- 1129 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRK MÜZİKLİ HİNT FİLMİ ( MEERA'NIN GÜĞÜMLERİ KALAYLI ) ---2. BÖLÜM ----
Karşılıklı işmarlaşma olayından sonra Jalaleeddin, Meerayı sap gibi meydanda bırakıp evine doğru koşmaya başladı. Zira anası olacak Hadjı Moc-ella Prakash, oğlunun gavur kızlarıyla fingirdeşmesini asla hoş karşılamadığı gibi kasaptan aldığı yarım kilo kıymayı acilen eve yetiştirmesi gerekiyordu.
Ancak Jalaleddin meydanda Meera ile karşılıklı göbek atarkan haber Hadjı Moc-Ella Prakash’a çoktan ulaşmıştı.
Hadjı Moc-Ella Prakash haberi aldığındanberi burnundan soluyordu ki genelde insanlar hep burnundan solurdu zaten. Jalaleddin daha kapıda görünür görünmez öfkeyle çıkıştı.
- Sen...Sen nasıl olur da bir Hindunun kızıyla köyün meydanında göbek atarsın? Rahmetli baban Jülfikar Ali Pitto bunu görseydi yüreğine inedi adamın.
Jalaleddin boynunu büktü.
-Ana, ana ben o gızı seviyem.
ADEM- ’’Seviyem ne abi?. Herifi Urfalı yaptın çıktın’’
BEN- Ooolum karıştırma. Ha urfalı Ha Hintli. Neticede hepsi Allahın kulu değil mi?
ADEM- Haklısın abi. Devam et sen.
Hadjı Moc-Ella Prakash ağzını açmadan Jalaleddin devam etti.
-Ana, unutma kız aynı zamanda bir takur kızı. Alacağımız çeyizleri düşün.
Hadjı Moc-Ella Prakash’ın gözleri buğulandı. Genç kız iken kendisi de maalesef Hindu bir dona aşık olmuştu.
ADEM- Abi ! Kadıncağızı aşık edecek bir nesne bulamadın da dona mı aşık ettin? Hem donun Hindusu, Müslümanı mı olur yahu?
BEN- Hooo hoo hooooo ( Bu benim gülüşüm ) Allah iyiliğini versin Adem. Bu don, kıçımıza giydiğimiz don değil. Mafya babası anlamında don.
Evet, o zamanlar tabii ki Hadjı filan değildi. O yüzden de bir Müslüman olarak bir Hinduya aşık olmakta sakınca görmemişti. Fakat Don ’’ Bir Müslümanla bir Hindu asla bir arada olamaz’’ Diyerek onu terk etmişti. Hadjı Moj-Ella Prakash’a terkedilmek değil de en çok Don Samhi Barbaghi’nin sağda solda üstelik de Müslümanca yemin ederek ’’ Vallahi billahi Hinduluk, Müslümanlık değildi sorun. Çenesinden bıktım gardaş. O yüzden terk ettim’’ demesi koymuştu. O gün bu gündür Tüm Hindulara ve hatta Hinduyu çağrıştırıyor diye hindilere düşman olmuştu. Rivayet edilir ki hindileri ’’ Kabaramazsın kel Fatma ’’ diye kızdırma geleneğini başlatan da işte bu Moj-Ella Prakash idi. Moc- Ella Praksh bu acı olaydan sonra Hadjı olmuş ve dünya işlerinden elini ayağını çekmişti.
Bu elim hadiseyi hatırlayan Moj-Ella Prakash, gözlerinden ateşler, ağzından duman saçmaya başlamıştı ki sigarasını yakmak istediğinde ve yaktığında da hep böyle olurdu. Genelde çakmak filan kullanmazdı. ( Sigara içmek sağlığınıza zararlıdır---Tüm Hint filmlerinde bir sigara içme sahnesinde mutlaka bu alt yazı geçer )
- Takur değil isterse Sakhıp Sabunju’nun kızı olsun. Olamaz bu iş.
Jalaleddin bir kez daha boynunu büküp sordu.
-Neden ana?
Moj-Ella Prakash gözlerinden iplik iplik yaşlar akarak ayağa kalktı ve ’’ Madem öyle anlatayım mı?’’ diye sordu.
Jalaladdin cevap verdi.
-Ana! Canın oynamak istiyor, kalk oyna. Senaryoyu bahane etme.
Hadjı Moj- Ella Prakash başladı gari.
Zabahınan esen seher yeli mi
Benim göynüm divane mi deli mi aman aman yar.
Köşelerden melül melül bakarım.
