- 550 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ETİ SENİN KEMİĞİ BENİM
Dedemden duymuştum. Eski zamanda bir baba oğlunun elinden tutar hocaya götürür ve dermiş ki: “Hocam bu çocuğun eti senin kemiği benim.” Yani, onu eğitmek için gerekirse eziyet et. Her türlü meşakkate katlansın, yeter ki adam olsun. Elbette çocuk da duyuyor bu söylenenleri. Belki korku verici olabilir, size hoş gelmeyebilir de. Yalnız siz çocuğun yerinde olun da hocanın sözünün dışına çıkın, adam olmayın bakalım.
Günümüzde eğitim anlayışı değişti. Belki öğretmenlerin eski saygınlığının kalmaması da bunda etkili. Dolayısıyla da kimse artık çocuğunun elinden tutup öğretmene getirmiyor, eti senin kemiği benim, diye. Eğitim konusunda kayıtsız şartsız öğretmene teslimiyet yok artık.
Yeni yaklaşım, sözüm ona özgürlükçü. Baba eğer işlerinden vakit bulur da çocuğuna zaman ayırabilirse:
- Benim aslan oğlumun dersleri nasılmış bakayım?
- İyi de baba… Öğretmenin biri bana kafayı taktı.
- Neee..? Kim benim oğluma kafayı takabilirmiş bakalım!?
Xxx
- Anne, öğretmen çok ödev veriyor.
- Vayyy… O kendini ne sanıyor?
Xxx
- Anne dedikodu yapma olur mu?
- Nereden çıktı o şimdi?
- Öğretmenimiz, dedikodu çok kötüdür, diyor.
- O kendi işine baksın.
Xxx
İdareye çağrılan babayla müdür yardımcısı konuşuyor:
- Beyefendi oğlunuz okula sigara getirmiş, dün yakaladık.
- Ne olmuş getirmişse, hem size ne oluyor ? Sigaranın parasını ben veriyorum.
Xxx
Öğretmenle veli konuşuyor:
- Bakın, çocuğunuzun durumu hiç iyi değil. Derslerde devamlı uyuyor. Sorunca da gece üçe kadar internetteyim, diyor.
- Hocam biraz hoşgörülü olun. Siz hiç genç olmadınız mı?
Nedendir bilmiyorum veli ile öğretmen arasında olması gereken iletişim istenilen seviyede değil. Böyle olunca da arada çocuk kalıyor. Bu ölçüde serbest bırakılan çocuk nefsinin emrine giriyor, canı ne isterse onu yapıyor.
Bir süre sonra kafasını avuçlarının içine almış ağlayan veliler beliriveriyor ortalarda. Sonra söylemekten hiç hoşlanmadığımız sözcükler dökülüyor dudaklarımızdan:
- Biz sizi uyarmıştık.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.