- 1215 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Meta Fetişizmi
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İhtiyaçlarımız doğrultusunda gelişen ve bu bağlamda da şekil değiştiren bazı durumlar vardır. Aslına bakılır ise de ihtiyaçtan daha ziyade, mübadele amacı dışında sosyal veya psikolojik istekler dolayısı ile bazı şeylere karşın karşı koyamadığımız sahip olma isteklerimiz bize farkında olmadan meta fetişizminin merkezine iter. Ve birey orada bir başına kalmak zorunda kalabilmektedir!
Meta fetişizminin en kısa yoldan böyle açıklayabilme fırsatı bulsam da; beraber hep birlikte yeni bir takım şeyler üreteceğimize şüphem yok. Çünkü içerisinde bulunduğumuz çağın tüm temel gereksinimleri dışında da bize şartlandırılmış bağımlılık içerisine sokuyor. Modern toplum hastalığı olmak ile birlikte, tahlili yapılmaya çalışılsa da asla başarılı olunamayacak derecede de bir gerçek olduğuna hemfikiriz. Gerek Karl Marx, gerek ise Theodor Adorno’nun geliştirdiği bir kavram olması itibari ile o günden günümüze dek net bir biçimde tarifi imkansız bir girdabın içerisinde sürüklendiğimizi anlamamız gerektiği vakit ise çevremize bakmamız bunu idrak etmemize yardımcı olacaktır.
Kitlesel olarak üretilen ürünlerin üretim anlamlarının içini boşalttığımızda bazı şeyler gözümüze çarpar. Örneğin; şampuan firmaları, dondurma reklamları, çikolata ambalajlarına ve hatta son zamanlarda mobil oyunlarda dahi bir meta oluşturulma projesi işliyor. Pekiyi, neden hiç yok yere bunlara seyirci kalmak hoş karşılanıyor, hatta görmezden geliniyor. Haydi, ayıkla pirincin taşını!
Yeni anlamlar, farklı ambalajlar ile sunuluyor. Kadın, metalaştırılmak kullanılan bir obje halinde tüm ürünlerde boy gösteriyor. Çeşitli şekilde gizemli bir hava yaratılarak onları bir fetiş ürünü gibi sunan zihniyet, ürün pazarlamanın ötesinde farklı anlamlar türetmeye çalışıyor ve nihayetinde de başarılı oluyorlar. Aniden çıkan bir reklamda ürün dışında nedense bir kadın görüyoruz. Bu tüm sektör kollarında rağbet görmek ile birlikte, özellikle Türkiye’de çok aktif olarak kullanılan bir kombinasyon. Hoş mu? Hayır, hem de hiç değil!
İmgesel olarak olaya baktığımızda, imge yalnızca görünmeyeni görünür kılmamakta. Nihayetinde görünmeyeni kendi içinde saklayarak içerisine gizlenen anlamı bir başkasının bulması istenir. Tam da bu noktada imgeye bakanlar ise görünmeyen anlama farklı anlamlar yüklemek ile meşguldür. Nesne değişir, ama algılar çoktan allak bullaktır!
Ve dikkat eder iseniz; çekici, güzel ve genç kadın; anne ve evli kadın; yaşlı kadın ve çalışan kadın olarak dört gruba ayrıldığı görülür, ama es geçilen bir şey var ise de o; kesinlikle kadının toplumdaki rolünü es geçiyor olmalarıdır. Özellikle erkeklerin hedef kitle bakımından hedeflendiği reklamlarda kadınlar bedenini sergilemektedir. Bunun sebebini de Reichert’ın bir açıklaması var. ’Reklam erkekleri hedefliyorsa, kadın teni, erkeğin içini gıcıklamak, cinsel, ilgi uyandırmak ve bu tepkileri marka ile özdeşleştirmek için gösterilir!’
Pekiyi, neden yüzyıllardır bu algı değişmiyor? Neden süregelen bu zaman zarfında hiçbir şey değişmedi? Neden kimse hiçbir şey yapmıyor? Bunu kim düşünecek ki, değil mi? Fakat biliyoruz ki; hiçbir reklam yayını hedef kitlesindeki kültürel dokuyu değiştirmeye, şekillendirmeye çalışmaz. Ve bu yönde bir girişim içerisinde bulunmaz. Çünkü kapitalizm bir kimliktir ve asla değişmeyecek şeyler içerir. Ki aksi halde bu yönde içerik üretmeyen her kim ise gözyaşına bakmaz, pazarlamadan pazarın sonunu boylarlar. Üzücü, ama tüm bunlar bir illüzyon ise herkes her şeyden istediğini almakta. Ve kadın cinselliğine aldanmakta olan erkek ise bu satıştan bir pay elde ediyor, ama ne kadınlar aşağılanacak bir meta değil, ne de erkekler cinsellik ile kandırılabilecek kadar aptallar diyecektim ki; ikinci seçeneğindeki geçerliliğine inanmak gelmedi içimden. Tabiî, bastırılan her şey bir gün gün yüzüne çıkıyor, ama Bermuda şeytan üçgeninde kârlı çıkan sanıyorum ki yine reklamcılar oluyor. Müstahak!
www.oncevatan.com.tr/meta-fetisizmi-makale,39068.html
Güney Güneyan, Önce Vatan Gazetesi
YORUMLAR
META FETİŞZMİ
İstesek de istemesek de her birimiz birer kapitalistiz neden?
