- 693 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AKLI BAŞINDA CÜMLELER KURMALIYIM...
Zamanın hitap yolculuğunda bir buse tadında aşka dokunan deyişler türetme istemime yenik düşüp başlıyorum yeni güne aslında gün ertesi bir geçiş sanırım zaman ihlali belki de hayatımın sarkacı iyice kaymışken ve esefle kınarken iç sesimi…
Durağan kelimeler seçip aklı başında cümleler kurmalıyım belki bir esinti Woolf’tan belki bir şiir Süreya’dan ya da aidiyet duyguma rest çeken evrene serzenişimi hoş görürken Yaratan.
Saklı tutmaksa çoktan kaybettim hakkımı ve defalarca da savdım sıramı. İçimin kıvılcımlarına şükran duymalıyım aslında ki duyuyorum da aslında duyamadığım seslere de kinaye yüklü söylemler biriktiren naşını yoksun varlığımın da kıtalar arasına devşirip ıslak mendille de silmeliyim ruhumun tozunu; öyle ya kullanmaya kullanmaya miadı dolmuş satırlar ve ben açtıkça içimin kutularını yeni bilinmezlere denk düşüp yeni denklemler kurma arzum.
Pekişen dualarım var aslında herkes gibi yine de asla iddia edemem ne de olsa herkes teyakkuzda: önce sakındıkları ilgi ve sevgileri sonra da sakıncalı gördükleri ben yüklü deyişlerimi biriktirip de sunarken ortaya aslında hep aynıyım ve aynı kalacağıma da basarım kalıbımı sanırım edebiyatın tınısında dokunsalar ağlayacak haleti ruhiyemle yine küplere biniyor yakınımdakiler. Ya uzağımdakiler?
Terennüm saklı kiplerime emir verdikçe ağlamak istiyorum yeniden hele ki peşi sıra neşeyi de giyindim mi…
Sıradan olmaya hazır değilim belki de hazır olda beklemeyi hep maruzat bilip de…
Ah, nereden başlasam da bitirsem şu hikâyeyi? Bir de kıyama durmuyor muyum her yazıya Besmele ile başlayıp belli ki içimin küpeştesinde demir atmış bir gemi kaptanına nazire eden göl benzeri durgun ruh kıyımım.
Mizansende saklı bir yakarışı da görmezden gelemediğim hele ki rotasını güzele odaklı ama her nasılsa devamlı su alıp batma tehlikesine haiz olduğu yetmezmiş gibi yerin dibine batırılan hayallerim.
Ayyuka çıkan sevinçlerim de baki hanidir hele ki havadan nem kapıp yağmura odaklanıp da yağmur duasına meyleden hüznüm yok mu sanırsın ki döngüdeki tüm rehavet tepemdeki bulutlarda toplanmış.
Sandık sandık madem toplayıp da atamadıklarım ya da sanıp da yanıldığımdan öte de bir şey gelmezken elimden… al işte; yine kırağı çalan bir cümlede teyit etme istemim sanırım bağışıklık geliştirdiğim üç beş duyuma asla ihanet etme olasılılığımın da olmayışa ek iddia etme hakkımın da son bulması.
Nakşeden bir beyit işte yarı yolda kalmışlığım yetmezmiş gibi bir de tümlenme ihtiyacı güden o sakıncalı farkındalık demek ki her şey olacağına varıyormuş gel de inanma.
Sahi bir dilek tutup da evrene mi salsam tıpkı içimin haritalarında oynaşan dağ tümsek misali bir de rakımı yüksek bir şehirde tavan arasına çocuk pozunda üç beş kahkaha mı atsam yine içimin balyalarında karmaşa; yine aklımın devrelerinde kaçak elektrik ve sayısız akıma kapılıp da yaşama ihtimalimin sancısında sakıncalı bir atak mı yoksa ölüm orucuna giren nefsi de göz ardı etmediğim…
Belki bir ayrıcalık belki de aykırı bir nüans ama her ne olursa olsun vazgeçmeyi düşünmediğim elbette maneviyatın doyumsuz tınısında içimdeki ukdeleri de bir bir öldürdüğüm sanırım zamanıdır mutluluğun tıpkı aşkın doz aşımında ben yüksek volümlü bir nidada kıstırılmışlığımı da armağan ederken evrene…
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
Günün bittiği noktada mı yoksa geceye varıp da günü beklediğimizde mi?
Asla bir son olmayacak ta ki ölüm kapıyı çalana kadar ki o da izafi bir son zira bir sonraki alemle henüz tanışmadık.
