HİÇ BİR ŞEY SÖYLENDİĞİ GİBİ DEĞİLMİŞ..
..Buralardan bir yere gideceğimi sanmıyorum orasıı kesin de, buralara kalıpta, buralarda nasıl tutunurum orasını kestiremiyorum işte..Her şeyi biliyor, her şeyin farkındayım beni uyarmana gerek yok arkadaşım:Herkes işine baksın, herkes kendi işini yapsın ki işler yerinde vede zamanında olsun, olsun ki herkes kalkınsın, herkes rahat bir nefes alsın yeterlidir benim için…
Ha bu arada..,şu saydıkların, iyimi kötümü buna karar veremedim, iyimi peki bu saydıkların?
,,,,,,
Son zamanlarda birisi takılıyor kafeye, yok öyle değil, düşündüğün bir durum yok ortada..Hem, hiç tipim değil zaten…, ne konuşması ne duruşu, hele de ses tonu çok iğrenç.
Ama her sabah işten çıkıp eve gitmek yerine, önce kafeye uğruyor, bir saat kalıp, ondan sonra evine gidiyor Kendi sözleri bunlar, onunla konuşmak, onu dinlemek şu aşamada mümkün değil, mümkünse hiç gelmese benim açımdan daha iyi olacak ama yapacak bir şey yok, adam müşteri, müşteriyi de seçemiyoruz maalesef meslek gereği..
Adam her fırsatta benimle konuşmak, sohbeti koyulaştırmaya çalışıyor ama ben hiç duruşumu bozmuyor, ona yüz vermiyorum.Adamın öyle bir tipi var ki, yüz verirsem astarını da isteyecek, öyle birisi…
..Seviyemi koruyor, ona da diğer müşterilere davrandığım gibi davranıyorum ama o kişi bundan çok memnun olmuyor, benden biraz daha alaka, biraz daha yakınlık istiyor, ama nağ, yemezler, diyorum içimden.
Her sabah olduğu gibi, o sabahta yine geldi. Kapıdan içeriye girer girmez de, çay var mı? Diye sordu
.. Yerimden kıpırdamadan, yüzümdeki o ifadeyi bozmadan, hatta bakışlarımı onun üzerine çevirmeden, sanki önemli bir işim varmış gibi, acele bir şekilde…,Evet çay var dedim
Adam o gıcık sesiyle, bir bardak çay alabilir miyim, dedi
Adama, tabi ki bir bardak çay alabilirsin deyip, tezgahın altından çıkardığım bardağı tezgahın üzerine koyup, yeni demlediğim çaydan bardağa doldurup adama verdim.. Adam çayını aldı, dışarıda kapının önünde ki masada oturup çayını içti. Çayı bitince de, bardağını getirip bana verdikten sonra teşekkür etti, işyerinin balkon kısmına çıkıp, her zamanki yerine oturdu ve
PC açtırmak için istek yolladı, bende açtım.
Adam, işten çıkıp eve giderken önce buraya uğruyorum demişti birkaç gün önce.Dedim ya, adam bulduğu her fırsatta benimle konuşmak, samimi olmak istiyor diye, bende bu duruma fırsat vermiyorum bakalım ne zamana kadar devam edecek bu durum diye bekliyor, gülüyorum kendi kendime, eğleniyorum aslında.
..İş dönüşü perişan bir halde geliyor kafeye. Üzerinde beyaz bir fanila, pantolonunda garip lekeler, sanki günlerce üzerinde hayvanlar tepinmiş gibi, öyle bakıyorsun, elleri kirli, parmakları çatlamış, yüzüne sanki günlerce su vurulmamış, ne bileyim ya, sabah-sabah hiç hoş bir görüntüsü yok adamın üzerinde, hele de sabah -sabah böyle birisini karşısında görmek istemiyor insan.
