- 861 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
BIRDY VE BIRKAN ABLA!
Benim sahiplendiğim bir sultan papağanım vardı. Böyle diyorum zira satın almadım onu. Esas yuvasından kaçmış kerata ve bir kaç el dolaştıktan sonra geldi bana. Bilmiyorum gerçek sahibi ona ne derdi.i. Ben “Birdy” diye sesleniyoroum, artık bilmem beğendi mi, beğenmedi mi bu adı!
Konuşsun diye gözünün içine bakıyorum ama aylar geçti “cik” den başkası yok! Yiyip içip, ihtiyacını görmekle yetiniyor beyefendi.
Şimdi gelelim esas bahsetmek istediğim konuya da, ne diyecek bu kadın diye merak ettirmeyeyim sizi.
Geçenlerde sevdiğim bir ablamızı kaldığı huzur evinde ziyaret ettim. Kendi isteğiyle orada kalıyordu. Değişiklik olsun diye o hafta sonunu birlikte geçirelim istedim ve onu kendi evime getirdim.
Milliyet gazetesinde önemli kişilerin sağ koluydu bir zamanlar. 77 yaşına kadar da çalışmaya yılmadan devam etti. Şimdi 80 kusur yaşında ve anca dinlenmeye çekildi. Hep gıpta ederdim bu çalışma azmine ve medya içinde olmasına.
Zira benim de idealimdi büyük bir gazetede çalışmak. Yıllar sonra tesadüfler bu isteğimi gerçekleştirdi ve bu kez iş arkadaşı oluverdik Birkan abla ile. Yani bir kahvenin hatırı süresi tanırız neredeyse birbirimizi. Birdy görünce de çok sevmişti.
O zaman birden aklıma geldi “Birkan abla… Dedim. Ben 2-3 günlük bir seyahate gideceğim, ister misin Birdyi sana getireyim, Bir iki gün eğlenirsin onunla, ne dersin?”
Bir an tereddüt etse de dönme vakti geldiğinde, bir elimde Birkan ablanın eşyaları, bir elimde Birdy’nin koca kafesi öyle gittik huzur evine. Kendine özel odası vardı, içinde mini kütüphanesi, bilgisayarı TV’si. Yani Birkan ablanın rahatı yerindeydi.
Birdy genelde evde kapısı açık durmaya alışıktı, ara sıra dışarı çıkıp odada birkaç tur atar, bazen de avize üzerinde tüner saatlerce orada kalırdı. Birkan ablaya “İstersen sen de kapısını açık bırakabilirsin, dedim. Uçar, dolaşır, acıkınca yerine gelir. “
“Tamam” deyince onun uygun gördüğü bir yere yerleştirdim Birdy’nin kafesini ve yanına yem kutularını bıraktım.. “Ben gittikten sonra açarsın istersen kafesin kapısını” diye de yeniden söyledim.
Ardından ben eve döndüm. Ertesi gün istikametim, Eskişehir’di. Seyahatim süresince Birdy hiç olmazsa evde yalnız kalmayacak diye huzurluydum. Bir saat kadar sonraydı sanırım, Birkan abladan telefon geldi.
Baktım sesi pek bir telaşlı. Hayırdır ne oldu?” deyince, senin dediğin gibi kafesin kapısını açtım, dedi. Birdy uçup gardırobun üzerine kondu!”
“E olsun! Dedim… Önemseme. Acıktığında iner aşağı nasılsa, sen merak etme!”
İkna oldu” kusura bakma rahatsız ettim” deyip telefonu kapattı. Aradan daha bir saat geçmişti ki, Birkan abla tekrar aradı. Sesi bu sefer biraz üzgün gibiydi.
“Hayırdır ablacım! Dedim. Yine ne oldu?”
“Billurcum, Birdy dolabın tepesinden inmiyor bir türlü, dedi, bir saattir dil döküyorum, hadi gel aşağı diyorum, ama nafile! Küstü mü nedir bu? Benim suratıma bakmıyor bile! “
Dedim ki kendi kendime, eğlensin diye götürdük kuşu kadına, dert olacak sanırım başına!
“Yok, yok… Sen ona aldırma, dedim. İner o aşağı kendi istediğinde. Sadece kafesini götür biraz daha yakınına.“
“Tamam, götüreyim de ama benim uykum geldi, dedi. Yatmak istiyorum.”
“Ee! Bekleme sen yat yahu! … Dedim. "Kalsın orada hiçbir şey olmaz ki! Sabah ışığı görür görmez iner girer kafesine, hiç merak etme. Evdeyken de avizede duracağım diye ısrar ediyor bazen, ben bırakıyorum orada. Bakıyorum sabah inmiş oturuyor kafesinde! Hadi yat artık sen, onu bekleme!”
“Peki, tamam…” dedi. Yine ikna olmuştu, telefonu kapattık.
Sabah erken kalkacağım ben de yatsam iyi olacak artık. Çantalarımı hazır edip, koridora bıraktım giyeceğim kıyafeti yatak odasının kapı koluna astım, dişlerimi de fırçaladıktan sonra yatağıma uzandım. O da ne?
