BİLİNÇSEL SAPINÇ
‘’Etrafımıza saçtığımız kelimeler oranında ölürüz. Konuşanların sırrı yoktur. Ve hepimiz konuşuruz. Kendimize ihanet eder, kalbimizi teşhir ederiz; her birimiz dile gelmezliğin celladıyızdır; her birimiz sırları, en başta da kendi sırlarımızı yok etmek için yırtınırız.’’
Çürümenin Kitabı / Emil Michel Cioran
Eskiden beri içi dışı bir insan olmanın iyi bir şey olduğunu düşünmüşümdür oysaki yaşananlar her doğru bildiğimiz saçmalığın bir başkası için ya da belki de pek çokları için yanlıştan öte zarar verici olduğunu gösteriyorken hala aynı sava tutunmak gibi bir çılgınlığa girişmeyeceğim en çok kırılan kalpleri onaramamak yüzünden elimden yüzümden düşen bin parçaları tek tek toplayıp onları yamayabilir miyim kırdığım yerlere kendimden koysam ulayabilir miyim diye düşünüp duruyorken masada karalama yaptığım kağıdın üzerine kocaman bir S çizdiğimi fark ettiğimde çok geçti tükenmez kalemden S nin üzerinden defalarca geçerken zavallı varlığımın daha hangi acılara gebe olduğunun bilinmezliği ile kendi D mi çiğneyerek S den daha keskin çizgilerle bahsetmekten canımın yandığını hissetmek kadar tatlı bir ezinç olamazmış gibi geliyorken tebessümün hiç sırası değildi ama içimden gelen bu ise kendime engel olmayacağım pek çok varlık arasında bir toz zerreciği ederindeyken akıp giden zamanın bana ayrıcalık yapmasını bekleyecek kadar küstah değildim acilen S nin gidişinden silkelenmeli bir b planına geçmeliydim diye hiç düşünmedim sanıyorken bilinç altım altımı üstüme getirip benim bile hesaplamadığım yeni bir harfi karşıma getirdi orada epeydir duran ve onun hiç diğer harf olabileceği aklımın yada şeyyy bilincimin ucundan geçtiğini sanmazken paldır küldür etiket değiştiren bir E ye sahiptim artık bunu ona yapmanın getireceği vicdan azabını yine diğer hesapsız ve tutarsız hareketlerimden ayırmadan sıradan bir pervasızlıkla gerçekleşleştirirken sonunu hiç hesap etmemiştim bir yaz macerasından toplumsal çıkarımlar yapmak kadar mantıksız bir evirilme olamaz ki olmasın yine de şunun şurasında bir tecavüze bir yangına bir depreme bir bombaya bir idama bir kazaya ne kaldı ki diye düşününce içimizden geleni söylemenin ne sakıncası var ki dostum evirilmek demişken dişi evirilmelerin en çoğu duygulardan çok mantığın sesini dinlemek yolunda olurmuş yaş aldıkça şeklinde ki söylemin nereden çıktığını bilmiyorum ama inanın yaşayarak çürüttüğüm tezlerdendir kendisi tüme varım sal bir örneği aynı zamanda tümden gelen ilan etmiş olmanın mutluluğu içinde mi olmalıyım yani şimdi beni ilgilendiren tek şey S nin hala orada silinmez ihtişamıyla duruyor oluşundan başka şey değilmiş meğer ve benim bunu anlamış olmam onca zarar ziyandan sonra olmamalıydı kahreden bir sancıyla akan göz pınarlarımdan akan tuzlu suların bir deniz ülkesinde ilkelerden yaptığım kumdan tepelerin üzerine yağmasından daha acı olanı ilklerin bile iliklerine işleyecek bir yanılsamanın ilkini yaşıyor olmaktan duyduğum utancımla kumdan mezarlar kazıyorum kendime S nin gölgesinde diğer harfi kurşunkalemle defalarca S nin üzerinden geçiyorum E E E E E … silinmez bir S ye sahip olduğum için E den defalarca özür diliyorum E de yarattığım depremlerin en çok kendi kumdan kalelerimi yıktığını anlatmak için hiçbir cümleyi yakıştıramıyorum yakışıksızlığıma gururumuzu feda edip itiraf ediyoruz şunun şurasında derken aklıma hücum eden cümle tümceleri bilgisayarımın bir hareketi ile yok sayıyorum sanıyorum oysa hepsi yerli yerinde duruyorken akmaya devam ediyorlar sildiğim yerleri ezip geçerek bir fil ordusunun gürültüsüyle yürürlükten kalkmış sandığım aşk tüm oburluğumla tükettiğim yaşanmışlıklarla koca bir şişkoya dönüşmüş ruhuma dar gelse de