Kapitalizmin, zeki girişimcileri ve geleceği kendi tekeline alan kapitalistler (İşverenler) e sorduğumuz zaman "Biz dünyanın ekonomisini ayakta tutan işverenleriz" derler. Eyvallah fakat bu ekonomiden kazandığını çalışanlara haklarını tam olarak verebiliyorlar mı?
Sosyal hakları mevcut mudur?
Onlar trilyon kazanırken, işçiler asgari ücret aldıklarında vicdanlar rahat mı?
"Şık kıyafetler, pahalı aksesuarlar, yatlar, son model arabalar, uçaklar, güzel Kadınlar kısacası James Bond, Soğuk Savaş dönemi ve sonrasında casusluk hikâyelerine olan ilgi nedeniyle hem edebiyat hem de sinemada büyük ilgi uyandırmış bir popüler Kültür ikonudur."
Bir başka popüler kültür ikonu olan "Rambo bıçağı" ilk kan filmin nerdeyse hâsılatı kadar Rambo bıçakları satılmış ve hala satılmaya devam ediyor, neymiş yaşam bıçağı! Çünkü insanlar gördükleri her şeye sahip olmayı, kültür, büyülenme ve kendini başkasına kabul ettirme egosundan kaynaklanmaktadır.
Peki, meta olmazsa gerçekten yaşam kaosa mı döner? çoğu sermayedarlar öyle düşünüyor; onlar ekonomiyi, iktisadiyi, sağlık alan ile ilgili tüm materyalleri, teknolojiyi sadece insanlar için ürettiklerini söylerler. Metanın fetişim haline geldiklerini de pekala bilirler.
Fetişizm nedir? Buna da bir tanım koyalım:
" meta fetişizmi analizinde sermayeyi “şeyler”in üretiminden çıkarıp, “ilişkiler”in üretimine dayalı bir toplumsallık olarak görmeyi mümkün kılan, en başta emeğin kendisi olmak üzere, tam da artı-değer ve değişim değerine dayalı metalaşma süreçlerini öngörmüş olmasıdır."
Sonuç olarak metanın din ile ilişkisine bakarsak; camiler son derce lüks olmalı, insanların giydiği elbiseler marka olmalı( toplum içinde (gösteriş) hata bazı Arap ülkelerinde musluklar altından, seccadeler, saatler altından olup zenginliğin tüm nesneleri kullanmaktadırlar. Nesneyi kendilerine nitelik olarak üstünlük olarak da görmektedirler.
"AVM’lere koşuşan insanlar, vitrinlerden ayrılamayan gözler, her yeni ürüne duyulan iştah, neden ve neye yarıştığını bilmeden yarışan insanlar. Söz konusu davranışı en iyi keşfedenler pazarlamacılardır. Mesela bir ayakkabı markası; bir kahve; bir cep telefonu; facebook; toplu gidilen bir mekân; bir içecek…
Tüm bu değerlendirmelerden sonra:
70 MİLYON 7 MİLYAR İNSANDAN DAHA ZENGİN
Zenginlerle fakirler arasındaki gelir eşitsizliğinin artarak devam ettiğini belirten Oxfam, 2016 yılında dünyanın yüzde 1'lik nüfusuna denk gelen 70 milyon kişinin dünyanın geri kalan yüzde 99'undan (Yaklaşık 7 milyar insan) daha fazla servete sahip olacağını açıkladı.
Oxfam'ın raporuna göre 62 "süper zenginin" toplam serveti, dünyanın nüfusunun en fakir olan yarısından daha fazla olduğu belirtildi. Bir yıl önce, dünya nüfusunun en fakir olan yarısının serveti, 80 "süper zenginin" servetine denk geliyordu. alıntı
ve bu 70 milyon insanı zengin yapanlar da hepsi yoksullardır!!!
Bu konu çok faydalı oldu hocam, bilgilendik ve duyarlılığından dolayı Teşekkürler hocam,..
yazılarınıza ilgim artıyor, fırsat bulduğumca hem gazeteden hem de burada sizi okuyor olacağım inşallah
Sayin Guneyhan, cagin hastaligi konusu oldukca ilgi cekici bir konu.Meta fetisizim, kapitalizm vb once hasta ediyor, sonra iyilestiriyor, anti deprasan ilaçla, kazanan ilaç endustrisi, bir hırka bir lokma düşüncesini terk ettikçe, meta fetişizmi kazaniyor.Bir altın firmasınin Sems Hoşgörü Koleksiyonu reklamı dikkatimi cekmisti, beni de cezbetti vav kolyesi, ama durdurdum kendimi.Onu almaktan kendimi alikoydum, mutlumusun derseniz evet almadigim için mutluyum.Dikkatimi bir anneye çevirdim kızı Hemşirelik okulunu kazandığında nasil okuyacagini düşünen anneye.Ya da maden ocaklarında ölen işçilerimizin ailelerine. Bu duyguları yerlestirince insan ruhuna, mutlu,güvenli ve huzurlu oluyor sonunda.Selam ve saygilarimla
LutfiyeCanacik2050 tarafından 8/4/2017 6:27:20 PM zamanında düzenlenmiştir.