Belki de çok normaldi adam için.., gece sabaha kadar hastanede nöbette kalmak çok kolay bir iş olmasa gerek kişi için. Ne bileyim ben, biraz daha derli toplu, biraz daha temiz olabilirdi gibime geliyor, hele de söz konusu hastane ise.Hem geldiği yerde öyle hafife alınacak yer değil ki, onlarca insan gelip gidiyor, ne düzgün, ne derli toplu kişiler tanıdım bu iş yerini açtığımdan beri ama böylesini ilk kez gördüm...
Her seferinde içtiği çayın parasını öder, asla hesap bırakmaz, itiraz da etmedi bazı müşteriler gibi.Bir gün bende kıyak olsun diye, ona verdiğim çayın parasını hesabına eklememiş, haliyle parasını da almamış oldum ondan..Adam , tam olarak hatırlamıyorum zamanı da, hesabı ödeyip kapıdan çıkarken ısrarla bana, neden çayın parasını almadın, diye sormuştu?
Ben de, ya ne bileyim, böyle sürekli gelen müşterilerden, arada para almıyor, müşteriye ikramımız oluyor, demekle yetindim Ama adam yetinmedi ona verdiğim yanıttan ve ısrarla çayın parasını neden almadığımı sorup durdu..
…İçimden, madem öyle bundan sonra görürsün sen, asla sana bir daha bedava çay yok… karar verdim bundan sonra içtiğin her çayın parasını alacağım senden...
..Adama biraz önce verdiğim çayın parasını hesabına yazmayı unutmuş,aklıma gelir gelmez çayın parasını, hemen hesabına ekledim, karar aldım ya bu adama artık bedava çay yok diye.Kimselere iyilik olmuyor anacım, her iyiliğin ardında hemen bir art niyet arıyorlar, tıpkı bu şekilsiz adam gibi..
..adamın içtiği çayın parasını hatırladığımda ise, aradan bir saatten fazla bir zaman geçmişti. ,çayın parasını adamın hesabına ekledikten sonra…,Adam hesabı görür görmez, hızla aşağıya indi ve yanıma geldi ve benim hesap 71 TL oldu neden? Diye sorunca haklı olarak
Güldüm.. evet, hesabı eklerken yanlış bir tuşa bastım, merak etme hesabı ödeyemezsen evine haciz memurları gelmez, deyip, hem adamı sakinleştirmek, hem de yaptığım hatayı bu şekilde geçiştirmek istedim kendimce..
.. Adam, olsun, evime haciz gelsin senin canın sağolsun deyip, hesabın, benim tarafımdan yanlış olduğunu öğrenince tekrardan yukarıya, PC masasına oturdu... Ha bu arada, öyle nette girip bir şey yaptığı da yok ha.
Nerden mi biliyorum?
Biliyorum, çünkü biz kafe sahiplerinin böyle bir yetkisi var müşterileri kontrol etmek, ne yaptıklarını denetlemek gibi falan.. polis bunu bizden denetim sırasında istiyor. Şüphelendiğimiz müşteriyi kontrol edebilir, girip çıktığı siteleri takip edip, olmadı hesabını da kapatabilir ve şüphelendiğimiz o müşteri hakkında notlar da almamızı istiyorlar bizden ayrıca.
..Bir keresinde merak edip, bir bakayım dedim bu adamın hesabına…,baktım ki hiçte hoş şeylere bakmıyordu.Gel ki belli bir yaşın üzerindeki insanlar genellikle, bana göre hoş olmayan ama onlara göre hoş şeylerdi ki, onca zamanını onlara bakarak geçiriyorlardı.
