Yalangoz
Eskiden şarıl şarıl akan dere nerede?
İnsan doğal yaşamı bulurdu bu yerde,
Çocukların yüzdüğü gölden eser yok,
Dere ve yalangozlar çare olurdu derde,
….
Dere kenarı yalangoz ağaçlarıyla dolu,
Eskiden buraya çıkardı köylünün yolu,
Şimdi çevirmişler kapatmışlar sağı solu,
Yalangozlar yerinde ama dere ne oldu?
…
Çok az akan bu dere yalangozlara bakar,
Eskiden şarıl şarıl şimdi sessiz sessiz akar,
Zannetmeyin ha suyun akmasından bıkar,
Su canlılık katar canlıyı temiz yapar yıkar.
…
….
Daha önce hiç duydunuz mu bu kelimeyi? Duymamış olabilirsiniz. Çocukluğumun geçtiği köyün dere kenarında kendiliğinden yetişen koyu gölgesi olan bir ağaç türüdür. Hatta bizim burada yaprakları ve bedeni ceviz ağacına çok benzediğinden ceviz tutmadığından dolayı da yalangoz dendiğini duymuştuk .Cevizin diğer yöresel adı da goz olarak geçmektedir.Sözlükteki anlamı ise ; 1-Mürver ağacı. 2. Aylandız da denilen, suda yetişen, kerestelik bir ağaç, olarak geçmektedir.
…
İlkokul ve ortaokula gittiğim yılların yaz tatili babaannemin ve anneannemin yaşadığı köyde geçerdi. Yazın sıcak günlerinde sabah kahvaltısından sonra yalangoz ağaçlarının bolca bulunduğu dereye gider çoğu zaman balık avlar öğle sıcağının vurduğu saatlerde ise kendi ellerimizle yaptığımız göletlere serinlemek için girer gündüzün büyük bölümünü bu dere kenarında geçirirdik.
….
İnsanın çocukluğunda yaşadığı güzellikler daha doğal ve daha sade idi. Şimdiki gibi yapaylık yoktu. Çocukluğumun geçtiği yıllarda teknoloji bu kadar gelişmediğinden (Televizyon,cep telefonu,internet,sosyal medya…)doğal ortamda doğal olarak yaşardık.Şimdi çevremize baktığımızda her yerde yapay ortam ve yapay yaşam var.
Akan derenin doğallığı, ağaçların doğallığı, çocukların yapay havuzda değil de doğal gölde yüzmesi, gölden çıkıp da sahile değil de yalangozların altına gidilip kil ile banyo yapması,doğal ortamda ilkel yöntemlerle balık avlaması, sabah kahvaltısının dere kenarında iki üç domates ve peynirle yapılması öğle vakti ise keçilerden sağdığı süt ile teleme çalıp afiyetle yenmesi…
...
Yani anlayacağınız doğallık adına ne isterseniz hepsi vardı. Bundan güzel bundan daha iyi doğal yaşam olur mu?
…
Bayramdan bir gün önce babamın, akrabalarımın (Dede,nine,amca,hala,kuzen…) ve bu dünyadan göç eden köylülerin nur için yattığı mezarlığa dua etmek için gittik. Rabbim yaptığımız duaları kabul mezarlıkta yatanların yerini ise cennet bahçelerinden bir bahçe eylesin.
...
Çevreye baktığımız zaman da her yer yemyeşil cennet bahçelerinden bir bahçe gibi. Mezarlığın hemen bitişiğinde çocukluğumun geçtiği doğal ortama giden yolun kapısı tel örgü ile kapalı kapısında da personel harici kimse giremez yazısı yazıyor.Kendi kendime vay be dedim.
Bir zamanlar yaz tatilinde cıvıl cıvıl olan dere kenarına kimse gidemiyor.Çiftlik sahibi her tarafı tel örgü ile çevirmiş kapısına da kimse giremez yazısını yazmış.
Çocukluğunu, hayallerini kafes içine almışlar çocukluğunun geçtiği doğal ortamı kapatmışlar.Ama çocukluğumun geçtiği bu yeri bir kez daha görmeli oradaki asırlık çınara ve dere kenarındaki yalangozlara merhaba demeliydim.Bu güzel düşünceleri hayalimden geçirirken buradan görevli olan amcam mezarlığa geldi.Selamlaşıp hal hatır sorduktan sonra benim dereye doğru baktığımı gözlemledi.
-Hayırdır yeğenim, dedi.
-Çocukluğumun geçtiği dere kenarını, asırlık çınar ağacını,yalangoz ağaçlarını çok merak ediyor;onları fotoğraflamak istiyorum,dedim.
-Gel beraber gidip bakalım yeğenim, dedi.
-Ama kapısı kilitli, dedim.
-Canın sağolsun bak kilidi bende dedi.
-Sevinçle mezarlığın kenarındaki kapıdan dere yoluna girdik.
Etrafa sevinçle bakıyorum ama o eski doğallık çocuk sesi hiç yok. İlerliyoruz sağ tarafta dikilmiş şeftali ağaçları sol tarafta hoşgörüden eğilmiş söğüt ağaçları hemen üst tarafında yalangoz ağaçları evet evet sağ tarafta kocaman asırlık çınar ağacı sol tarafta yüzdüğümüz göl ama gölden eser yok…Az ilerde her tarafa koyu gölge yapan yalangoz ağaçları…Ve suyun çıktığı pınar…Babaannemlerin kavaklığının yeri var ama kavaklardan eser yok…Sol tarafta duvarlarla örülmüş kulübe derenin üzerinde ise bir köprü…
….
Ama en kötüsü de şarıl şarıl akan dere çok az akar halde…Nerede şarıl şarıl akan şelale…Nerede gözümüzün bir iki metresinden ötesini göremediğimiz yıkandıktan sonra saklandığımız arkasında üzerimizi değiştirdiğimiz yalangoz ağaçları…Hepsi budanmış hepsi doğallıktan yapay hale gelmiş.
Yalangoz ağaçları eski güzelliğini eski mütevaziliğini eski misafir severliğini kaybetmiş sanki çocukların insanların sesine hasret kalmış. Neyse ki amcamın iki çocuğu bu sessizliği bir nebze olsun azaltıyor tıpkı kendinin ve benim çocukluk halini yaşamaya çalışıyor gbi bir halleri var. Ama şarıl şarıl akan dere eski saklanacak yalangoz ağaçları olmadıktan sonra yaşadığımız doğal çocukluğu nerede bulacak o doğallığı nasıl yaşayacaklar…
…
Çocukluğumun geçtiği yeri hüzünlü şekilde üç dört dakika gezdikten sonra eski halinin fotoğrafı olmasa da yeni halini fotoğraflayarak sessiz ve hüzünlü bir halde yalangoz ağaçlarına bakarak bu güzel yerden tekrar mezarlığa gitmek üzere;
-Hoşça kal çocukluğumun geçtiği yer,
-Hoşça kal akmayan dere,
-Hoşça kal yalangoz ağaçları,
-Hoşça kal ulu çınar ağacı…
diye mırıldanarak bu doğal yerden ayrıldım.
24.06.2017
Hasan Kaya
Eğitimci-Şair-Yazar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.