- 483 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Köpeğin Adı Badi-6
Cafer Aga’nın ayak sesleri. Yanıma geldi. Konuşmaya başladı:
-Yesene be o(ğ)lum Kalo! Yemezsen nasıl ayağa kalkacaksın? Su da et de olduğu gibi durur önünde. Ye de toparla kendini. Dedi.
Cafer Aga’nın konuşmasının tamamını anlamıştım. Hayret ettim, ama bundan sonra insanların hepsinin konuşmalarını anlayabilecektim. Kafama aldığım darbenin bir sonucuydu bu. Doğrusu o kadar acıya değerdi.
Bahçe duvarının arkasından bir ses:
-Cafer Aga, cıgaran var mı be? Veresin bi tanecik.
-Var, gel al. Ama kimseciklere söyleme. Yoksam dolar hepiciği buraya.
-Tamam be agam. Sa(ğ) olasın...
Cafer Aga’nın neden böyle konuştuğunu daha sonraki günler anlayacaktım. Çünkü bir keresinde sigara isteyen birine vermişti de; on dakika içinde bütün mahalle sigara istemek için kuyruğa girmişti. Zaten sigara isteyen oldu mu Cafer Aga, genellikle “Cigaram yok ki vereyim, sende varsa bana ver de tüttüreyim.” derdi ve sigaralarını gizli gizli içerdi.
Cafer Aga, gençliğinde çok iyi klarnet ve darbuka çalan bir sanatçıymış. Düğünden düğüne, davetten davete dolaşırmış. Tabii tek başına değil; diğer müzik ekibi arkadaşlarıyla. Bu sanatçıların bir de düğünleri, davetleri ayarlayan organizatörleri varmış: Davulcu Şükrü. Bu adamın evinin duvarında yağlı boya ile yazılmış şöyle bir reklam varmış: Davulcu Şükrü. 7/24 açık. Davet ve düünlere gidilir... En altta da ev telefon numarası yer alıyormuş. O yıllarda PTT’den bir telefona sahip olabilmek çok zormuş. Davulcu Şükrü nasıl yaptıysa bir telefon ele geçirmiş. 15-20 sene sonra cep telefonları çıkmış, Davulcu Şükrü hemen bir tane almış ve numarasını ev telefonunkinin altına eklemiş.
(Devam edecek...)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.