KADINSAN, ÖYLESİ SIRADAN OLUYOR ŞEYLER OLUYOR YAŞANANLAR
Öylesi sıradan şeylerdi yaşananlar..
.. Öyle günler yaşanıyor ki, sesli, sessiz karmaşası arasında ve de kalabalıklar sessiz.
Bazılarımız için - ne günlerin anlamı var, ne de o kalabalıkların. Yaşam sessiz sedasız akıp gidiyorken aralıklardan ve bunu gördüğümüz halde hiç birimiz bir şey diyemiyor, yapamıyoruz.
.. Günler mısır taneleri gibi tek- tek düşerken, taşın o dar boğazına, akıp giden zamanın farkına varmadan, yaşlanıyoruz.
Yaşam daraldıkça, kelimeler daha bir azalıyor, daha bir dikkatlice dökülüyorlar dudaklarımızdan
Sesler daha bir sessiz, kalabalıklar daha bir seyrekleşiyorlar sanki. İnsanlar çoğaldıkça, yaşam daha bir karmaşa olup, konuşabilecek sözcükler daha bir azalıyor. Hayat daha bir anlamlı, daha bir saygınlaşıyor zaman. İhtiyaçlar çoğalırken, mekânların değeri artıkça, insanların gülüşleri daha bir azalıyor gibi.
.. Bu yüzden almış başını gidiyor her şey, ne yana gittiği belli değil.. Her şey bir girdap, bir garip olmuş, herkes sakinleşmiş gibi duruyor, ve derinliklerden bir yerlerden boşalmış gibi bakıyorlar bir birlerine. Hiçbir şey yokmuş, hiçbir şey olmamış gibi, akıp gidiyor zaman, zamanın içine karışan her şey boşluğa doğru akıyor, bizlerde seyrediyoruz..
Ne kadar zor vede garip bir durum, öyle değil mi? Çocuk yaşta terk edilip, belli bir yaşa geldikten sonra karşısına geçip, yavrum, ben senin annenim, yada babanım deyip, çocuğa sarılıp, onu hiçbir şey olmamış gibi bağrına basıp, sonrada o çocuktan her şeyi unutup, gene hiç terk edilmemişte sadece biraz uzaklara gitmişti, tam özlemeye başladı ki anne ya da baba geri gelmiş gibi, çocuktan sevgi saygı beklemek gibi bir durum yani..
, Bu yüzden her şey zamanında olmalı, zamanın da yaşanmalıdır her şey, ‘’savaş mı?
Bana göre’’Savaş bir hiçten başka bir şey değildir. C.H.P Bile yeni başkanını bulmuş, halkçı Kılıçdaroğlu diye tezahüratlar arasında dolaşıyor, sanki tek başına iktidar olmuş gibi.
Daha bir durun bakalım, önce kendinizi bir toplayın, bir sakinleşin hele
Bir bakın sağınıza solunuza, neler olup bitiyor. Çünkü bu zamana kadar, Deniz Baykal ile, Tayyip Erdoğan’ın kavgalarını dinledik, seyrettik.
Bu yüzden önce sakinleşin, gerçek anlamda bir bakının sorunları algılayın, gerçekte neler yaşanıyor, bir öğrenin neler olup bittiğini de bir bakın bakalım, ona göre havalara girin..
.. Amerika istedi diye değil,gerçektende bu insanlar için burada olduğunuzu inandırın , insanları, insanlar için bir şeyler yapın bakalım..
İnsanlara samimi olduğunuzu inandıramazsanız eğer, tüm hevesiniz kursağınızda kalacaktır
...Eğer sizlerinde amacınız Deniz Baykal gibi, sadece muhalefette kalıp,iktidarla didişmekse, o başka tabi..O zaman istediğiniz kadar havalanın ve diyecek tek sözüm yoktur sizlere.
Sn: Kılıçdaroğlu CHP liderliğini göremezdi de, sağolsun birileri imdada yetişti de, kim yaptı? Nasıl yaptı bilinmez ama bu durum Sn: Baykal’ı, CHP koltuğundan indirmeye yetmişti..
‘’Bir kadın’’, Sn: Baykal’ı, ( onyedi yıllık saltanatlığına son vermiş, onu rezil rüsva etmişti’’. Ben demiyorum, basın diyor, hem görsel, hem de yazılı basın diyor. Şuna bakar mısınız, oyunun içerisinde gene bir kadın vardı, hemde milletvekili seçilmiş bir kadındı bu kadın ve her şeyde kullanılan kadınlar..,,bu kez başka bir şey için kullanılmıştı, iğrenç ahlak dışı bir durum için kullanılan, bir kadın bir başka kadının ocağına incir ağacı dikecek kadar derinden kullanılmış,ve bir dönemi bitirmişti…
Öyle bir şey ki, bunların ta yatak odalarına girip, en mahrem anlarını çekmiş, ortalığa sermişlerdi. Gündem bir anda değişmiş, ortalık toz dumandı…, ama gene de umulan tepkiyi almamıştı bana göre, çünkü her an herkesin bir yerlerden bir kaseti ortalığa çıkabilir endişesiyle, medyadan çabuk çekildi ve en kısa zamanda ortalık duruldu ve bu arada da,Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin başına getirilmişti, iyi bir tezgahtı aslında da.., bu tezgahta neler alındı, neler satıldı onları daha sonraki zaman içerisinde duyup okuyacağız..
