- 703 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Düşünceler Karmaşık , Gidip Gelmeler Alışık
Oluk oluk kan sızıyordu beynime, bir gün kalbimi dinlemekten beyin ölümüm gerçekleşir de seni yaşayamadan gidersem diye korkuyorum ; ve sevdiğim bu kaldırımları yağmur kokan kayıp şehirde , artık oyuna dahil oluyorum , aşık oluyorum.
-----------------------------------------
1 YIL SONRA;
“ Sev beni tekrar ”dedim ona ağlayarak. “Öyle bir sevki desinler bu devirde böyle aşk kaldı mı diye”.
O da “Sevemem” dedi. Ellerimi yumruk yapıp onu göğsünden iteklemeye başladım “ Neden? ” diye bağırırken.
Elimi onun ne acılar, ne sancılar çektiği yüreğinin üstüne koydum.
“ Burası hani benim evimdi? Artık atmıyor mu? ” dedim. Başımı usulca göğsüne yasladım ve gözlerimden inen yaşlara mani olamadım.
Güçlü elleri, bulunduğu yerden kalkıp çenemi kavradı ve ona bakmamı sağladı.
Baktığımda ise ilk önce kan çanağına dönen gözleri dikkatimi çekti. Sonra yüzüme gelen ıslaklıkla irkildim. İlk önce yağmur yağdığını ve ondan yüzümün ıslandığını sandım. Çaresizce başımı saflığını koruyan masmavi gökyüzüne kaldırdım. Ama yanıldım , o damla gökyüzünden inmemişti. Aşık olduğum adamın hayran olduğum kehribarlarından inmişti. Yüzümü ona çevirdiğimde karşı karşıya olduğum manzaraya inanamayarak gözlerimi kırpıştırdım, belki zihnimde yaratmışımdır diye. Ama tekrar yanılmıştım. Gözlerimin yüzünde olduğunu anladığında başını başka tarafa döndürdü ve gözlerindeki yaşları ben görmeden - görmediğimi zannederek - silmeye çalıştı. Ağlamak ona göre değildi , o hep sert ve kötü çocuk havalarında olan bir gençti. Bir gün bu konu hakkında konuştuğumuzda; “Ağlamak , duygusal bir şeydir. Eğer bir gün ağlarsam , sevmiş yada aşık olmuş olmam gerekir. " demişti. Zihnimde beliren düşünce hem canımı acıtırken , diğer ihtimalse beni heyecanlandırıyordu. Aynı onu düşündüğümde bir yanım heyecanlanırken diğer yanımın acı çekmesi gibi , ikilemde kalmıştım ; ve bu ikilem karşımdaki adamın bir sözünde yerle bir olacak ya canımı yakan yada sevindiren gerçekle karşı karşıya gelmemi sağlayacaktı.
Ve beklenen an gelmişti. Soruma cevaben “ Atıyor. ” dediğinde gözlerinin içindeki parıldayan ışığı görmüştüm, o gözlerde aşkı tatdığına dair bir kanıt vardı. Yüzümde peydahlanan yokla var arası tebessümü engelleyemedim.
Issız Sokağın tek sesi nefes alış seslerimizdi, yada ben o kadar odaklanmıştım ki çevremde ne olup bittiğinden bihaberdim.
Yinede bir umutla onun kehribarlarına baktım sanki bir cümle daha istercesine.
“ Evet , dediğim gibi ” dedi ve güçlü ellerinin kavradığı çenemi bırakarak kalbinin üstüne koydu, gözlerimin içine baktı. “ Ama başkası için atıyor. ” dedi ve beni bitiren son cümle de bu olmuştu.
Arkamı dönüp uzaklaşmaya başlamıştım ve kaldırımları buz tutmuş şehirde duyulan topuklu ayakkabılarımın sesine gözlerimden tekrar inmeye başlayan gözyaşlarım da eklendi. Çok uzaklaşmadan ilk ve son kez yüzüne bakma ihtiyacı zihnimde belirdi. Baktığımda ise kehribarlarından benim gibi göz yaşlarının aktığını gördüm.
İşte o an Göktuğya kızmamın bencilce olduğunu farkettim.
Nasıl ben ona olan aşkım için ağlıyorsam, o da bir kıza olan duyguları yüzünden ağlıyordu. Ve sırf ben onu seviyorum diye sevmiş gibi yapıp bir kızın duygularıyla oynayamazdı. Göktuğ ikimiz içinde en iyisini yapmıştı.
Sonuçta gerçek aşk peşinden fedakârlığıda getirmezmiydi?
---------------------------
AÇIKLAMA; Yukarıda ki kesit Wattpad hesabımda kitaptan.
ALINTI DEĞİLDİR.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.