Merak edip bir bakayım dedim ve bakar bakmaz da hemen kapattım, çünkü midem bulandı kusmak geldi içimden o an. Sadece adamdan değil, yaptığımız işten de midem bulandı bu nedir ya, diyerek
…Az sonra adam yeniden aşağıya indi, çok acelesi varmış gibi, bir telaş içerisinde eli cebinde vücudu sürekli hareket halinde ve de gözleri fıldır- fıldır dışarıya bakıyordu, tavuk görmüş tilki gibi. Hızlı adımlarla dışarıya çıktı, şöyle bir bakındı etrafına ve geri gelerek, adamın biri benden bir haftalığına borç para istedi bende verdim. Aradan kaç ay geçti adam hala borcunu ödemedi, üstelik benden de kaçıyor. İyilik olsun diye paramı verdim, şimdi de paramı alamıyorum adamdan.. .kaç gündür onun peşindeyim, az önce sokaktan geçen kişiyi o adama benzettim de, bu yüzden hızla aşağıya indim, hazır inmişken bir de sigara içeyim bari dedim,deyip, cebinden çıkardığı paketten bir dal sığara çıkarıp yaktı.... Sözde adama bakmak için aşağıya inmişti, yalan.
,,Yalan,çünkü oturduğu yerden dışarısını görmek mümkün değildi, nasıl görmüş, neresinden görmüş bilemiyorum artık.
.. Adama, oradan dışarısını görmek mümkün değil, sen dışarısını nasıl gördün ki? Hayret, dedim adama, sözlerimde biraz alay, yüzümde de hafiften bir tebessümle
...Adam, bir an ne diyeceğini şaşırdı, telaşlandı, kafasını bir sağa bir sola sallayarak bir yanıt aradı bana vermek için ama bulamadı, her nedense..
Kısa bir şaşkınlık yaşadıktan sonra baktı ve hesabını istedi benden…, hesabını söyledim,.Adam hesabı ödedi ve gitti.
..Adam gittikten sonra, aradan iki saat geçti, geçmedi, adam geri geldi. Bu kez ben şaşkınlıkla adama baktım neler oluyor bağlamında..Adamda öyle bir durum vardı ki, sanki bana bir açıklama yapmak mecburiyeti varmış gibi davranıyordu ve yeniden az önce gördüm dediği adamı anlatmaya başladı ..
Bu adama ben kefil oldum, ödemesi gereken bir para var onun için gittim yoksa daha kalacaktım. Akrabam sayılır, yirmi günlük yatak parası için ona kefil oldum, yazık dedim ben iyilik yapmayı çok seviyorum, elimden geldiğince de insanlara yardım ediyorum. Hastanede steril edilmiş her şeyden ben sorumluyum, dedi, yada hastanede buna benzer bir işte çalışıyorum dedi her halde , tam olarak ne dediğin anlamadım çünkü.Daha önceki konuşmasında bambaşka bir hikaye, bambaşka bir işten bahsetmişti bana, yani adamın ne dediğinden anlamıyor, ya da anlamak istemiyordum.....
İyide az önce adama para verdim demişti, şimdi ise adama kefil olduğunu, bunun sayesinde hastanede yatırıldığını, hastaneden çıktıktan sonra adamı bir daha göremediğini ve kendisinden kaçtığını, kendiside onu takip edip, ödemesi gereken yatak parasını ödemesini isteyecekmiş adamdan..Yalana bakın, hem de yalanın böylesi..Üstelik hastanede sterin olmuş odalardan sorumluymuş.Yahu adamın baştan aşağıya kir içerisinde dolaşıyor, bu nasıl bir temizlik yapıyormuş ki, odalar temiz kalıyor da bütün o kirler bu adamın üzerine mi yapışıyordu.
Adama bir şey demedim ama adamın baştan aşağı yalan söylediğinin farkındaydım artık.. Bana kendini ballandıra- ballandıra anlatıyor, anlatıyordu kendince, ve bende onu dinliyordum gayet ciddi bir şekilde
..Sonra adam birden elini cebine attı ve cebinden çıkardığı bir kolyeyi bana uzattı.
Şaşırdım, o şaşkınlıkla adamın yüzüne bakmaya başladım ve ne diyeceğimi, ne edeceğimi şaşırdım o an.
