- 620 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Üç liralık defter(sy3)
Kapıyı kilitlemedim, kapıyı kilitlemem. Saat yediyi on geçiyor, ben kilitlemediğim kapının önünde, önümde düşüncelere yalınayak. Bundan sana neyse sana ne!
Yediyi on bir geçiyor, ayakkabılarıma bakıyorum, isimsizler, benim değillerdi çünkü. Takma ad koyabiliyor muyum, bilmiyorum, hiç istemedim.
Yediyi halâ on bir geçiyor, komşum (m) yada komşu, bu bile aşırı samimi oldu. Yan dairedeki adam... Olmadı. Yabancı geçiyor yanımdan. Bu sabaha da uyandım diye kızgınım; hiçbir şeye değil, bir intiharı öğrenemedim diye, kendime! Ellerimi bağlayıp çıktım, ağzımı düğümleyip, ayaklarım sadece yürüyecekti, ciğerlerim sadece soluyacaktı. Neyi peki? Yediyi on iki geçti sonunda, ellerim kasılıyor, hatırlıyorum:
"Dinlemekten başka ne yaptın" dedim kendime. Düğümü bozmuştum, bugünde sabır ve itaat dersinden kalmıştım. Bazı kelimelerin üstü çizilmek zorundadır. Söylenilmeyen, yüze vurulmayan, yansıtılmayan hiçbir şey aslında olmuyordur. Olmayan şeyin ne anlamı var diyorsunuz. Belki sizde şovmen misiniz? ’Hayır’ diyorsunuz. Suratınız asılıyor, kaslarınız kabarıyor, çirkinleşiyorsunuz... Hangi kritere göre mi? Siz seçin...’ne anlamı var’ diyorsunuz. "Şovmensiniz yani" diyorum. Ne kadar adiyim değil mi? İkileme sokuyorum; hal bu ki her şeyin birlikte yaşanabileceği gibi her şeyde olunabilirdi. Sınırları koyduğumuz yerlere tel çitler çekildi. Sınırları koymaya karar verdiğimiz yerlere... Ne kadar kötüyüm değil mi?
Merak etme, ağzımı düğümlü tutmayı öğreniyorum, ustalarımı bir duysan. Yediyi on beş geçmiş, iki dakikayı yok etmiştim gözler önünde. Zaman çözümlenememiş illüzyon. Kurallarınızı alın az ileride oynayın, hadi bakayım! Buda işmiş gibi neden dakikalarla oynuyordum. Zaman senin zamanındı, yediyi on üç geçsin hadi...
"Dinlemekten başka ne yaptın" dedim kendime. ...Aslında zaman geçip giderkende yanında işte, yan yollarında, seni görebileceği yerden gidiyor. Saat yediye on var kapkaranlık. Saat beşi çeyrek geçiyor; karanlık salyasında soluyor. Gece karanlıkla geçirmiş en güzel vakitlerini. Biz yediyi on altıya dönelim. Kornasını çalarak rüzgarını bana yalatan bir araba; yolun ortasındayım. Ölüm yanımdan geçmişti, gıdıklamıştı, fısıldamıştı kulaklarıma "Zamanla oynama" diye.
Bu arada af dilemekten vazgeçtiğimi bildirmem bile af dilemeyi düşündüğüm anlamına gelir, bahsetmeyeceğim...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.