- 831 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ŞANLI KÖYÜN ŞAROL - AĞA' SI
Oldukça büyüktü köy. Üstelik tarihi bir dokusu, şanlı da bir geçmişi vardı. Yıllar önce devlet tarafından toprak reformu yapılmış, tüm köylüye birer miktar ev yeri ve ekilecek tarla dağıtılmıştı. Ne var ki ; köylü malına sahip çıkamamış, gerek vergi ödeyememe korkusu, gerekse tarlaları ekecek, biçecek malzeme ve imkân bulamadığından, tek tek Şarol Ağa’ya satmış, sonunda kendi istekleriyle bu Şarol Ağa’ nın marabaları haline gelmişlerdi. Hepsi kadınlarıyla, çocuklarıyla birlikte bir zamanlar kendilerine ait olan topraklarda Ağa’nın adına çalışıyor, karşılığında da karınlarını doyuracak kadar gelir elde ediyorlardı.
’ Sakın ola ki camiye gitmemezlik etmeyin ! Hoca mollanın sözünden dışarı çıkmayın. Kâfirlerden olmayın ! Çocuklarınızı da Hoca mollaya okumaya mutlaka gönderin. Bir de unutmayın ki ; bu Şanlı köyün düşmanı da çoktur. Şanlı köy, gerçekten de çok şanlı bir tarihe sahiptir. Civar köylerde, hatta uzak illerde bile sizi kıskananlar, çekemeyenler mevcuttur. Düşmanlarımız da çoktur. Daima kendinizi, gerektiğinde Şanlı köyü savunmaya hazır tutun. Bu köyü savunmak cihattır ! ’ diye sık sık köy meydanında nutuklar atan ağa, köylünün geçimden yana şikâyetlerine fırsat bile vermeden, sürekli onlara gaz vererek kendi menfaatine çalışmak için teşvik ediyordu. Köylü kendi aralarında ne kadar mızmızlansa da, sesini yükseltecek, ağaya dert yanacak, geçiminde şikâyet edecek cesareti bir türlü bulamıyordu.
Ağa köyün yaşlılarından oluşan bir heyeti sürekli elinin altında tutuyor, köylünün gönlünü alabilmek için ille de yapılması şart olanları onlardan sorup öğreniyordu. Nitekim gün geldi, artık köy çocuklarının devlet okullarından birine gönderilmesinin şart olduğu bu heyet tarafından ağaya iletildi. En yakın devlet okulu neredeyse bir günlük yoldaydı. Ağa istese, bu köye bir okul da yaptırabilir, devletten öğretmen isteyebilir, ya da kendi parasıyla öğretmen bile tutabilirdi. Fakat ağa aslında tam bir ticaret adamıydı. Bu konuda da ticari düşünerek önemli bir adım atmaya karar verdi.
Şehirde anlaştığı bir firmayla buraya özel bir okul inşa etmesi için anlaştı. Bu okul paralı olacak, firmanın kazancı ise ağa tarafından garanti edilecekti. Sonunda köyün dışında ağa tarafından verilen arsaya bir özel okul inşa edildi.
’ Helâl olsun ağaya ! Sonunda okulumuzu da yaptırdı işte. Hem de çok özel bir okulmuş diyorlar ! ’
’ Ben size dediydim ; ağamız dindar adamdır. Dinimiz ne emrederse onu yapar. Aha işte ; ’ Oku ’ diyordu, okul yaptırdı ! ’
Çocuklarını okula kayıt ettirmeye gidenler, okulun paralı olduğunu öğrenince, şok oldular. Kimisi, varıyla yoğuyla bu kayıtları yaptırırken parası yetmeyenler de ağadan borç almaya başladı. Neredeyse tüm erkek çocuklar bir şekilde okula yazıldı. Eğitim dönemi başladığında, okulla köy arasındaki nehir ağaya ait salla geçiliyordu. Bu sal hem tehlikeli hem de bedava olduğu için yine heyetteki ihtiyarların da verdiği akıl üzerine bu nehire bir köprü yapılmasına karar verildi. Şehirden bir inşaat firmasıyla anlaşıp bir de köprü yaptırdı ağa . Bu köprüden geçiş de ücretli olacak, inşaat firmasının kazancı garanti edilecekti.
’ Helâl olsun ağaya ! Sonunda Deli nehire köprü bile yaptırdı ! ’
’ Çok çalışkan ağadır yahu bu adam ! ’
’ Hem de çok dindardır ! ’
Okulu sık sık ziyaret eden Şarol Ağa, çocuklara verilen derslere dikkat edilmesini, sakın ola ki anarşist, isyancı yetiştirilmemesini özellikle tembih ediyor, en çok da din ağırlıklı, tarih ağırlıklı dersler verilmesini sağlıyordu.
