- 1150 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
yeter ki...VATAN SAĞ OLSUN...
Her zamanki gibi sıradan bir akşamdı, ailemle beraber oturmuş çayımızı içiyor sohbet ediyorduk. Taki babamı Ankara’daki arkadaşı arayana kadar. Bu seferki konuşması çok farklıydı, çünkü çok endişeli konuşuyordu bilmiyordum ama kötü bir şeyler olduğu belliydi.
Babam akşamları genelde kitap okur, haberlere bakardı, televizyon çok izlemezdi. Ama niyeyse o telefondan sonra elinde kumanda sürekli haber kanallarını gezmeye başladı, bize belli etmiyordu ama yolunda gitmeyen bir şeyler vardı, bir taraftan kanalları geziyor bir taraftan da iş arkadaşlarını arıyor onlara hemen iş yerine geçmelerini söylüyordu.
Anneme korkmamasını ama darbe olduğunu söyledi, ama yine de annem çok korkmuştu her halinden belliydi. Babam hızlı bir şekilde hazırlanıp, iş yerine geçeceğini söyledi, kötü bir şeyler vardı belli, çünkü babam geceleri iş yerine gitmezdi, hep gündüz çalışırdı. Ayrıca evden çıkarken hakkınızı helal edin demişti. Hiçbir anlam veremiyordum olanlara darbe neydi ki neden babam evden çıkarken bizimle helalleşmişti ?
Annem korku ve endişeli bakışlarla haber kanallarını geziyor durmadan dua ediyordu, onun bu endişesi bize de yansımış olacak ki abimle biz de haber izlemeye başlamıştık. Annem elinde telefon sürekli tanıdıklarla konuşuyor, ara sıra da babamı arayıp bir şeyler öğrenmeye çalışıyordu. Zaman geçtikçe bütün haber kanalları darbeden bahsediyordu, askerlerin yönetime el koyduğunu söylüyorlardı. Sanki vatanımız işgal edilmişti, tuhaf olan işgal eden bizim askerimizdi, askerler niye darbe yapar ki, bu hükümeti halk seçmişti. Cumhurbaşkanını bile halk seçmişti. Oysaki cumhuriyet halkın kendi kendisini yönetmesiydi ama buna rağmen askerler sokaklardaydı. Resmi kurumları ele geçirmişlerdi, yollarda ve köprülerde bile askerler vardı.
O gece hiçbirimiz uymadık, babam sürekli bizi arayıp korkmamamızı söylüyordu, camilerden selalar okunuyordu, oysaki sela biri öldüğünde okunurdu kim ölmüştü hiçbir şey anlamıyordum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan televizyonda konuşma yapmaya başladığında annem çok mutlu olmuştu hemen babamı aradı ikisinin de mutluluğu konuşmalarından belli oluyordu, artık fazla endişelenmeyin diyordu. Oysaki her aksam görürdük cumhurbaşkanını ama bu sefer başkaydı. Eğer Cumhurbaşkanımıza bir şey olsaydı darbeciler bu ülkede çok kötü şeyler yapacaklarmış televizyonda gördüklerimden ve babamgilin konuşmalarından bunu daha iyi anlıyordum artık.
Ertesi gün bütün haber kanalları darbeyi anlatıyordu, askerlerin resmi kurumları ele geçirdiklerini, hatta uçakların meclise bomba attıklarını söylüyorlardı, oysaki orası halkın meclisiydi nasıl böyle bir şey yaparlardı ? Askerler sadece savaş olduğunda ateş ederlerdi savaş da yoktu kaldı ki bu halk bizim halkımızdı. Askerler kendi vatandaşını acımadan vuruyor tankların altında eziyorlardı. Bu halk hiç korkmadan askerlerin üzerlerine yürüyordu genci, kadını, yaşlısı, demek ki bu sefer vatan tehlikedeydi.
Çanakkale’de Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi...
Seyit Onbaşılar, Nene Hatunlar yoktu belki ama; onların torunları kamyon kullanan Şerife Bacı’lar, tank kullanmayı öğrenen Ahmet Amcalar, bu vatan için hiç düşünmeden canını feda eden Ömer Halis Demirler ve daha niceleri vardı, ne mutlu ki bize vatan söz konusu olunca bu halk canını bile düşünmeden birlikte olabiliyordu artık. Bizim halkımız bunun en güzel örneğini vermişti. Yaşım küçüktü belki ama anlamıştım artık darbenin ne kadar acımasız ve ne kadar kötü olduğunu, anlamıştım artık bu darbenin vatanımızı bölmek istediğini, babamın niye bizimle helalleştiğini biliyordum artık çünkü darbe olsaydı babam geri gelmeyecekti belki, helalleşmenin geri dönmemek olduğunu öğrenmiştim. Biliyordum artık vatan tehlikede olduğunda bütün camilerden selalar verilirmiş, biliyordum artık vatan için öldüğünde sadece askerle polis şehit olmazmış, vatan için kim ölürse ölsün, çocuk olsun, kadın olsun, sivil vatandaş olsun şehit olurmuş, biliyordum artık şehitliğin ne kadar güzel bir şey olduğunu çünkü vatan için ölmek şehit olmakmış.
Babam iki gün sonra eve gelmişti, ama darbenin daha bitmediğini söylüyordu, oysaki haber kanalları darbecilerin yakalandığından bazılarının da yurt dışına kaçtığından bahsediyordu. Her şey yeni başlıyordu, çünkü bu darbe sadece hükümete yapılmamıştı bu darbe ülkemizi bölmek için yapılmıştı, işte bu yüzden; siyasi görüşümüz farklıda olsa söz konusu vatan olduğunda bir bütün olmalıyız , bizim gidecek başka bir ülkemiz yok, bizim bizden başka dostumuz yok.
Babam bize hep şunu söylerdi “ Vatan ve bayrak sadece sevilmez gerektiği zaman canını vereceksin, can vermenin de yaşı olmaz, ” derdi. Zaman geçtikçe babamın ne demek istediğini daha iyi anlıyordum, o yüzden her akşam ailecek demokrasi nöbetlerine gittik, hiç susmadım bayrağımı elimden bir an olsun düşürmedim, biliyordum ki bizler Asım’ın nesliyiz..Çiğnetmedik namusumuzu asla çiğnetmeyiz, bu bayrak düşerse vatan düşerdi. Bazı günler sabahlara kadar kaldık, geceleri üşüdüğümde bayrağıma sarıldım, biliyordum artık vatan; ana baba demekmiş, vatan namus demekmiş, vatan aldığımız nefes demekmiş..İşte bu yüzden ben anasız babasız yaşayabilirim ama vatansız asla yaşayamam. O yüzden değil benim canım, benim gibi binlerin canı feda olsun.
Yeter ki….VATAN SAĞ OLSUN.....
Sıla Kezban KARADEMİR
NOT..: kızımın 15 Temmuz gecesi kendi yaşadıklarını anlatan öyküsüdür...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.