- 450 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİZİM NESİL
Yakın tarihe şöyle bir bakın. Özellikle Cumhuriyet sonrasına baktığınızda ilk nesil savaş ve yokluk nesliydi. Yaşım icabı ben bunlardan birkaçını tanıdım. Tipik özellikli vardı. Mesela, çok tutumluydular. İsrafı yapmadıkları gibi yapılmasına da izin vermezlerdi. Dedemi hatırlıyorum, kahvaltı sofrasında ekmekle peyniri ölçülü kullanmamızı isterdi. Ekmeğe katık yapın derdi peyniri. Yani, çok ekmek, az peynir. Bu nesil kaygı doluydu, çok acı çekmiş bir nesildi de üstelik.
Sonra babalarımızın devri başladı. Bunlar o, acı çekmiş neslin çocuklarıydı. Oldukça disiplinli yetiştirildiler. Artık savaş yoktu ama varlık içinde yokluk yaşadılar. Bir taraftan büyüklerin tutucu tavırları, bir taraftan 2. Dünya Savaşı korkusu yüzünden devletin kısıtlamalarıyla geçti ömürleri. Bu nesil değişimin de tam ortasındaydı. İhtilaller yaşadılar, siyasallaşmak zorunda kaldılar, kamplaşmaları ve iç çatışmaları da yaşadılar. Ancak çocuklarını -yani bizleri- yetiştirirken onlara davranıldığı kadar katı olmadılar.
Bizim nesle gelince; gözümüzü siyasi olaylarla açtık. Kamplaşmanın içinde bulduk kendimizi. Ya şucu, ya bucu olmalıydık, olduk da. Sonra da kendimizi vatan kurtaran aslan, karşımızdakileri de vatan haini zannettik, ya da zannettirildik. Hepsinden önemlisi kavgalar, mitinglerle geçen bir ömürden sonra yanlış yaptığımızı anlamamız pek uzun sürmedi. O, vatan haini zannettiklerimizle oturup konuşmayı da öğrendik.
Bizim neslin çok iyi tarafları da vardı elbette. Bir ideal sahibiydik hepimiz, yine hepimiz vatanperverdik. En kötü tarafımızı da şimdi görmeye başladım. Ne mi? İyi bir ana-baba olamadık. Çektiğimiz sıkıntıların hiç birini çocuklarımıza aktarmadık ve bunu çağdaş eğitim (!) adına yaptık. Hani derler ya, yemedik, yedirdik; giymedik giydirdik. Sonunda ne oldu?
Sorumsuz, idealsiz, gününü yaşayan, tembel bir nesil çıktı ortaya. Üzerine konan sineği Allah’a havale eden, büyüklerine saygı duymayan, üzerine düşen görevleri yerine getirmeyen bir nesil. Allah’tan, hepsi böyle değil. Ama olanları bulup bir an önce sorumlulukla yüklemek bence hayati önem taşıyor.
Burada biz eğitimcilere de büyük görev düşüyor. Lütfen biraz daha sert olalım. Acımayı bir kenara bırakalım. Acıdığımız o nesil, inanın ki bize acımıyor, gerçek hayatın ise bu çocuklara tavizi söz konusu değil .
Bu hatamızın cezasını da hem onlar, hem biz çekiyoruz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.