romantikliği birbirleriyle bağdaştıramıyorum. Allaseniz sevgilinin yanında yemek mi yeniyor. Kibar kibar yiyeyim derken aç kalıyor insan. Keyifle yesen romantizme aykırı. Bir de mum ışığında hortlak gibi görünmek var. Valla hiç romantik değil. Bir de kemancı. Yazık adam orda tabağıma bakıp yutkunurken ben nasıl romantik olurum. Ya açsa diye düsünmekten...
Yine de mumları seviyorum. Eger yağmur yağıyorsa kesinlikle mum ışığında yazarım. Ortam korkunç ve edebi olsun diye.
Eğlenceli bir yazıydı. Kutluyorum.
Saygılarımla.
Ahmet Zeytinci
BİR DAHA OKU BAKALIM BU CÜMLEDE NE EKSİK?
"Çünkü onlar her şeyden önce çıkarlarını düşünen insanlar olmaktan uzaktırlar.’’
"Yüreğinizde ki ve gönlünüzde ki ışıklar dileyelim hiç sönmesin... "
ki eklerini kelimeyle birleştir.