Çok fazla değerlendirmeler yapılamadan…, kısa bir süre sonrada, bu bir komplodur deyip, üzerini örtmeye çalıştılar, şimdilik başarılıda oldular bana göre
Ama ne olursa olsun, ‘’Saltanatlık bitirilmiş’,bu olay ‘’Deniz Beyi, koltuğundan etmişti bir kere, hemde CHP’ nin, kurultayına birkaç gün kala patlak vermişti ki…, ne tesadüf, öyle değil mi?
İşte başkalaşım başlamıştı ve yeni bir şeyler yaşamak, anlatmak istediğim buydu benim.
Ama gene de anlatamadım, kelimelerim öylece satır aralarında sıkışıp kaldı, işte gördüğünüz gibi ve alışkanlıklardan da kolay-kolay vaz geçilemiyor, geçemiyoruz işte
Ertesi gün, daha ertesi gün, sonraki günlerin takibinde
Bir şeyler yolunda gitmemeye başladı Ve bazı gerçeklerde su yüzeyine çıkmaktaydı
Ben o yıllardan bahsediyor, o yılları kayıp yıl olarak görüyordum kendime ne yazık ki... Yaşanılan sıkıntılar beni hayattan koparama noktasına getirse de, fazla uzaklaşmadan geri dönüp, hayata sım sıkı tutunmayı başardım, kendimle gurur duyuyordum ama bunu, şımarırım korkusundan kendime itiraf etmiyordum, bilerek etmiyordum...
Yapmak istediklerimin çoğunu yapamasam da, istediklerimin büyük bir bölümünü bitiremesem de, gene de çoğunu halletmiştim ama bu kez de kendimi mahvetmiştim
. Belki biraz inat ettim, belki biraz duygusal davranıp, olayları kendi akışına bırakmadım, bıraksa mıydım acaba?
Vücudum fireler vermeye başlamıştı, ve ben bu durumu İlk başlarda önemsemedim, hiç ciddiye de almadığım menopozu yaşadım, hiç doktora gitmeden, tek bir ilaç kullanmadan o süreci o şekilde, kendi irademle atlattım. Atlattım diyorum çünkü tam iki sene oldu hiçbir şekilde regl görmüyorum
İki yıl öncesi, birkaç ayda biriki kez görsem de, son iki yıldan bu tarafa hiç regl görmedim
Menopoz benden neleri götürmüştü?
İlk önce baş ağrılarım azalmıştı, hem de bayağı bir azalmıştı..Her ayın sonunda girdiğim o ağrı krizleri artık yoktu bende, bu durum benim için çok önemliydi, neden? Her ay o kadar baş ağrısını çekip, ölümle dans etmek hiçte kolay değildi
Menopoz bana neler getirmişti?
Müthiş bir duygusallık, alınganlık, yalnızlık duygusunun zirvesindeydim artık Bunlardan daha önemlisi ise, ‘’ben artık bir kadın değilim’, düşüncesiydi bendeki kırılma noktası işte
. Ben her ne kadar da bu düşüncelerden arınmaya çalışıyor olsam da, bu düşünceleri kafamdan atamıyor, hepside beynimi yiyip bitiriyorlardı, boş kalan yerde bir sürü karınca gelip beynimi işgal etmiş,yani beynim, daha doğrusu kafam işgal altındaydı..
.. Yalnız şunu da anladım ki, bu mesafeyi uzatmak, ya da kısaltmak, kişinin kendi elinde.
Ben bunu mümkün olduğu kadar kısa tuttum. Çok çaba harcamama rağmen, gene de çok uzun zaman aldı bütün bunlardan kurtulmak. Tam olarak kurtuldum sayılmasa da, çok mesafe katlettiğimin. Farkındayım.
Şimdi ise, ani gelen sıkıntı, yüzümün kızarması, şişmeler ve önleyemediğim kilolarım. Öylesine kilo almaya başladım ki, 65 ten bir anda seksenlere, hatta daha yukarılara hızla tırmanıyorlardı.., ve bu hiç hoşuma gitmiyordu ve hiç de alışık olduğum bir durum değildi.. ama ne yaptıysam bunun önüne geçemiyor, ne yaptıysam bu kilo artışlarını önleyemiyor, önleyemedim de zaten.Tamam biliyorum hatırlatma bana elbette ki yiyor, gırtlağımı tutamıyorum, haklısın kilolarımın tek sebebi başkaları değil, benim kendime söz geçiremeyişim, yediğim o koca çikolatalar ve de sayamadığım daha pek çok şey). Sekseni geçtim, evet. Şimdi ne yapmalıyım, bu kiloyu kabullenip, kilomla mutlumu olmalıyım, yoksa asla kabul etmeyip, aldığım bu kiloları gerimi göndermeliyim?
