- 906 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
BU GÜN SABAH NAMAZINDAN SONRA BİR CİNAYET İŞLEDİM.
Ramazan ayının girmesiyle birlikte her gün yaptığım gibi 12.06.2017 Pazartesi gecesi de sahur vaktine kadar oturdum. Sahurda yine her zamanki gibi kahvaltı türü birşeyler yedikten sonra televizyonda sık sık zapping yapmak suretiyle sabah ezanına kadar ne kadar sahur programı varsa hepsini izledim.
Bu aslında rutin olarak her gün yaptığım bir şeydi ve saçmasapan bulduğum sorulara verilen cevapları dahi dinlerim, izlerim hep. Lakin o gece televizyonum yine açık olmakla ve ben zapping yapmama rağmen televizyon mu beni seyrediyordu yoksa ben mi televizyonu pek belli değildi. Aklım çok daha başka bir şeydeydi.
Aslında aklımı fikrimi allak bullak eden şeyden önce de yine beni derin düşüncelere gark eden bir durum olmuştu ya bu son durum daha da kötüydü.
Daha yirmi iki yaşında genç bir fidan olan öğretmen Aybüke Şenay Yalçın’ın katli ve aynı gün şehit edilen aslanlarımızın acısıyla dağlanan yüreklerimizi teskin etmeden çok daha acı bir olayla karşı karşıyaydık ülke olarak.
Bir kaç gün önce gece rüyamda çok şiddetli bir deprem olduğunu görmüştüm. Hemen bir kaç gün sonra da bilindiği gibi şiddeti hiç de az olmayan 6.3 büyüklüğünde bir deprem yaşadık.
Ben bir kaç gündür Televizyonu sadece sahur vakti açtığım için haberleri ancak bilgisayarda arkadaşların paylaşımından öğreniyordum. O gün herkes depremden konuşuyordu. Ben bir iki gün önce rüyamda hissettiğim halde deprem olduğunda hiç farkına varmamıştım.
Düşünüyorum kendi kendime : Allah hiç bir şeyi sebepsiz yaratmadığına göre bu depremin sebebi ne?’’ Yok yok biliyorum : Fay hatlarının harekete geçmesi...Bilimsel açıklaması bu. İyi de fay hatlarını harekete geçiren ne? Dünya neden devamlı hareket halinde olan katmanların üzerinde? Türkiye’yi en faaal fay hatlarının tam üstüne oturtan kim? Hiç bir fay hattı, çatlağı, yanar dağı, tektonik çöküntünün ya da yanardağ patlamalarının olmayacağı bir dünya mümkün değil miydi? Neden? Niçin, ’’ Ne? Ne? Ne? ’’ diye sorarken baktım deprem felaketinden daha büyük bir felaketin haberini paylaşıyordu arkadaşlar.
Evet yanlış duymuyorsunuz. Depremden daha da felaket olan bir haber...
İzmir’de on yaşında bir kız çocuğu, komşusu tarafından kaçırılmış, tecavüz edilmiş ve öldürülmüş... Haber buydu.
Aslında daha önce çok daha küçük ( Hatta 3 yaşında, 1.5 yaşında) çocuklara tecavüz edilerek öldürüldüğünü biliyoruz ama gelin görün ki bu tür haberler her zaman insanda derin bir şok etkisi yaratıyor.
Ben yine şoklardayım... Vatandaşlarımız adeta ayakta. .. Deprem filan unutulmuş...
Deprem, neticede Allahın bir takdiridir ve bizim elbette gereken tedbirleri almamız gerekir ama yine de Allah bir helak takdir etmişse Japon’un 9.9 şiddetindeki depreminde can kaybı olmaz da senin 5.1 şiddetindeki depreminde olur. Lakin 10 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz edilerek öldürülmesini ’’ Allahın takdiri, olmuş bir kere, yapacak bir şey yok’’ Diyerek geçiştirmemiz mümkün değildir. Çocuklara tecavüz ve onları katletmek hiç bir zaman Allah’ın takdiri değildir.
İşte pek çok arkadaşımın ’’ idam cezası mutlaka geri gelmeli’’ Paylaşımını yaptığı o anlarda öğrendim ki Ceylin adındaki bu meleğimize tecavüz filan edilmemiş. Şimdi düşünebiliyor musnuz? ’’ Oh Ya Rabbi şükür. Öldürülmüş ama tecavüz edilmemiş’’ Diye sanki on yaşındaki meleklerin öldürülmesi normalmiş gibi teselli oluyoruz.
Evet...Tv de Nihat Hatipoğlu Hoca tam olarak Lut Kavmi’nin nasıl helak edildiğini anlatırken ben ’’ Allahım sana şükürler olsun. Hiç olmazsa tecavüz edilmemiş’’ Diye bir şeyler mırıldanıyordum. Artık saçmalıyor muydum yoksa kafayı iyice sıyırmış mıydım, veyahut da çok normal bir düşünce tarzı mıydı benimki hiç bilmiyorum.
’’Ya Rabbi çok şükür. Öldürülmüş ama tecavüz edilmemiş’’ Teselliye bakar mısınız Allahınız severseniz?
Lut Kavmi azdıkça azmış, Allah da üç melek göndererek bu kavmin üzerine kızgın lavlar, taşlar yağdırarak yok etmişti onları. Türk Milleti azdıkça azmış, Allah da 6.3 şiddetinde bir depremle ’’Ayağınızı denk alın sefil mahluklar’’ mı demişti acaba?
Az sonra ezan okundu. Sabah namazı, dua derken vurdum kafayı yattım. Ama uyumak mümkün değil. Dön sağa, dön sola derken dalmışım.
