- 1272 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÜNEŞİ YAKALAMAK İSTEYEN ÇOCUK
GÜNEŞİ YAKALAMAK İSTEYEN ÇOCUK
Hava parlaktı ve güneşliydi. Çocuk güneşe baktı o kadar büyük ve parlaktı ki gözleri kamaştı. İçindeki renkleri seçmek istedi ama ona bakmaya güç yetiremedi. Çünkü gözleri yanmış ve birazda yaşarmıştı. Annesini aradı bahçedeydi yanı başından nereye gidebilirdi? Arkadan bir ses onu çağırıyordu “Ali!
Hızla ona doğru koştu. Annesi onun güneşte durmasından endişe etmişti. Çünkü güneşten onu koruyacak ne bir şapka ne de bir gölgelik yoktu üstünde. Çocuk kollarını kocaman açarak onu bekleyen anneye sımsıkı sarıldı. “Anneciğim! Biliyor musun ben bugün güneşi yakalamaya çalıştım. Ama onu tanımak için bakmak istedim gözlerim yoruldu.”
Annesi bir tane öpücükle cevaplamak istercesine sevgiyle yanağından öptü. Tam işine dönerken çocuk onu sorguya çeken yargıç edasıyla sorguladı: “Peki sen yakalayabilir misin onu?” Anne afallamıştı. Çocuğun yüzündeki ciddi ifadeyi görmezden gelemeyeceğini anladı. Bu zor soruyu nasıl yanıtlayacağı konusunda çekinceliydi. “Oğlum, bak güneşi yakalayabilmek bizim yapabileceğimiz bir şey değildir!” dedi. Çocuk kızmıştı bu cevaba. “Ne demek yapamayız Anne! Biz sokakta arkadaşlarımıza her gün Annemizi babamızı övüyoruz. Benim annem çok güzel kek yapar, babam çok güçlü araba sürer.” Deriz. Yalan mı bunlar ha yalan mı? O güneşi yakalamanı istiyorum senden hemen getir onu bana!” Çocuk aralıksız ağlıyor ve annesinin ona verdiği hiçbir teselli sözcüğünü kabul etmiyordu.
Anne çaresiz kalmıştı. Onu nasıl ikna edebileceğini bilemiyordu. Çocuğum bazı şeyler bizim elimzde değildir. O istediğin şey ancak sultan bir gücün kudretiyle olabilir. O da Yüce Allah’ın dilemesiyle gerçekleşir. Mucizeler gibi mesela dese bir şey anlayamayacak. Nedese ne şekilde izah etse bilmedi. Çocukluğunu hatırladı sonra. Oda hep sorular sorardı annesine babasına. Ama en çokta annesini yorardı arka arkaya sorduğu sorularıyla. Annesi de ona kısa net yanıtlar verirdi. Her zaman sonunu masalla bitirmesi için yalvarırdı o yine de.
Gökyüzü bizim dünyamızın çatısı gibi düşün başımızda. Güneş te ya da onun kandilleridir. Güneş olmasa gündüz karanlık olur ve ısınamayız. Ay da olmazsa biz geceleri karanlıkta kalır birbirimizi göremeyiz. Şimdi sen akşamları yanan lambayı yakalayayım dersen olur mu? Hem güneş çok büyük bir gezegen… Ona yaklaşan yanar küçüğüm.”
Çocuk ikna olmak istercesine sordu: “Dünyadan da mı büyük?” Hem dünyadan hem de diğer gezegenlerden’”
“Çocuk, o zaman ben ne ile oynayayım astronot olursam?”
“Evde bir sürü oyuncağın var. Ama istersen şu sarı kartonla büyük bir güneş resmi çizip etrafını kesebilirsin. Sonrada onu resim defterindeki planladığın güneşi yakalama maceraları planına onu da yapıştırabilirsin.”
Bu cazip teklif küçüğü memnun etmişti. “İyi öyleyse ver Annecik biz şimdi o tehlikeli güneşi bu şekilde yakalamaya çalışalım. Ama ilerde beni böyle mazeretlerle kandıramazsın haberin olsun! Kaçışı yok ona söyle eninde sonunda yakalayacağım o güneşi! Aklıma koydum bir kere!”
Ayşe Ciplioğlu Kaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.