kat karşılığı
kat karşılığı
pirinç karyolaların altı dogi misket deposuydu
o zamanlar sokaklar vardı, arsalar kat karşılığı değildi aşk karşılığıydı da,
gençlerin odalarında şifonyerleri aşk mektuplarıyla doluydu.
herkesin hikayesi sokak lambasında toplanırdı kimseye boyun eğmezdi
mazi camdan bakardı aşıklara, bakir erkekler gömleklerine iliklerdi şiirleri...
ve duygular düellosuydu hayat, yaşamın kıyısından gelenlerin yüzleriyle doluydu sokaklar
kat karşılığı değildi yaşam
üstelik aşk, kendini tutamayıp hüngür hüngür ağlardı
canlı yayında aşkı aramayı kimse bilmezdi
sevginin safiyetinin yüzyılı yaşanırdı...
fakir ama gururlu ile yanılsama ayrımı yoktu
insan onuru selfielerde harcanmazdı
insanın başı dönerdi hayallerden
ayışığı henüz tenha, yalnızlıklar geceye hazırdı
sahte gülüşler kolpa bakışlar yoktu o zamanlar...
kendisine bir rakı söyledi. ’’duble olsun,’’ diye ekledi.
klişe hayatların klişe cümlesidir ya, ’’hee, de geç.’’
belki de hayatımızın mağlup yanıydı, hee deyip geçmek...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.