İşte bu dalma anımda her bakımdan şeytani bir rüya:
Birileri bana fena halde düşman. Bana düşman olan bu kişi ile aramda bir kaçmaca kovalamaca var. İşte bu kaçmaca kovalamaca esnasında bu kişi benim evime giriyor..Bundan sonrası az bulanık olsa da bu hain şerefsiz, benim özürlü oğluma kötülük yapmaya çalışıyor. İşte o an ben içeri giriyorum bu şerefsizi hemen orada boğazını kesmek suretiyle infaz ediyorum. Rüyadan aklımda kalanlar kısaca bunlar.
Aslında çok çok az rüya gören bir insanım. Öte taraftan böyle sıkıntılı rüyalar bende hiç bir zaman uzun sürmez. Her zaman içimden bir ses ’’ Allahım bu bir rüya olsun’’ der ve hemen akabinde uyanırım. ’’Ya Rabbi çok şükür rüyaymış’’ Diye şükrederim ama o gün bir daha uyuyamam
Önce genç bir öğretmenimizin ve askerlerimizin şehit edilmesi, ardından on yaşında bir yavrucağın hunharca katledilmesi ve nihayet deprem derken artık nasıl etkilenmişsem böylesine kötü bir rüya ile uyandım ve tabii ki her zamanki gibi bir daha uyuyamadım
Peki, eğer rüyalar insanların bilinç altına ittikleri şeyler ise. Bu durumda on beş yaşındaki bir çocuğun bile rahat rahat kemiklerini kırabileceği ben - söz konusu kendi ailem, aile fertlerimden biri olduğunda - gırtlak kesen birine mi dönüşübeliyordum yani?
Öyle görülüyor. Ve öyle zannediyorum ki her birimiz o pis eller kendi evlatlarımıza uzandığı takdirde yapamayacağımız çılgınlık yok. O halde bu pislikler nasıl, hangi cesaretle çocuklarımıza uzanabiliyordu?
Sorular, sorular, sorular...
Ve kaçınılmaz gerçek:
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle.
1- Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,
2- Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,
3- Ve insan: "Ona ne oluyor?" dediği zaman.
4- O gün yer, bütün haberlerini anlatır.
5- Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir.
6- O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır.
7- Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.
8- Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir.
ZİLZAL SURESİ...
YORUMLAR
sami biberoğulları
Sen de var ol.
Selam ve sevgilerimle
'Her kim haksız yere bir cana kiyarsa bütun canlara kıymıs gibi olur' Ayeti apacik dururken o masum yavrulara nasil kıyıyorlar aklım almıyor.
Diyecek bir söz de bulamıyorum. Böyle canileri Allah islah etsin.
Selamlar hocam.
sami biberoğulları
Allah böyle cani ruhluları ıslah eylesin. Cinayet işleyenlerini de helak eylesin. O cinayetten sonra ıslah olmazlar zaten Ya da ıslah olsalar da iş işten geçmiştir.
Selam ve sevgilerimle
Tavsayan bir rüzgârdaki hadilik
Sudaki buğulanıma direniş
Gece indi miydi
Ot güne upuzuyor
Geceye daha yıl var peki ne bu hırsız merdiveni
Bir de oturasılık tutturdun tam giderayak
—İnim inim gözleri—
Yahu silme ısırgan buralar, azıcık çömel peki
Güze doğru İstanbul’da bir kuş öter yazları
Kuş ne, yaz niye, İstanbul nere a deli
Burası önce Türkiye, sonra Pompei’nin son günleri
./..
Metin Eloğlu
sami biberoğulları
Evet aynen öyle...
Selam ve sevgilerimle
Değerli hocam, vicdanımız bizim (Allah'ın varlığının bir kanıtı/tanıtı olmak üzere) felaketler karşısında var oluşumuzu en derin biçimde sorgulayabilme yetimiz...
Her ne kadar kültür bu yetimizi etkileyebilme bir imkanı da olsa, zekamızı olduğu gibi geliştirme gücüne pek sahip görünmüyor...
Şunu demek istiyorum; kültür, var oluşumuzun maddi imkanlarını geliştirebilirken, vicdanımızı o nispette geliştiremiyor...
Herhalde yeryüzündeki en uzun ve en zorlu savaş bu... Veya çelişki...
Kültür bize uzayda yolculuk yaptırırken, birbirimize acı çektirme, birbirimizi öldürme yarışından alıkoyamıyor...
Hâlâ 'İnsan insanın kurdudur' diyebiliyoruz...
Ömrünün sonuna kadar en güvenli, en insanca yaşama imkanlarını sağlamış olsanız da, Yunus ile ilgili vicdani bir nihayete eremeyeceğinizin bilinciyle bir baskı altında bulunuyor, bu durum ile rüyanızda karşı karşıya kalıyorsunuz...
İşte, materyalizmin analiz etse de, din/iman gibi Allah korkusuyla etkileyemediği 'Vicdan meselesi' bu...
[Bu durumun zekayı etkileyemediğini söyleyemeyiz; Allah korkusu, insanın yeryüzünde insanca var oluş seviyesini (seçkinliğini) her zaman korumasında, bir anlamda da kültürün insanca var oluş imkanı olarak kabulünde de biricik role, güce, alternatifsizliğe sahip... Yani Allah korkusu yoksa, kainatın en zeki ama en aşağılık yaratığı ikileminden kurtulamıyor insan...]
Değerli hocam, zor anlaşılacak bir yazı bu...
Sami hoca iyice bunalmış, diye düşünebilecekler için yazdım yorumumu...
(Bu son cümle için hoşgörü istirham ederim sizden ve okuyanlardan...)
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Evet gerçekten de çok bunaldım. Hiç bunalmadığım kadar bunaldım şu son günlerde. Yine de ya sabır...
Selam ve sevgilerimle.