- 1452 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
BIÇKIN DELİKANLILAR GİBİ
Bıçkın bir delikanlı değilim, kalkınca ayaklarım üstüne pek heybetli duruşum da olamayabilir. Saçlarıma şekil verip fit bedenimle caka satamayabilirim. Geceyi güne eşitleyip zamanı har vurup harcıyor da olmayabilirim. Henüz kemale de ermiş sayılmam. Arafındayım ömrün. Yakışıklı değilsem de adamlığım birkaç cümlemden sonra güneş gibi parlar. Bunu yüreğime mahkum olduğum günden beri bilirim. Hayatın bütün ayak oyunlarına rağmen eğip bükemediği , kırıp dökemediği ,silip süpüremediği kalbimin taşıdığı yüke olan inancımdandır bu özgüvenim.
Bıçkın bir delikanlı değilim. Aşılmaz yolları aşamayabilirim, gücüm yüce dağları un etmeye yetmeyebilir. Bakışlarım yüreklere korku, asaletim kalplere titreme vermeyebilir. Milyonların içinde yuvarlanan günlük hayatı ıskalamış dünyayı teğet geçen o isimsizlerden biriyim. Yanarken Ortadoğu, Kuzey Afrika, ülkemin dağları ve dahi şehirleri ben gözlerine yuvalanıp ellerine kınalandığımla hem hal olup sırt dönmüşüm tüm bu fena olanlara, kem olaylara.
Bıçkın bir delikanlı değilim, her güçlüğe göğüs geren, her zulme baş kaldıran, zalime boyun eğdiren. Ekmeğimi taştan çıkartamayabilirim. Tepem attı mı cam çerçeve indirip, okkalı sözler sarf edemem. Racon kesip hırsıza, hayduta, torbacıya, sapığa fiyakalı dayak da atamam. Açlığa, sefalete, muhannete mahkum olup izbeleri ,viraneleri, ören yerleri kendime yurt edinmişim . Görüp şehvetin, şirretin, şiddetin ahkamını görmemiş gibi davranmışım, boynuma esaret zincirini taktığından beri aşk komutanı. Ne temmuzun orta yerindeki hıyanete karşı koyabilmişim ne de canımdan can giderken göz yaşı dökmüşüm bağrıma saplanalı o kara saplı bıçak.
Bıçkın bir delikanlı değilim pusatını belinde, hakikati dilinde, son nefesini cebinde taşıyan. Gözümü budaktan esirgeyebilirim. Hiçbir taşın altına hiç düşünmeden elimi koymaya cesaretim olmayabilir. Millisi olsun manevisi olsun bütün kavgalara sırtımı döndüğüm gibi ödüm de patlayabilir. Bunca sefalet dahi rezalet içerisinde yaşayışım midemin üstüne düşen ateşle birlikte oldu. Önce bal süzülen gözler ardından gül bahçesine düşüşüm ve aklımı yitirişimle başladı berduşluğum. Esamem kayıtlara düşmedi , ismimle çağıranım olmadı ağız dolusu ve görmedi kimse beni kor gibi orta yerde dururken.
Bıçkın bir delikanlı değilm, evet. Kurallarım, kaidelerim, olmazlarım da olmayabilir. Önceliklerim arasında anayasamın ilk dört maddesini göremeyebilirsiniz. Her yurt benim, her lisana aşinalığım olabilir. Her bayrağı kırmızı beyaza dönüştürmeye muktedirim. Sakın ha bunu kişiliksizlik olarak addetmeyin, hain bellemeyin beni. Hele dinsiz imansız hiç görmeyin. Aşağılayıp, tiksintiyle bakıp ,burun hiç kıvırmayın.
Bıçkın bir delikanlı değilim ne var ki düşmüşüm onlar gibi sevdanın karasına. Yar deyip çekmişim zar kehribarı. Zor deyip sabretmişim, yol gözlemişim, eşik beklemişim. İyi ki ‘ var’ deyip açmışım ellerimi yerin ve göğün sahibine. Dualar işlemişim, niyazlar etmişim en emine. İsmini iliştirmişim Kabe’nin mukaddes örtüsüne. İyi ki ‘ yar’ deyip koymuşum postamı sevdayı sakız edenlere, maskeli yüzlere, sevdasını hiç eden şahsiyetsizlere. Hıfz etmişim soylu sevdaları, bir yenisini eklemek içinse cehd etmişim. Mecnun’dan ders alıp Kerem’in sofrasına oturmuşum elhamdülillah. Okudukça kıskanmışımdır Şems’i ,Yunus’un dergaha taşıdığı doğru odun olmuşum kalem tutan elinde. Sorgusuz sualsiz itimat etmişim gül yüzlü yâre bıçkın delikanlılar gibi. Omuz vermişim umudu tükendiğinde ebedi yâre. Limanı olmuşum hırçın dalgalar aman vermediğinde yorgun gövdesine. Neşe bulmuşum değdiğinde gözleri gözlerime, gam yüklenmişim elleri ayrıldığında ellerimde. Sevmişim hep, bir an dahi ah etmemişim sevdiğime. Can bilmişim hapsolmuşum gözlerine, nefes olmuşum kararan günlerine, kan olmuşum iliklerine. Cennet olmuş dünyama, merhem olmuşum onulmaz yarasına. Hülasa bıçkın bir delikanlı değilim ne var ki düşmüşüm onlar gibi sevdanın karasına…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.