Yoksa bu gün ayrılığın günü mü aman aman yar.
Hıggıdık duttu beni
Duttu da guruttu beni
Seni gidi Hindu’nun oğlu
Gitti de unuddu beni.
ADEM- Abi herşey güzel gidiyor da elin Hintlisi nerden bilsin hıggıdık’ı
BEN- Sen de iyisin valla. Senin tiridi biliyor da benim hıkkıdıg’ı mi bilmiyor?
Normal şartlarda Jalaleddin, anasının intikamını komazdı o Don denen herifte ama şimdi daha acil işleri vardı. Akşam Meera ile buluşacaktı onların köyündeki bir ağacın altında. Kıymayı anasının kucağına fırlatıp onun ’’ Nereye gidiyon len cavırın eniği’’ dediğini bile duymadan evden fırlayıp doğruca Mumbai ili merkeze bağlı Dewai Köyünün yolunu tuttu.
O ağacın altında saatlerce bekledi Jalaleddin. Ama Meera ortalıkta yoktu. O hüzün ve elemle döktürmeye başladı.
Entarisi dım dım yar
Gelir diye umdum yar.
Yatsıya kadar bekledim
Gözlerimi yumdum yar.
Hım hım hım da hım hım yar
Vıy vıy vıy da vıy vıy yar
Saatler saatler kovaladı ama Meera ortalıkta yoktu. Jalaleddin uzandığı yerden kalktı ve hızla Meeragillerin konağına gitti.
BEN- Adem, ben tıkandım sen devam et.
ADEM- Tamam abi. Şimdi altı saat önceye dönüyoruz.
BEN- Niye ki?
ADEM- Abi, Moj-Elle Prakash, Jalalledin’e ’’ Bu iş olmaz ’’ Demişti ya. Bakalım aynı saatlerde Takur Baharat Kumar, kızı Meera’ya ne diyor?
BEN- Hımm haklısın. Devam et.
Takur Baharat da öğrenmişti kızının baldırıçıplak bir Müslüman gençle fingirdeştiğini. O öyle konuşmadı, ’’Neden yaptın?’’ diye ayrıntılara girmedi. Direkt daldı Meera’ya Allah ne verdiyse. Fakat Takur Baharat onu dövdükçe Meera artık nereden ve kimden öğrendiyse bizim Müslim Baba’dan acıklı bir şarkıyla cevap veriyordu babasına hep Jelaladdin’in hayali gözlerinin önünde olarak.
Umrumda değil yaşamak ölmek
Canımdan geçerim senden vazgeçmem
Olur mu bu aşkı bir anda silmek
Canımdan geçerim senden vazgeçmem
Dünya tersine dönse vazgeçmem
Gökteki güneş sönse vazgeçmem
Sensizlik inan ki ölümden beter
Canımdan geçerim senden vazgeçmem
Senden vazgeçmem ölsem vazgeçmem
Jalaleddin, Takur Baharat’ın konağına gelinceye kadar dayak attı zavallı kızcağıza. Daha sonra da konağın bahçesine çıkıp marabalarıyla kriket oynamaya başladı ki Hindistan’da her insan zengin olsun fakir olsun, hangi dine mensup olursa olsun anasından kriket sopası ve topu ile doğuyordu.
BEN- Harikasın Adem. Müslim Baba güzel oldu tam burada. Şimdi ben devam ediyorum.
Jalaleddin konağa geldiğinde Takur Baharat, adamlarıyla kriket oynuyordu. Dikkatli bakınca onun kriket sopasındaki kanı gördü ve iliklerine kadar ürperdi. Çünkü kana çok dikkatli bakınca bunun Meera’nın kanı olduğunu anladı. ’’ vay gavat vay. Meera’yı dövmüş. Hem de kriket sopasıyla dövmüş ’’ dedi ve Meera’yı görmek için onun odasının penceresine tırmanıp içeriye baktığında o feci manzarayı gördü: Meera ve bir grup kadın,kız ağlaşıp duruyorlardı. Ancak Jalaleddin tırmandığı pencereden içeriyi röntgenlerken Takur Baharat ve adamları da pencerenin altına geldi.
Bu durumda Jalaleddin hemen dans ekibini toparladı ve başladılar:
Makaram sarı bağlar lo
Kız söyler gelin ağlar.
Niye ben ölmüş müyem lo
Meera karalar bağlar.
Löberde, löberde
Zülfü yüzüne perde.
Takur emmi bastı da bizi
Meğer kaderim böyle.
Sonra mı? O da bir dahaki bölüme.