.. Hemen, kendime döndüm, bak kızım hemen topla kendini, hemen, hem de hemen, dedim kendime ve hızla toparlandım. Kendimi toparlar toparlamaz, Bu ne diye sordum adama Adam, Bu kolyeyi sana vermek istiyorum dedi
Kolyeye baktım, kolyeyi elinden alıp uzun- uzun inceledim, kolyenin oldukça uzun bir zinciri vardı ve zincirin ucundaki kolye ise.., bir liranın ebadında ama yuvarlak değil de ortadan ezilmiş halini düşünün. Kolye elimde, ne yapacağımı bilmez bir şekilde hem inceliyor, hem de adamı kırmadan bunu ona nasıl iade edeceğimi düşünüyorum ki,o haldeyken bile adamı kırmak istemiyordum ki, bu durum benim için hiçte normal bir durum değildi ayrıca…Ben hangi ara bu hale gelmiştim ki insanları kırmamak için çalışıyordum, inanılır gibi değil dimi,haklısın bende inanamadım kendime ama bu anlattığım doğru.. ayrıca, bu da çok dikkat çekiciydi aslında benim açımdan bakılırsa..
..Adam, bu kolyeyi sana vermek istiyorum dediği kolye sahte miydi bilemiyorum, ama Üzerinde beyaz taşları olan bir kolye idi, bunu çok net hatırlıyorum..
Kendime gelir gelmez, kolyeyi hemen adama geri verdim çok teşekkür ederim, çok naziksin de ben bunu alamam, dedim.
Adam, neden almıyorsun? Ben bunu size hediye etmek istiyorum, ne var ki bunda, deyince
Çok nazik, çok düşüncelisin ama ben bunu kabul edemem, al bu kolyeyi, eşine, tanıdık eş dost vardır etrafında mutlaka, onlardan birine ver deyince.
Adam, benim bu kolyeyi verecek kimsem, yok dedi
Biraz mahcup, biraz üzgün..Ben adamın o haline hiç bakmadan, ne şekil olursa olsun aldırmadan,kesin bir dille kolyeyi ret edip adamın eline verdim.
….Nasıl yok, mutlaka vardır, akrabaların sülalen, onlardan birine götür ver bu kolyeyi, ben bunu kabul edemem, kusura bakma deyince, adam aldı elimden kolyeyi gene üst kata, her zaman oturduğu masasına geçip oturdu
Daha sonrada benim çocuklar geldiler kafeye, bir süre daha çocuklarla kafede kaldıktan sonra ben çıktım kafeden ..Ben çıkarken, O adam hala kafedeydi. Hayatımda ilk kez böyle bir şeyle karşı karşıya kalmıştım, ilk kez böyle bir şey olmuştu.Ne düşündüm, neler hissettim, hiç farkında değilim.. Demek ki insan yaşadıkça daha neler görüyor demek ki…, demekle yetindim...
..Adam ertesi günün sabah, aynı şekilde yeniden geldi kafeye. kafeyi açmış, ortalığı toparlamamıştım, haliyle çayı da demleyememiştim..
Adam, çay var mı?
Adama, Çay yok, henüz geldim, kafeyi daha yeni açtım deyince.
Adam, biliyorum, az önce arabayla geçtiğimde kafe açık değildi.
Sonra da, şimdi açık değil mi?
Kafe açık, açık da, çay yok, henüz geldim bu yüzden de çayı demleyemedim..
Adam, biliyorum, az önce arabayla geçerken buraya baktım, burası kapalıydı dedi ve başını kaldırıp yukarıya baktı, o masa boş değil mi?