Ruh halimiz iyi ya da kötü ama bir gerçek var ki; ben yazdığımda çok mutluyum ve güne damgayı yazdıklarımla koyuyorum ve şükrederek ve bekleyerek yeni günü ve yeni sunumlarını evrenin.
Biri bir yerden vuruyor bir diğeri bir yerlerimden çekiştiriyor üstelik inandığım ve değer verdiğim insanlar bile.
Hangi yazımızda son var Nazik?
Ki az evvel senin sayfandaydım değil son bir başlangıç bile yoktu yazında çünkü yazdığın andaki ruh halin bunu gerektirmişti ve ben her zamanki gibi saygıyla karşıladım ve tek eleştiri yapmadım.
Bu, demek değil ki yaptığın eleştiri beni üzdü: asla zira bu aşkı ben önce Rabbime sonra da sizlere borçluyum.
Allah izin verdiği sürece sonu olan ve olmayan yazılar yazacağım ta ki evren son noktayı koyana kadar zira aşık olduğum bir hayat bu: tüm sıkıntımı ve dertlerimi geçici süre de olsa sonlandıran.
Ayrıca yazmak değil tek çare bilakis aşkla okuyup aşkla yazmak ve aşkla yaşamak...
Sevgimle.
glenay
Muallakta derken yaşamda ulaşamadığımız sonuçtan söz ettim.
Dediğin gibi başlangıcı da sonucu da pek yapamam yazı ve şiirlerimde.
Bu bir yolculuktur; bana dur dediği yerde dururum.
Sen de iç yolculuğunda bunu yapıyorsun.
Ve yazarken senin rahatladığını biliyorum.
Bende de aynı durum söz konusu.
Sözgelimi insanlarla konuşarak bunu başaramayız.
Herkes öyle uzak ki birbirinden.
Az önce annemdeydim. Onun da kulağı duymuyor.
Keşke duysaydın anne dedim bağırarak, seninle konuşamıyorum.
Oysa anlatacak ne çok şeyim var.
Canım arkadaşım, seni üzdüysem özür dilerim.
Selâm ve sevgimle, iyi geceler..
Gülüm Çamlısoy
benim de anlatacak o kadar çok şeyim var ki...
beni anladığın için sevindim.
ben hep çabaladım bir ömür boyu üstelik her anlamda.
mesleki kariyerimi ellerimle mahvettim çünkü yeni hayallere yelken açmıştım.
bankacılık kariyerimde çok iyi noktalara gelebilirdim ve ben ne yaptım?
istifamı verdim ve yeniden üniversiteye döndüm yüksek lisansa başlayıp.
öğretim görevlisi olma şansımı yitirdim ÇÜNKÜ TORPİLİM YOKTU.
bu sefer İngilizce öğretmenliği için başvuru yaptım üstelik razıydım bile istanbul dışına.
ay farkıyla atamam yapılmadı.
insanlar çok uzak ya da yakın gösteriyorlar kendilerini ve uzaklaşıyorlar.
BEN SENİ VE SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM VE ÇOK DA BEL BAĞLADIM YİNE YAZMAYA VE YİNE İNSANLARA.
İNSAN SEVGİM PEKİŞİYOR YAZDIKÇA.
HEP DERİM: BEN BİR GARİP KULUM.
SAĞ OL SAĞ OL.
HAYIRLI GECELER.
glenay
Keşke önceki işinden istifa etmeseydin demek geldi içimden.
Bu zamanda gerçekten torpil öne geçti. İş, kariyer böyle elde edilir oldu.
Gerçekten üzücü bir durum. Şimdi gençler hevesle üniversiteye gidiyorlar ve geleceklerinden emin değiller.
Ben senden daha iyi veya kötü durumda mıyım diye sordum kendime. Beni babam okutmadı.. Daha sonra suçu hocalara attı. Ben kendi kendime önce resim( insan resimleri) yaparak, sonra resimler arasına şiirler yazarak
hayata tutunmaya çalıştım. Bu arada dikiş kursu ve akşam kız sanat okuluna gittim ve dikiş dikmeye başladım. Ordan kazandığım parayla kitaplar aldım. Roman, öykü, şiir ve faydalı kitaplar.. İşte böyle canım. Her insanın bir öyküsü var. Hayata direnip tutunmak önemli olan. İkimiz de güzel bir yerden tutunuyoruz.
İyi geceler, sevgiler canım..