- 1026 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Cevdet
tarih : 29 mayıs 1982
yer : ürgüp asliye hukuk mahkemesi
davacı : Sündüz Düştebileuyanık Mathieu
davalı : Francis Mathieu
dava : sürtüşmeli ayrılık
Francis; otuzlu yaşlarda, uzun boylu,zayıf, kıvırcık siyah saçları hayli bakımlı, yukarı bükük kurmay Atatürk bıyıkları ve altın kaplama zincirli kıstırma gözlük kullanan oldukça yakışıklı biridir. Beş yıl Fransız sefaretinde görev yapmış bir babanın oğludur.R’leri ve yumuşak "g"leri yutarak kırık bir lisanla konuşan üstü başı mum gibi hayli titiz ve bakımlı tipik bir Fransızdır.
Sündüz; Zaptiye nazırı Kül Hüseyin Paşanın oğlu, şimdiki mahkeme kâtibi Cevdet efendinin tek kızıdır. Birazdan fazla şımarık yetişmiş, oldukça savurgan, özenti düşkünü, zaman ve toplumdan sıyrık yaşamayı seven, yirmi beş yaşına üç evlilik sığdırmış olsa da kendi kabına bir türlü sığmayan boya küpü para ve zevk düşkünü şuh bir kadındır.
**************************************
( mahkeme başlar başlamaz bir görevli önü ilikli halde, dalında morarmış patlıcanlar gibi yan yana oturan üç hakimden duruşmaya başkanlık eden ortadakinin yanına yanaşıp kulağına bir şeyler fısıldar.Koca göbekli hakim telaşlı bir hâlde söylene söylene odadan çıkar.Aradan on on beş dakika sonra açılan salon kapısından bu kez yüzünün tamamını kaplayan simsiyah bir gözlük takmış olarak döner. Sağına soluna bakarken uzun bir uğraşla oturduğu koltuğu kendine göre ayarlar. Bir iki hönkürerek boğazını temizler. Elini kaldırıp tokmağı indirir)
"sessizlik"
Dava ile birlikte muayyen süreç başlar. Davalı ve davacının kimlik tanıtımları, dava dilekçesinin okunması vs.vs.
Yavaş yavaş sona gelinirken ağır bir gürültü kaplar salonu. Başkan tekrar gürülder : " sessizlik"
Baş hakim önündeki dosyayı burnunun dibine sokup:
"davalı ki-ki- -leeee-r mont t-u-z k-a-ka-ba-lı..." diye kekelerken... Francis araya girer!
Ayağa kalkar papyonunu düzeltip, lastikli pantolon askısını baş parmaklarıyla öne doğru esnetirken oldukça havalı bir tonda bir çırpıda söyleyerek sözümona yardım eder;
" lermon du kabayyes" diğe okunuğoğ tüğkçede efendim! baştaki "k" yi yutuyoğsunus"
Bu çıkışa oldukça sinirlenen baş hâkim yanındaki hakimleri bile uyandıracak şekilde masaya vurarak kükrer;
" kes sesini ukala kefere seni"
masaya bir daha vurarak devam eder;
" bir daha tekrar edersen atarım seni dışarı"
Bu ses tonu ve söylem başta diğer iki hakimi olmak üzere tüm salonu şaşırtır.
Diğer iki hakim birbirlerine bakarak dudak bükerlerken;
nerde kalmıştık? yaz kızım:
" Fransanın kileeermontkabalıyer kasabasında doğmuş Fransız vatandaşı
franciş!
Kibirli olduğunca titiz Francis yine dayanamaz;
"francis efendim!
heceleyerek bir kaç kez tekrar eder;
( f- ren-sis , f- ren-sis)
Bu istemsiz çıkış elbetteki baş hakimi kudurtur yine.
" bre sünnetsiz! bre tıynetsiz mahlukat!
biz bilmiyor muyuz senin ne bok olduğunu!"
Francis dahil tüm salondakiler başını koyacak müsait bir yer ararken...
"nerde kalmıştık... devam et kızım"
"fransanın montsuz kabilesinde doğmuş bu frensiz pezevengin... "
Tüm salon bu kez gülmekten yerlere yatarken o devam eder.
"...Sündüz Düştebileuyanık’tan kati ve şartsız boşanmasına, nişan elbisesi dahil yapılan tüm masrafların kendisinden geri istenmesine; kıns, çeyiz, çalgı ve tüm sair giderlerin bilacele kendisine geri ödetilmesine,
bilhassa; davalının oynak anası Fransiska kancığının, davacı Sündüzün günahsız pederi biçare Cevdet efendiyi merkez hamamının göbek taşında yalancı cennet kokuları sürülmüş cilvelerle ve şeytani füzeleriyle uyuşturarak iç ettiği, adı geçen biçarenin müteveffa eşinden müstakbel hatıra olarak kalan has altun beşi birliği itirazsız iadesine, altı aydır çölde vaha bulmuş gibi yiyip içip yan gelip deve büyüttükleri evin kirasının hesap edilip adı geçen müştekilere ödetilmesine..." diye devam ederken bir tekmeyle açılan salonun kapısı ve sıkılı yumruklarıyla sinirden yüzelli olan boyu iki metreye çıkmış asıl baş hakim hikayeyi ve mahkemeyi bitirir.
" Cevdeeeettttttttttttttttttt"
ToprağınSesi
.
YORUMLAR
Ay canım hocam ve çok değerli yazarım.Ne kadar farklı çok hoş ve ne denli sürükleyici bir yazı bu böyle. Keşke devamı gelse gibi bir istek uyandı içimde. Hele ki son paragrafa bayıldım. Şimdiki boşanma sahneleri geldi gözümün önüne...Elleriniz gönlünüz dert görmesin.
Esen Kalın.
Serhat AKDENİZ
Hürmetli saygılar...