- 1045 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
RAMAZAN AYINA GİRERKEN
RAMAZAN AYINA GİRERKEN
Muhterem mü’minler,
Ezelden ebede doğru uzanan zaman içinde, her insan gibi bizler de bir yolcuyuz. Ömür adı verilen bu yolculuk da, müslüman, birçok Ramazanlara ulaşıyor, birçok Ramazanları geride bırakıyor ve birçoğuna da ulaşamadan ömür kilometresi doluyor, dünya yolculuğu bitiveriyor.
Allah’a sonsuz hamd-ü senâlar olsun ki, dünya yolculuğumuz bitmeden bu senede, manevî feyiz ve bereketlerle dolu olan mübârek Ramazan ayına yaklaşmış bulunuyoruz.
Bu sebeple, feyizli ve bereketli günleri içine girdiğimiz bu Ramazan ayını, hayatımızın son Ramazan ayıymış gibi değerlendirmemiz lâzımdır. İlâhi rahmet ve mağfiretin oluk oluk aktığı, Allah’ın kitabında zikredilen, Rasülullah (S.A.V.)’in dilinde meth-ü senâ edilen bu mübârek ayı, gaflet ve dalgınlıkla geçirmemeliyiz.
Ramazan, Allah sevgisiyle dolup taşacağımız, dua ve secdelerle mânevî âlemlere koşacağımız, daha iyi bir kul olma yarışına gireceğimiz mübârek günlerdir.
Ramazan, ilâhi emirlerin ışığı altında kendimizi hesaba çekeceğimiz, kalbimizi ve kalıbımızı kötülüklerden arındırmaya çalışacağımız günlerdir.
Ramazan, bütün müslümanlar olarak, Rabbanî bir mânâ etrafında toplanacağımız, gönüllerimizi kardeşlik bağlarıyla kaynaştıracağımız günlerdir.
Aziz Mü’minler,
Gelişiyle şereflendiğimiz Ramazan ayını bu duygu ve düşünceler içinde geçirmeli, onu kendimizden hoşnud olarak göndermeliyiz. Hiçbirimizin elinde, gelecek seneki Ramazan ayına kavuşacağımız hususunda bir garanti yoktur.
Ramazan ayı ki, kalplere nur, gönüllere şifa, mü’minlere rahmet ve bütün insanlığa hidayet olan Kur’an-ı Kerim de bu ayda indirilmiştir.
Okuduğum âyet-i kerime’de Hz. Allah (C.C.) şöyle buyururlar:
«Ramazan ayı öyle bir aydır ki, Kur’an-ı Kerim onda indirilmiştir. (O Kur’an ki,) insanlara hidayettir. Doğru yolun, Hak ile Batılı ayırd eden hükümlerin nice açık delilleri vardır O’nda. İçinizden kim o aya erişirse orucunu tutsun. Kim hasta olur, yahut bir sefer üerinde bulunursa, o zaman başka günlerde oruç tutmadığı günler sayısınca (orucunu kaza etsin.) Allah size kolaylık diler, size güçlük istemez.»
Görülüyor ki, insanlık için bir hidayet, bir nur olan, insanlığı iyiye, güzele ve Hakk’a yöneltmek için gönderilen Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı bu ayda, Hz. Allah (C.C.), mü’minlere oruç tutmayı farz kılmıştır.
Cennet kapılarının açıldığı, Cehennem kapılarının kapandığı ve Şeytanların zincire vurulduğu bu ayda, oruç tutmak suretiyle nefsin arzu ve isteklerini frenlenmeliyiz.
Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
«Ramazan ayı gelince Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlara zincir vurulur.»
Aziz Mü’minler,
Müslüman, Allah’a kulluk ettiği ve O’na yaklaştğı ölçüde yükselir, O’na isyan ettiği nisbette de değeri düşer. Kulu Allah’a bağlayıp yükselten ibadetlerden biri de şüphesiz oruçtur.
Oruç, mü’minlerin iman ve ihlasının en büyük delilidir.
Oruç, ruh ve fikir dünyamızda parlayan bir nurdur.
Oruç, sahur ile iftar arası, yemekten, içmekten ve her çeşit nefsanî arzudan yalnız Allah için vazgeçmektir.
Bu sebeple, bütün ibadetler gibi oruç da Allah içindir. Allah’ın emri olduğu için tutulur.
Allah’ın emri olarak tutulan oruç, yalnız aç ve susuz kalmaktan ibaret değil, sahibinin hal ve hareketlerini düzenleyen; Kalbini, kin, hased ve düşmanlık gibi nefsanî ve şeytanî duygulardan temizleyen Rabbanî bir ibadettir.
Bunun içindir ki Yüce Peygamberimiz (S.A.V.) şöyle buyurmuşlardır:
«Kim kötü sözleri, kötü işleri bırakmazsa, Allah-u Azimüşşan’ın, onun yemesini - içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur.»
Mü’minler,
Rahmet ve mağfiret ayı olan mübarek Ramazan-ı şerif’in kıymetini iyi bilelim.
O Ramazan ayı ki; İnsanlığın tek kurtuluş kaynağı olan Kur’an-ı Kerim onda indirilmiş ve bin aydan hayırlı olan Kadir gecesi de O’nun için de gizlenmiştir.
O Ramazan ayı ki; Orucu, sahuru, iftarı, teravihi ve mukabelesiyle hayat bahçemizin manevî nimetleridir. Bu sebeple, boş ve kötü sözden, kin, hased gibi çirkin düşüncelerden uzak kalarak bu ayı ihya edelim ki, onun manevî nimetlerinden istifade etmiş olalım.
O Kur’an ve oruç ayı ki; O’nda hayatımızı karartan nefsanî davranışlardan temizlenerek daha sakin, daha sabırlı olarak onun ecir ve sevabını kaçırmayalım. Hadis-i kudside Hz. Allah (C.C) şöyle buyuruyor.
«Oruç benim içindir ve onun mükâfatını ben veririm.»
O Ramazan ki, onbir ayın sultanıdır. O’nda Allah için oruç tutarak açlığın ne demek olduğunu anlayıp fakir ve yoksullara elimizi uzatalım.
Hiç unutmayalım ki, Ramazan ayında orucun kazandırdığı tertemiz düşünce ve davranışları, camilerde secdeleşen teravihlerin verdiği ulvî havayı hayatımız boyunca devam ettirmeye mecburuz.
Mübarek Ramazan ayının bizlere ve bütün mü’minlere manevî diriliş vesilesi olmasını Cenab-u Hak’dan niyazediyor, hutbeme Yüce Allah’ın şu ilâhî emriyle son veriyorum:
«Ey iman edenler, sizden evvelkilere farz kılındığı gibi, sizin üzerinize de oruç farz kılındı. Umulur ki, (oruç tutmak suretiyle kötülüklerden) korunursunuz.»
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.