- 663 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ÖZLENEN KALDI MI Kİ GERİDE ?
Usumdan yuvarlanınca Kızkulesi, Galata, Eminönü vs... Biraz burukluk çöküyor tabi ki sol yanıma...
Uzun zaman oldu göç edeli...
Ee, dile kolay 72,5 Milletin mozaik kültürün birlikte yaşadığı şehirde çocukluğumu, genç-kızlığımı, orta yaşlarımı, en güzel yıllarımı geride bırakmışım. Kolay mı öyle bir çırpıda her anıyı unutmak?
Şimdi, Nasıl? Sorusunu duyar gibiyim sizden...
Marmara Depremi ayırdı bizi...
42 yaşında emekli olmuştum. Yıllarca birikimlerimize emekli ikramiyemi de katıp almış olduğumuz ev, artık orta hasarlıydı... Yıkıntıların arasından artık ne kurtardıysak, uzaklaştık İstanbul’dan...
Artık özlemeyi de unuttum...
Belki de geride bıraktığım anıları, bellek sandığıma saklayıp naftalinlediğim içindir...
Belki de anılarımı birlikte yaşadığım insanı geride bırakmadığım içindir...
Kim-bilir?
Belki de... Tüm sevdiklerim toprak altında olduğu içindir...
Özlemeyi unutmuşumdur, diyorum işte...
Her giden soruyor, bana ısrarla:
"Var mı İstanbul’dan istediğin bir şey?"
Azıcık buruk yüreğim, boynu bükük heceler zorla çıkıyor dudaklarımdan, aklıma gelince Piyer Loti, Pera, Salacak Kıyıları... Gönlümün keskin dönemeçlerini hızla geçiyorum...
Hafiften kıvrılıyor dudak kenarlarım, biraz da alaysı sözcüklerim:
" Biraz kesekâğıdına havasını koy da gel!" diyorum...
Şaşırıyor gidecek olan,
"Kirli havasını mı özledin yoksa?" diyor...
"Yokkk... Nesini özleyeyim ki..."
Aklım yüreğime söz geçiremediği an işte o an! Ben bile söylediklerime inanmıyorum. O an hızla dökülüyor naftalinli anılarım bellek sandığımdan:
Aznavurda bir öğlen üstü dinlediğim Paganini Bülent Öztürk’ün o nadide Keman sesi kulaklarımda akisler çiziyor hüzünle:
"Hatırla ey peri o mesut geceyi... Çamların altında verdiğin buseyi... "
Ve ardından en severek dinlediğim parçayı dinliyorum:
"Elbet bir gün buluşacağız... Bu böyle yarım kalmayacak..." diye...
Sahi o da toprak oldu değil mi?
Kimi özleyeyim ki?
Bıraktığım yerde bulamam artık İstanbul’u!
İstanbul’u İstanbul yapan, değerine değer katan sevdiklerin olmayınca...
Gözlerimizden göğün mavisini çalan kibrit kutusu gibi kat kat gökdelenlerini mi görmeye geleyim?
Kimi özleyeyim ki?..
Özlenen kaldı mı ki geride?
Belki de en çok neyi özleyebilirim biliyor musunuz?
Hani gün uyanırken balıkçı ağlarından denizin pulları dökülürken sandallara, huysuz martıların Marmara’daki terör estirmelerini özlerim...
Emine Pişiren- Kocaeli
YORUMLAR
His kokulu duygu dolu bir yazı idi.Biraz buruk, biraz kırık, bir o kadar da kenar oyaları gibi istanbul süslüydü.
Kaleminize sağlık.
emine pisiren
Var olun...