’ Yok evrimmiş, yok uzaymış. Çocukların kafasını öyle işlerle bulandırmayın ! ’ diyordu. ’ Dinlerini öğrensinler, şanlı tarihlerini öğrensinler, köylerini korumak için cihata hazır olsunlar, yeter !
Okul yöneticileri, zamanla kız çocuklarının da okuması için ayrı bir okul yapılması için ağa ile anlaştılar. Aynı okula yakın, ayrı bir binada, tamamen din eğitimi verecek kız çocukları için, yine paralı, özel bir okul daha inşa edildi. Bu okul için de şirketin kazancı ağa tarafından garanti edildi.
’ Yahu şu bizim Ağa, evliyalığı hak ediyor artık ! ’
’ Böyle mübarek bir ağa, başka hiç bir yerde yoktur ! ’
’ Bu memleketin en şanslı köylüleri biziz ! ’
Kısa sürede, köylü marabaların geçimleri iyice zorlaşmaya başladı. Üstelik ağaya olan borçları da gün geçtikçe artmış, neredeyse yemeyip içmeyip borç ödemeye başlamışlardı. Okullar paralıydı, köprü paralı, köy meydanındaki çeşmeden akan su bile paralı.
’ Daha çok çalışmalısınız ! Daha çok mahsül almalıyız. Dinini seven, köyünü seven, ağasını seven, daha çok çalışsın ! Bir de daha çok çocuk yapın. Gücü olan, kendisine güvenen daha çok kadın alsın. Parası olmayan bana gelsin ! ’
Daha çok kadın alanlar, daha çok çocuk sahibi olanlar oldu elbet. Ağa’nın bir dediği iki edilemezdi. O ne söylerse Şanlı köyün şanı için, din için, iman için söylerdi. O, evliya gibi adamdı.
Gün geldi, borçlar ödenememeye, karınlar doyuralamamaya başlandı.
’ Daha çok çalışın, daha çok evlenin, daha çok çocuk yapın ! ’ demeye devam etse de Şarol Ağa, köylünün ne çok çalışacak, ne çok kadın alacak, ne çok çocuk yapacak, ne de borçlarını ödeyecek gücü kalmamıştı. Sırada isyan vardı. Etrafındaki ihtiyarlar ağaya bunları anlatmaya başladılar.
’ Ey Şanlı köyün şanlı insanları ! Size her zaman söylemişimdir.Tüm çevre köyler, hatta başka illerdekiler bile bizi çekemiyorlar, kıskanıyorlar . Yıllardır bu böyle. Size okul yaptıkça, köprü yaptıkça, çeşme yaptıkça çekemediler, çatladılar. Şimdi bizi devlete şikâyet etmeye başlamışlar. Belki yakında okullarımızı kapatıp, sularımızı bile kesebilirler. Hatta köprümüzü de yıkarlarsa şaşırmayın ! ’ diye nutuk atıyordu Şarol Ağa, köy meydanında.
’ Şar-ol A-ğa, Şar-ol A-ğa, ’ diye tempo tutup, çılgınca alkışlıyorlardı, o gün için dağıtılan sucuk ekmeklerle karınları doyan ve o güne özel dağıtılan bahşişlerle cepleri para gören marabalar.
’ Şu gâvurların işgalindeki köy var ya hani ! İşte oradaki camiye müslüman halkı sokmamaya, ibadet etmelerine engel olmaya başlamışlar ! ’
’ Yuuuuuuh ! Yuuuuuuuuh ! ’
’ Cihata hazır olun ey Şanlı köyün, şanlı insanları ! Çok yakında o köydeki dindaşlarımıza destek olmaya gidebiliriz ! Gâvura karşı cihata hazır olun ! ’
’ Ha- zır - ız ! Ha- zır - ız ! Ya Allah Bismillâh ! Allah- u ekber ! ’
Ertesi gün midelerinde yiyecek yerine gaz dolu malabalar koyuldular yine işlerine. Çok çalışmalaları, daha çok mahsûl almaları, daha çok kadın alıp, çok çocuk yapmaları ve özellikle de düşmana karşı çok güçlü olmaları gerekiyordu. Cihata hazır olmak lâzımdı. Her şey Şanlı köyün şanı ve Şarol Ağa içindi.
Fikret T.
YORUMLAR
Siz Reis'e laf sokmuşsunuz güya :) Allah'ım yarabbim ya :)
Sevgiler, saygılar, selamlar.
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL
Yazılarınızı okumak güzel. Sizi böyle sakin görmek de...Saygılarımla.
Çağır beni anne, isimli masalımda bu yorumunuza tekrar rastladım ve çok mutlu oldum. Dilerim karşılığında hemen bu gün siz daha da mutlu olun.