- 1152 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR FOTOĞRAF ERTESİ : "Bir Kadın, Bir Çocuk, Bir Adam"
Unutmak için çıkarıp çerçeveden kaldırsam tozlu bir rafa,
sararacak üzüntüsünden fotoğrafın."
N.K
Her oyuncu kendisine verilen rolü oynuyor kusursuz. Her şeyiyle sevenler her şeyini kaybetmek pahasına basıyor bağrına bütün kötü ihtimalleri, engebeli yolları. Düşe kalka olsa bile yürüyor dudağının boşluğundaki tebessümle bütün ümitsizlikleri kırarak. Korkaklara acımıyor hayat, akla gelmeyecek bütün bedelleri sıralıyor ardı arkası kesilmeyen sahneler sunarak. Ödünü koparan, yüreğini çatlatan korkularına gömüyor onlarca aciz ; sevdasını.
Toprak böylelerine de öfkeleniyor bağrına basarken.
Az önce başlayan rüzgarı dindiriyorum bedenimde. Zoraki dayanarak tutunuyorum kapı demirlerine. Sonra bahçedeki dut ağacının yapraklarına göz gezdiriyorum vakitli. Yazın ortasında sergilediği o müthiş direnişe aşık oluyorum. Yıkılmaksızın, kopmamak için canından, inat ederek meydan okuyor.
Öfkeleniyor ölüm kendisine teslim olmayı reddeden bu yaşama sevincine.
Bir tek insan, o yenik düşüyor çaresizliğine. Bir tek insan kendi türünü yok ediyor acı çektirerek. İşkencelere boğuluyor bir kadının öldürülen hayalleri.Yüzündeki hüzünlere hapsediyor arda kalan ne varsa ümidinden. Tertemiz bir aydınlık sunuyorlar kendilerince, küçük bir kız çocuğunu beyazlara bürüyüp koca bir karanlığa ittiklerini bilmiyor gibi.
Utanıyor hayat vicdanı körelmiş adamlara gün yüzü göstermekten.
Sonra çocuklar ölüyor susarak. Toprağın açlığını doyuruyorlar bir bebeğin gülüşüne düşen ölüm kovanlarıyla.
Bir tek insanoğlu kendi vicdanına prangalar vuruyor.Bir tek o göz yumuyor dünyanın bütün adaletsizliğine. Açlıktan uykusunda ölen çocuklara göz yuman da insanoğlu, tokluğun sınırını aşıp masumun önündekini alana susan da.
Bazen ölçüsüz çoğu zaman da kuralları oyunun dışında oynuyor oyuncular. Hangisinin yanlış olduğunu bilerek yapılan yanlışlar, tuhaf görünümlü kılıklara bürüyor her birini.Yoksa doğru insanlara ne kaybettiriyordu,kimdi doğrunun yanlıştan daha kötü olduğunu algılara kazıyan?
***
Fotoğraflarınız vardır, dünü hatırlatsın diye albümlere sakladığınız. Eski hallerinizi unutmamak için şeffaf naylonlara sığdırdığınız "an"larınız... Bir de hepsinden yüzünüzde kalan tebessüm. İnce bir melodiyle gülersiniz birine. Bir ötekisinde gözleriniz dolar sessizce hıçkırırsınız.İçlerinden birçoğu artık yoktur ,çok uzaklara açılmıştır bir denizse dünya. Bir başka fotoğraftaki ,ölümden sonraki hayata uğurlanmış gibi uzaklaşmıştır yanınızdan.
Bunun için öfkelidir ayrılığa insan. Bunun içindir ki ayrılınca ölümle tanıştı sanır.Ölüm gibi bir şey olur fakat tarifini ettiği şeyin adını koyamaz.Sonra zaman geçtikçe ayırt eder ölüm ile ayrılık ikilemini.
Her acı yaşantı unutulur ziyadesiyle.Ölüm acısı da diner.Birini kaybetmenin yaşattığı acı dünyada başka bir acıyla eşitlense o da kavuşma ihtimali sonsuza dek yiten ayrılıklara denk düşer. "Ölüm Allah’ın emri ayrılık olmasaydı." sözüyle ikiz olmuştur ölümle ayrılık.Birbirlerini bütünlemişlerdir yumak yumak örülerek.
***
Şu ağaçlar rüzgarda hışırdayan, şu toprak susamaktan çatlamış , şu içinde yaşam kurduğumuz evler; dili olsa onlarca hikayeye tanık olacağımız.Yürüdükçe uzayan yollar, uçağın kanatlarında kısalan kilometreler, içinde onlarca romanı sessizce yazanlar, sayısız kahramanlar kalp odacığında karanlıklara mahkum.
Her şey bir fotoğraf yüzünden. Eskiden kalmış gibi fakat tarih çok taze henüz. Adamın gözlerinde hüzün var, bin asırlık pişmanlık.Kendi canına kıymış zamanında bir başka kalbin içinde ölüm fermanını yazarak. Dudağında kımıldayan tebessümü sunmuş elleriyle yanındaki kadına ,karşılıksız. Dünyanın bütün güzelliklerini gözlerinde göreceğiniz bir can duruyor kucağında adamın.
Sizinse sol göğsünüzün altında bir kuş çırpınıyor. Bırakın uçsun,kanatlarını gere gere. Uzaklara çok ötelere...Bir zamanlar sizin hiç ait olmadığınız fotoğrafta omzuna konsun onun. Kimsenin göremediği yerlerde çırpınan bir yer bulsun kendine.
En büyük kötülük yine insandan insana. Hiçbir zaman öfkesinden kalkıp bir ağaç taşlamıyor insanı .Rüzgar tokatlamıyor, yağmur dövmüyor, toprak boğmuyor. Her şeyin en kötüsünü insan insana yapıyor.Kimi bir hamlede son veriyor başka birinin hayatına ,bazen de hayallerine. Kimi kan kusturuyor, ölümü özletiyor her türlü işkenceyi çektirip.
Her şey insandan insana. Ayrılık da. Fiziksel şiddete maruz bırakmamıştır fakat bir kadının ümidini öldürmüştür çoktandır bir adam . Sonra her fotoğrafı bir sızının tahammül edilmez sancını hatırlatmıştır siz baktıkça. Kaldırın çerçevelerden göz pınarlarınızı dolduran fotoğrafları , sarartıp koyun naftalin kokulu sandıklara...
Kıskansın, sizin yok edişinize alkış tutan ölüm bile.
NURAY KAÇAN-
2017 TEMMUZ
İZMİR-
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.