O masa boş, henüz kimse gelmedi, bak masalara hepsi boş gördüğün gibi, biraz sinirli, biraz tepkili,
Adam hızla içeriye doğru gitti merdivenleri çıktıktan sonra, gene balkon kısmındaki en köşedeki, iki PC den birinde oturdu. Her sabah olduğu gibi gene bir saatten biraz fazla oturdu. Sonra kalktı aşağıya indi ve hesabı istedi..Hesabı-1,40 TL tuttu.Adam Cebinden cüzdanı çıkardı içinden kağıt para olarak 10 TL’yi bana uzatarak,. Bir buçuk TL hesap al dedi, sanki ben onun 10 krş na kalmışım da, bana o on krş bahşiş veriyormuş, adama bakın hele
Ben adamın yüzüne hiç bakmadan, verdiği paradan kendi hesabımı aldım, kalan paranın tamamını adama geri verdim. Adam aldı parayı şöyle bir baktıktan sonra, hiçbir şey demeden parayı aldı cebine koydu. Sonra bana baktı ve yanında taşıdığı yuvarlak, yarım boy uzunluğunda ki çantasını uzatarak, bu burada kalabilir mi?, ben birazdan gelip alırım dedi ve çantayı bana uzattı.
Tamam, kalsın deyip çantayı adamın elinden aldım ..Çantayı koyacak bir yer aradım ve yer bulduktan sonra da adama baktım. Tamam, çantan burada dursun, ben olmam, çocuklara söylerim, geldiğinde çocuklardan alırsın çantanı dedim adama… adamda teşekkür ettikten sonra çıkıp gitti.
Ben üçe kadar işyerindeydim ve henüz adam çantayı almak için geri gelmedi. Güya hemen gelip alacaktı çantayı, şerefsiz yalancı..
Bırak az sonrayı, kaç gün üst üste geldi, her seferinde çantasını adama vermek istedim, adam daha sonra deyip almadı çantasını.En sonunda aldım çantayı adamın önüne atarak, al şu çantanı, niye burada kalsın ki, al evine götür deyince, o da mecburen çantayı alıp götürdü.Üstelik çantada bir şeyde yokmuş ha, boşmuş çanta..
..Adam, o akşam kafeye gelmeyecekte, yarına gelebilmesi için, beklide bir bahane olur onun için, diye düşündüm ama, gelmesi için bir bahaneye ihtiyacı yoktu ki adamın. O bir müşteri, istediği zaman gelir, istediği zaman gider. Kim, neden geldin diye soramaz ki, öyle değil mi?Ama belki şu olabilir, benimle konuşabilmek için bir neden olabilir miydi bu çanta acaba?, okadarını bilemiyorum artık..Bildiğim tek şey adam o gün çantayı almak için gelmediğiydi..
Bir süre sönra, gene kafeyi erkenden açtığım günlerden birinde, işim erkenden bitmiş, oturmuş çayımı içerken, gözüm sokağın karşısındaki çöp kutusunu karıştıran adama takıldı.Şok olmuş bir halde, yok daha neler, yok, yok bu adam o adam değildir.Adam her sabah arabasıyla geçiyor, geçerkende kafeye uğruyor, yoksa araba dediği, bu arabamıydı?Yok canım, yalan söylüyorda, okadar da değil.Eğildim baktım, o adam bu adam, saklandım onu gördüğümü fark etsin istemedim, adam oradan uzaklaşınca yeniden çayımı içmeye başladım ama hala daha şoktaydım…
Daha sonra, önce kamera sistemini iptal edip, o balkon kısmını müşteriye kapattık.Çocukların oyun oynayabileceği ve gerçekten de nette işi olanların gelip işlerini halledebileceği ve tüm PC mönüterlerini herkesin görebileceği şekilde dizayn ettikten sonra, hem buraya gelen çocukların anneleri, hemde biz rahatladık, çok güzel oldu çok, güzel oldu güzel.)))
,,,,,,
Öylesine karışık ki her şey
Kafam karışık, ben karışığım
İçim yerleşik değil
Artık kuşlarda ses etmiyor
Gökyüzü ise öylesine mavi
Yıldızlar da sönük, ay saklı
Renkler de soldu
Beyazın üzerine siyah damlalar düştü
Yeşil ise sarıya karıştı
Öylesine bir durum, öylesine işte
,, Gündüz Yavuz….
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.