- 733 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SÖYLEM VE EYLEM PARADOKSU
Günümüz dünyasında en büyük problemlerden birisi söylem ve eylem paradoksudur.İnsanlar farklı fikirlere ideolojilere yönelmekle birlikte söylem ve eylemleri uyumlu olmamaktadır.Söylem-eylem paradoksu belki de dünyada üstesinden gelinmesi en zor durumlardan biridir. En iddialı söylem eylem birlikteliğinde bile belli tercihler ve öncelikler ön plana çıkmaktadır. Gerçek hayatta sürekli karşımıza çıkan bu tutarsız davranışlar açık şekilde görülmektedir. Aynı toplum ve kültürün birer parçası olan bireylerin zihin dünyası aynı kültürel kodlardan beslediğinden, giderildiği zannedilen tamirat yeni gedikler açarak kendi vicdan terazisinde kendisi dışındaki herkesi tartmaya başlar. Çoğu insan, kendine yakın bireylerin yaşadığı sorunlara ve olaylara karşı gösterdiği hassasiyet ve duyarlılık, başkaları için aynı düzeyde işletilememektedir. Böyle zamanlarda ya yokmuş ya da hiç olmamış gibi davranılarak vicdani bir rahatlama hissine kapılır insan. Söylem-eylem arasındaki bu paradoks; ahlaki, dini ve siyasi söylemlerinin hepsinin içini boşaltmaktadır. İnsani değerlerin retorikten realiteye geçemediği, maddeyle olan bağlarımızın en kuvvetli olduğu bir dönemde çözüm noktasında başvuracağımız vicdan terazisi de sürekli aynı sebeplerle hareket ettiğinden bu boşluğu dolduracak başka araçlar gerekmektedir. Vicdanın boşluğunu dolduracak herhangi bir araç bulmak zordur. Ancak hırs, öfke ve intikam duygularımızdan vazgeçtiğimizde eylem söylem uyumu öncelikle hayatımızda daha sonra duygu ve düşünce yansımamız olan bu ortamlarda görebiliriz diye düşünüyorum.
Söylem ile eylem birbiriyle çelişmemeli, birbiriyle olabildiğince örtüşüp bütünleşmelidir. Sözleri ile eylemleri gerçekte bütünleşmeyen kişiler çoktur. Sözgelimi, sık sık erdemden söz edip bu kavramın tersine iş yapan kişiler hepimizin bildiği gibi vardır. Emekçileri savunan söylevler verip şu ya da bu biçimde emek sömürüsü yapan kim bilir ne çok insan var!..
Ülkemizde fakirlik edebiyatı yapıp şarkı söyleyen sanatçıların lüks yaşam sürmesi.Fakir işçi ve memurların sözde haklarını savunan sendika yöneticileri,seçim zamanı fakir sofrasında yemek yiyen siyasetçiler,yardım kuruluşlarına biraz yardım yapıp medyada gösteriş yapanlar gibi bir çok alanda söylem ve eylem uyuşmazlığı bulunmaktadır.
Edebiyat dünyasında da söylem ve eylem birliği olması gerekir diye düşünüyorum.İnandığımız,doğru bildiğimiz şekilde yazıp çizmeliyiz.İnandığımız doğruları yaşamaya çalışmalıyız.Yoksa hep eleştirdiğimiz siyasetçilerin durumuna düşeriz ki yazdıklarımızın hiçbir anlamı olmaz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.