- 584 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Taklide öykünme deriz de,manifestoya bildiri demeye dilimiz varmaz !
Gerçekten ülkemizde olup-biten bazı olayları anlamak da güçlük çekmekteyim.Hem de yıllardan beri.
Bir yandan dilimiz Türkçenin "yabancı dillerin boyunduruğundan" kurtarılması için canhıraş çaba gösterir,taklit yerine "öykünme" demeliyiz diye kendimizi "yırtarız";diğer yandan İtalyancadan dilimize giren / gelen "manifesto"yu kullanmayı da çok severiz.
Sanırım bilinç altında yatan şey,birinin Arapçadan gelme olup,diğerinin de 1848 Şubatından "kalma" "Komünist Manifesto"yla dilimize girmiş olmasıdır.
Bu olsa olsa birinin "gerici",diğerinin ise "ilerici" kabul edilmiş olmasındandır.
Oysa bu sağlıklı bir hal değildir.Çünkü dil bir oluşumdur,zamanla ortaya çıkar kelime ya da sözcükler,yani oluşurlar!
Birinde özen gösterip,ısrarla kendimizi "öykünme" demeye zorlarken,"bildiri" demek olan manifestoda ısrar edilmesini anlamış değilim!
Neyse...
Daha önce "Taksim Manifestosu" vardı on maddelik,şimdi de "ikizi" oldu:Maltepe Manifestosu!
Bunun adı bildiridir!
Ki bir yapının/grubun "bildiri" yayımlamasını hakkı olarak görür ve kabul ederim.Ancak "manifesto"da ısrar edilmesini anlamıyorum/anlamış da değilim!
Aklıma sadece Batıyı taklit etmenin ya da Batıcı görünmenin bir yansıması gelmektedir.Ya da böyle yapılırsa "ilerici" mi olunmaktadır ki diye de düşünmeden edemiyorum.
Şeytan işte,azapta gerek demiş ya eskiler,ne kadar haklılar!