çekiştire çekiştire oturtuyorum üzerime Ah S o gözlerin olmasa yeşili bunca sevip maviden kıskanmazdım yüksekten denize paraşütsüz atlayış bilin çakışı yapar demek için çok mu geç kaldık E keşke bilebilseydim üzgünüm defalarca kez üzdüğüm tüm kederli duygularından özür diliyorum en çok hak etmediğimiz an-ı-lar la doldurduğumuz kısa hikayemizde eğreti durduğunu fark ettiğin ve her seferinde kendi geminde yeni bir isyan başlattığın için hiç de haksız sayılmazdın ve şüphe ettiğin yüzeyselliğimle seni yoruyordum suyun sadece üstünde kalabilir gemiler E bunu bilmeliydin oysa S hiç düşünmeden yaktığı gemisinden yüzme bilmediği halde derin sulara dalacak kadar sessiz bir kelimenin ardı sıra nefessiz kalana dek dibe inecek kadar tanımıyordu beni bulduğunda avuçları arasına hapsedildiğimden beri her duvarda onun el ayasının çizgilerini resmederken buluyorum kendimi işte bu yüzden hem seviyorum hem de sevemiyorum seni durmadan dönen bir girdabın tesiri altında kendi sırlarımı döke saça kendi sonumu getiriyorum pimi çekilmiş bu bombayı tüm kalabalığınız ortasına bırakıyorum ki patladığında oluşan boşluğu belki biraz olsun kendi sırlarınız ve sınırlarınız ölçüsünde sevebilirsiniz.
YORUMLAR
Kim bilir, sayfanın en içi dışı bir insanı sizsiniz belki de
Emil Michel haklı galiba, biraz sussak mı ne?
Şöyle biraz susasak konuşmaya hani
Ama ne gam
Gönlünüzün yaydığı her titreşim size yakışmıyor mu sanıyorsunuz?
En sert sözlerinizin ardından sevgilerimle demeniz iğne yaptıktan sonra pamuk basan hemşire tipi
Ah siz yok musunuz siz?
Kelimeleriniz bazen gülün dikeni, bazen de dikenin gülü misali
Aman Tanrım!
Bilinçsel sapınç göstermeden uzaklaşmalıyım buradan!
Nihayet hanımefendi
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...
levent taner tarafından 7/23/2017 6:20:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
Den(iz)
Sizin hoş ve nükteli yorumlarınızı ayrıca çok seviyorum. Kıvrak zekanız mükemmel işliyor. Zİyaretiniz ve iltifatlarınız için teşekkür ederim..
Sevgilerimle..
Bir yazı paylaşımının içeriğinde her zaman gerçeklik olmaz.Gerçeğe yakınlık veya kendi gerekçelerimizden kesitler olabilir ... Bu yazı da bir teknik demesi yapılmıştır. Bunu böyle okuyup değerlendirmelidir okuyucu. Yoksa S kim E ye ne oldu gibi dedikodu kısmıyla ilgilenirseniz hiç bir ilerleme gösteremez siniz. ABDFKL ...den herhangi bir harf işte... Ne benimle ne de kendinizle bağdastırmayın. Bu saçmalık.
Sevgilerimle...
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler.
Den(iz)
Ne yani ben buraya ne yazarsam o mu oluyorum. O zaman sizin yazdığınız her yazıyı gerçekliginize bağlayalım. Bu olur mu ?
Sevgilerimle...
sami biberoğulları
Demek istediğim bu değildi.
İki sessiz kelime ve E ...
Sesli olduğu halde bu yazının en suskunu o sanki...
Bilin çakışı... ben de çok beğendim. Hatta yazının ismi bu olsaymış keşke diye bile düşündüm...
Sevgiler Deniz
Hicran Aydın Akçakaya
Den(iz)
Sevgilerimle
Bilin çakışı... Güzelmiş...
‘’Etrafımıza saçtığımız kelimeler oranında ölürüz." Doğru söylemiş Cioran.
ve bazen geliyor insan sadece kelimelerden ibaret kalıyor, ne korkunç bir şey bu!
Noktalama işaretlerini kullanmamanın bir nedeni vardır mutlaka kendince
keşke kullansaydın, bu benim fikrim.
ve tabii ki ironi yazıları götürür her zaman
Sevgilerimle Deniz...
Den(iz)
Yapmaya çalıştığım bilinç akışı denemesiydi. Bu teknikle yazılmış bir roman hayal edip bir bölümünü aktarmış gibi hissettirmek istedim. Tabiki James Joyce başarısı beklemiyordum kendimden ama yine de denemek istedim.
Ne kadar başarılı olduğu ise sizlerin takdiridir.
Sevgilerimle...
S..virajlı bir yol çizgisi nefes almadan bir yürüme bilinci..
Sevgiler.
Den(iz)
Sevgilerimle