- 436 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YENİ SÖZCÜK İHTİYACI
Bir dilin kullanım alanlarından kaynaklanan kapsamları vardır. Sokakta kullanılan dil, edebiyatta kullanılan, hukukta kullanılan dil… birbirinden farklıdır. Böyle olunca da bir dilin öğretiminde amaç belirlenmeli ve dilin tamamı öğrenilemeyeceğine göre alan dili öne çıkartılmalıdır.
Burada üzerinde durmak istediğim Türkçemizin sokak dili ve edebiyat dilidir. Sokakta kullanılan dil her ülkede aşağı yukarı aynıdır. İki yüz- üç yüz arasında bir kelime dağarcığı ile kullanılır ve bir insanın hayatını sürdürebileceği kadardır. Onunla basit isteklerinizi anlatırsınız. “Karnım aç.” gibi, “Uyumak istiyorum.” gibi. Peki, halkın konuştuğu bu dille edebiyat yapılabilir mi, hukuka yeterli midir, tıp alanını karşılar mı? Elbette, hayır. İlim ve sanat alanına çıkıldığında yeni sözcük ve kavramlara ihtiyaç vardır. Belki binlerden söz etmek gerekecektir. İşte o zaman size bir alan gerekir, bu alan Türkçemizde vardır da kullanan yok. En azından işin farkında olan pek az. Bâkir bir alan halinde duran dilimize işlerlik kazandırmak da elbette aydınlara düşüyor.
Bu genel bakışla halkın dilini kullanmak, aslında pek mümkün değil. En azından yeterli değil. Bu durumda bir yazar halkın konuştuğu dilli yetinirse, tek kırmızı boya ile resim yapan ressama benzer. Yeni sözcükler elbette kullanılacaktır. Öncelikle muhteşem sayılabilecek edebiyatımız kaynak olarak alınacak, dilin kendi imkanlarına baş vurulacaktır. Türkçe o kadar güçlü bin dildir ve kökleri o kadar derindedir ki, bugün dalları budanmış gibi görülse de uygun ortam bulduğunda en taze sürgünlerle cihanı tutacaktır, yeter ki gölge etmeyelim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.