Biliyor, şu an duyuyorum geri gönder dediğinizi ama hangisi daha kolay, onu da söyleyin de bileyim… İki yıldan beri, ne makarna, ne pilav, nede kızartma. Hamur işlerini zaten unutmuşum.
..Her sabah kahvaltı da bir sandevüç ekmeğini tost yapıp yiyorum, öğlenleyin de gene bir sandevüç ekmeği hazırlıyorum kendime, çayla birlikte yiyorum ama çayı şekersiz içiyorum kaç yıllardır hatırlamıyorum .
Hemen her akşam kendime satın aldığım o koca çikolatadan vaz geçmiş, çok uzun bir süreden beri çikolata da yemiyorum...Akşamları eve gelince bir kase yoğurt, çok az bir kahvaltı, bazen tencere yemeği yiyorum ama ekmeksiz.. Sonrada kendime bir bitki çayı yapıyor, üç kupa içer, öyle yatarım. Benim yemeğim bunlardır, arada abur cubur’um yoktur, kesinlikle. Hala hızla kilo almaya devam ediyorum ve kesinlikle aldığım bu kiloların önüne geçemiyorum.
.. Sabahları erkenden kalkıp, evden çıkmadan önce, az da olsa egzersiz yapıyorum, on beş yirmi dakika kadar. En az on beş dakikada evle iş arası yürüyorum, yani sabah- sabah nereden bakarsan yarım saat spor yapmış oluyorum. Akşam üstüde parka gider, orada da en az bir saat yürürüm, öyle hanım yürüyüşü değil. Yarım saatlik parkuru, yirmi dakikanın altında yürüyorum
Parkta belediyenin kurduğu spor aletleri var ya, bir yarım saatte onlarla oyalanıyorum. Sonrada yirmi beş dakika süren o yolu geri yürüyüp eve geliyorum. Eve gelince kocaman bir bardak su içiyorum, yalnız su içtikten sonra inanılmaz bir mide bulantısı oluyor bende, bu yüzden ekmeğin en uç kısmını alıyor, bir lokmada peynirle yiyorum ki, midemin bulantısını kesiyor, yoksa çok iğrenç bir durum oluyor midemde. Su içtikten en az bir saat sonra bir şeyler yiyorum ancak. Ha bu arada, ev ve de iş yerinde yaptığım işleri dâhil etmiyorum. Buna rağmen hala hızla kilo almaya devam ediyorum.
Menopozdan bana geriye kalanlar bunlar, yani hızla aldığım kilolarım.. Okadar ki her şeye katlanmaya razıyım da, o baş ağrılarını bir daha geri alıp,yaşamak istemiyorum, ne olursa olsun bu kilolara da razıyım, yeter ki o baş ağrılarını bir daha yaşamayayım...
Bu aralar rahatsızım, bayağı bir rahatsızım hemde. Öksürüyor, nefes almakta güçlük çekiyorum. Burnum tıkalı, sol kulağım çok ağarıyor. Yutkunurken de dilimin kökü ağarıyor, bu yüzdende yutkunamıyorum
.. Sesim boğuk çıkıyor, çok değişti ve ara-arada ateşim çıkıyor. Bademciklerimi aldıralı çok oluyor ama hala boğazım çok ağarıyor ve üstelik yüzüm gözüm şiş şu an
Sadece yüzüm gözüm değil şiş olan, tüm vücudum şiş. Birkaç gün önce hastaneye gitmek için randevu aldım ve birazdan hastaneye gideceğim, kulak burun boğaza. Ondan sonra hangi bölüme giderim, onu da ondan sonra bakacağım
.. Kısacası, menopoz dedim ve hiç dikkate almadım ama artık alıyorum ve eskisi gibi çabuk iyileşemiyorum.Üstelik çok çabuk hastalanıyor, çok geç iyileşiyorum.Tam bir iyileşme sayılmaz aslında, bakma ben hastalığı ret ediyorum.Belki menopoz, belki yaşla alakalı, mutlaka yaşında etkisi vardır, neredeyse Ellime geldim, az değil ki..Onca yaşanmışlar, çekilen sıkıntılar, belkide yaşananların hepsi normaldir ha, ne dersiniz?Diye sorar kadın ve derdini anlatır, dinleyen, ya da anlayan var mıdır?Bence yoktur, hiç de olmamış ki zaten…
28 mayıs, 2010/ Cuma..Gündüz Yavuz..
,,
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.