- 1042 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
EdebiyatDefterine İyi Bayramlar
Başını gece karanlığı karşısında eğen gökyüzü toprağa değen yüzünü henüz yıkıyor, sonra yıldızlar sislerin içinde yavaş yavaş kayboluyordu. Bütün hafızasını gömdüğü topraktan gizlice çıkarıyor, muhabbete hazır tabiatın çenesine kendisini yerleştiriyordu. Oysa ben o esnada gitmekle kalmak arasında, maziyle gelecek ortasında kalan bedenimi uyku esnasında yatağımda arıyordum. Uyumadan önce açık kalan penceremden davetsiz misafir gibi Belirsiz bir karanlığın içinden gelen rüzgar sanki yüzüme değiyor, sonra bir ele dönüşerek vücudumda geziniyordu. Rüyalarımın içinden fışkıran nesneler sanki pamuk hafifliğinde uçuşuyor ,beni gecenin karanlığında bir sağa bir sola sallıyordu.
Bayramın 2.günüydü. Rüyaların etkisinden sıyrılıp gerçek dünyanın içinde kendimi yapayalnız bulmuştum . Geceden açık kalmış pencereme yanaştım ve dışarıya öylesine bakmaya başladım. Ve içimden geçenleri tek tek zamana mırıldanıyordum.. Derim ki kafası karışmışlara ,‘ Kendini bil’, sanki kendini bilmek beşinci ve en zor insan aritmetiği işlemi değilmiş gibi, Derim ki iradesizlere ,’’istemek yapabilmektir’’ ,sanki en acımasız gerçekleri her gün fiillerin görece pozisyonunu değiştirerek eğlenmezmiş gibi, Derim ki kararsızlara, ‘’Baştan başla’’ sanki o başlangıç sadece yakalayıp çekiştirerek diğer uca, sonuna varılacak dolaşmış bir ipin hep görünen ucuymuş gibi ve sanki iki üç arasında hep sağlam ve ne düğümlerini çözmesi ne de gevşetmesi gereken kesintisiz bir ip varmış gibi, yaşam yumaklarında, ve, etkili bir cümle söylememize verilirse ,yumakların yaşamlarında olması olanaksız bir şey değil mi? Derim ki her bayram bir öncekini aratır ve bir sonrakine nice umutlar bağlar. Oysa insan geçmişinde anılarını hatırlar ve gençliğine tamahkarlıkla özenir…Derim ki susup gitmeyi beklerken bu dünyadan, ardımızda bir günlük bayram değil, bir ömrün her anına yayılan ,savaşsız barış dolu bir dünya bırakmak.
Şiddetli bir ilişki sistemi getirmiş gibi görünen bir dünyada yaşıyoruz. Türümüzün doğasında var olan ve uzun zamandır eğitimle kontrol altına aldığımızı düşündüğümüz saldırganlığın dışavurumu, tüketicinin kendi zihniyetinin belirleyici unsurlarında biçim değiştirmek için basit hedonizme sırtını dayayan boş vakit geçirme yaklaşımlarınca da kışkırtılarak son yüzyılda tüm sosyal alanlarda vahşice derinleşen yüzeye çıktı. Öncelikle günün ve gecenin her saatinde ,giderek daha mükemmel şekilde, kan taklitlerinin oluk oluk aktığı televizyon; mükemmel tahammülsüzlük ve mükemmel vahşete ulaşmak için elkitapçığı gibi video oyunları; ve bütün bunlar birbiriyle iniltili olduğu için ,bir yandan gazetelerin ciddi sayfaları(hiç öyle olanı var mı şuan) ikiyüzlü bir şekilde toplumsal muaşeret dersleriyle dolup taşarken en azından bayramın şenliğini, çocukların gülücüklerini, yaşlı annelerimizi ,babalarımızı, akrabalarımızı ,hastalarımızı ziyaret etmeyi ihmal etmemeliyiz.
Barış Dolu Bir Dünya Hepimize. İyi Bayramlar…