“Zır zır !!!!!!....” yine telefon çalmaz mı!
Uzanıp komodinin üzerinden telefonu aldım ve kulağıma tuttum. Tahmin ettiğiniz gibi, arayan Birkan abla idi!
“Billur, dedi…" Hayret, sesi bu kez neşeliydi. "Birdy tam dediğin gibi, uçup kafesine girdi…”
“Oh! Aman iyi dedim, kapat hemen kafesin kapısını, çıkmasın kerata dışarı!”
“Kapattım, kapattım zaten de,”
“E si ne Birkan ablacım?”
“Bu durmadan cik cik diye bağırıyor şimdi de. Acaba niye?”
“Kuş olduğundan olabilir mi Birkan abla! Dedim... Başka ne bekliyorsun ki?”
Ona da söylediği komik gelmişti ve başladı katıla katıla gülmeye.
“Ay ne güzel söyledin, dedi. Ben böyle saçmalıyorum bazen, ne olur kusura bakma, İnan bir şey olacak diye korkumdan. Yoksa böyle sık sık rahatsız etmek istemezdim seni!”
Ben de gülüyordum diğer tarafta, ama acı acı… Ne yaptın kızım sen, huzursuz ettin hem kendini, hem kadını, diye.
Sonuç olarak ben seyahati gerçekleştirdim. Birkan abla ise 4 günlük süre içinde birkaç defa daha aradı. Ama bu kez Birdy ile ne kadar iyi anlaştıklarını, ona ne kadar neşe kattığını ve çok eğlendiğini söylemek için.
Bazen bir minik kuş bile yetiyor işte insana mutluluk vermeye.
* * *
YORUMLAR
Küçük bir dokunuş insanı mutlu etmeye yetiyor da biz bunun çoğu zaman farkına varamıyoruz.
Saygı ile....
Billur T. Phelps
Bu biraz da mutluluk deyince, ne anladığına bağlı kişinin :)
Sesli gülerken aklıma takıldı.
Telefon normal hat mı yoksa cep telefonu mu...
15 yıldan fazla o rahmetli Hasan Pulur. Melih Aşık, Hasan Cemal, Doğan Koloğlu ve yine rahmetli Çetin Altan'ların kalem salladığı, emekçileri savunduğu, gazetecilerin sadece gazetecilik yaptığı dönemlerde Milliyet gazetesini okudum. Her gün...
Şimdi...
Tebriklerimle yazar
Billur T. Phelps
Nasıl olmuşsa yorumunuzu cevapsız bırakmışım. Öncelikle bunun için özrümü kabulunuzü raca ederim.
Cep telefonuydu...
Bu arada artık, Birdy'de yok... Bir gün balkonda kafesini temizlerken, özgürlüğüne uçtu gitti. :(
Billur T. Phelps
Bu arada Milliyet Gazetesi de bizlerin zamanında bağımsızdı
ve gazete gibi gazete idi.
ersinbaşeğmez
Ama önemli değil. Sizin bu konulardaki hassasiyetiniz zaten öykülerin içinde belli oluyor.
Birdy'in özgürlüğe kanat çırpmasına sevindim.
Saygılarımla
Sıcak ve samimi bir hayatti. Ben de bekledim Birdy konuşacak diye, inşallah bir başka seyahatte.Günaydın, selam ve saygilarimla
Billur T. Phelps
Birkan abla o kadar azimli ki, konuşturacak Birdy i sonunda
eminim buna.
Belki başka kısa bir yazıyla ilerde anlatırım hallerini yine.
Sevgiler,
İşin doğrusu sizin yazılarınız hep bir sürprizle bittiği için bu yazının sonunda da Bırdy'nin Birkan Abla ile konuşmasını, ona hayat hikayesini, buralara kadar nasıl geldiğini anlatmasını bekliyordum.)))))))) Ama Bırdy yi bırakabileceğiniz bir dostunuzun olmasına ve bu iki dostun iyi anlaşmasına sevindim.
Selam ve sevgiler.
Billur T. Phelps
Sami hocam,
Birkan abla kendi arzusuyla huzur evinde kalmayı seçti 80 yaşında.
Çünkü ne çoluğu ne çocuğu var hayatta. Kendi büyüklerini de
çoktan yitirmiş zaten.
Çok faydası olmuş bir kişi çevresine bu hayatta. Ama şimdi kimseler
yok yanında. Elimden geldiği kadar yalnız bırakmamaya, sık ziyarete çalışıyorum.
Birdy de özellikle alışsın istedim. Çünkü çok sevdi gerçekten ve yanında arkadaş oldu. 29 Ağustosta ben yine Amerika yolcusuyum uzun bir süreliğine inşallah bıcır bıcır konuşurken görücem ikisini de döndüğümde.
Benden de saygılar sevgiler,
Billur T. Phelps
Hem de ne anılarla dolu bir dostluk.
Teşekkür ederim.