NASIL VE NEREDE BAŞLADI


Sana yazılmamış hikâyelerin okunmamış satırlarından bahsedeceğim bir tanem. Hasretlikten bahsedeceğim, kavuşamamaktan aynı kentte olup aynı havayı solumaktan bahsedeceğim. Yan yana olup ta uzaktan uzağa nasıl bakıldığını anlatacağım. Anlatacaklarım uzayıp gidecek. İçinde kaybolacağım. Yine sen olacaksın beni karanlıktan aydınlığa çıkaracak olan. Belki de okumadan bir kenara atacaksın. Ama ben okunduğunu düşünerek mutlu olacağım.
Nasıl nerede başladı ve nasıl ilerledi arkadaşlığımız. Belli bir zaman olarak kısa ama uzun bir yol arkadaşlığımızın başlarında ben de beklemiyordum bu kadar unutulmaz bir hikâye olacağını. El ele geçen bir hafta ya da bir ömre bedel dakikalar, bir şemsiye altında içilen çayların tadı bir yaşam boyu unutulur mu? Hiç sanmıyorum. Uzakta da olsan asla unutulmaz.
Benim gittiğim yer Trabzon değildi. Yeni bir hayatın başında içinde sende olduğun yeni bir dünyanın içine çektin aldın. Bu değişik dünyada yürüyebilmem için sadece elini uzatman yeterliydi. O güzel eli hiç çekinmeden uzattın. Bana da sadece tutmak kaldı.
Önce Büşra idin, sonra bir tanem ve devamında Sarı Dünyam şimdi yine Büşra’m. Sende beni Mavi okyanusum diye onurlandırdın. Sakın vaz geçme bir tanem. Hep ben senin okyanusun olarak kalayım. Ne tesadüftür ki senden evvel de bazıları bana ‘Okyanusum’’ diye hitap ediyordu. Ama hiç birinin ağzına sana yakıştığı gibi ‘’Okyanus’’ kelimesi yakışmamıştı.