- 1222 Okunma
- 7 Yorum
- 2 Beğeni
SONRA GEÇİCİ BİR YAŞLILIK EDİNDİM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Onun hüznü denizdi;
Orada yüzdüm.
Yola çıkmış gözyaşlarıdır ülkeler. Oralarda kasti karanlıklar bölgesinde sözcük kuyusunun başında bekleyen görünmez direnişçiler vardır. Bilinmeyen direnişçiler. Kısa bir duygu. Büyük bir küçüklük. O direnişçi bilir gözyaşının nereden geleceğini. Kitaplar ve gece kardeşliği suç ortaklarıdır. Onun gözlerinin içi nostalji fazlalığından ve sonsuz bekleyişten kanlanmıştır. Gittiği her yerden uzaklaşanları getirerek döner. Düşsel geminin içi; dönüş müziği ve notalar tufanıyla doludur.
Sahte vedalar ve onun bütün gölgeleri.
ve sıradaki göz kamaştırıcı hüzün.
Kendimi bulmak için gittiğim yerlerden dönüyorum. Kendimi aradığım doğru. Ama bulmak! Ne korkunç bir trajedi. Yeni yeni anlıyorum asıl korkumun kendimi aramak değil kendimi bulmak olduğunu. Kendimi bulsaydım “bilmemek” denen o ruhsuz çıldırmış çemberin içinde olurdum. Ve annem; gülüşleri sönmüş ülkem. Annem; her zaman orada kocaman bir sözcük olarak bekleyen. Orada; hayal gücünün paramparça olmuş, yılan delikleriyle dolu sınırlarında.
Pencereden başını uzatan anılar kendileriyle ilgilenmemi istiyorlar. Manzaraları değiştiren, tanınmaz hale getiren, silen o dev süpürge binlerce yıldır iş başında diyor Milan Kundera. Prag’ı belleğini yitirmiş bir kent olarak tanımladığında onu sadece bir kent olarak görmüyor, ihanetler başkenti olarak da görüyordu. Bir insan Prag’lıysa hiçbir yere ait değildir. En derin şiirleri ve sözleri hiçbir yere ait olamayanlar yazar. Birden çocukluğumun yangın çıkarılma hakkı kullanılmamış kırlarındaki papatyaları hatırlıyorum. Büyüdükçe hayatıma giren papatya kentleri. O kentler benim annelerimdir.
Sonra geçici bir yaşlılık edindim.
Direnişçiler; o bilinmeyen yürüyüşçüler.
Sözcük kuyusunun nöbetçileri.
Her şey nasıl da hızla eskiyor. Ah Annem! Kaçınılmazdır bir direnişçi olmak. Kayıplar tepesinde büyülü bakışlar biriktirdiysen kaçınılmazdır bir direnişçi olmak. Olmasaydım daha çok öpüp koklardım seni belki, haklısın. Daha çok yaşlanırdım. Daha çok sessiz kalırdım kasten çıkarılmış yangınlara. Daha çok kilo alıp spor yapardım. Daha çok patron. Daha çok görmemek. Daha çok bisiklet binmek. Daha çok sucuk mangal. Annem; bilmemek zindandır. Bilmemek gözyaşı ülkelerinin cinayetleridir. Herkes anneler gününü kutluyor bu gün, annem. Kirli savaşlarda oğulları ölen annelerin de gününü kutlasınlar. Berkin’in annesinin de. Dilek’in annesinin de. Diğerlerinin de. “Diğerleri” ne büyük bir söz! Önemsizlik değil. Çokluk içeriyor. Ne çok ölüm! Ne çok vatanından artık hiç zevk alamama duygusu. Ne çok sözcük kuyusu! Ne çok bellekten uzaklaşma! Ne çok takvim yaprağı!
Aşırı sis; zamanın kız kardeşi. Manzara parçacıkları arasında kırışmış bir bahçe. Şimşek yapımcıları. Resimler geçidi ve uyanılmış düş. Sorulmamış sorular kampı. Geçmişteki her şeyi süpüren o dev süpürgeyi rahat durması için şimdiki zaman ağacına bağlamış annem. Annem sarılmayı buzdolabında bekletiyor bozulmasın diye. İçeri giriyorum onarılmış giysilerimle ve hareketsiz ten.
Hoş geldiniz diyor annem bize. Bendeki bize.
Bir tek annem görebiliyordu kollarıma girmiş diğerlerini.
YORUMLAR
Kaleminizi seviyorum ve teşekkürlerimi sunuyorum son yazıma esin kaynağı olduğunuz için.
Her daim dostlukla ve edebiyatın iç çekişlerinde soluklandığımız nice niyaz sadece Hakkın vakıf olduğu.
Gönül gözüme ve siz kalem dostlarıma çok şey borçluyum bu bağlamda mutluluğum tarifsiz bir esinti.
Saygılarımla efendim.
Dramatik Buluntular
ve ayrıca son yazınızıa esin kaynağı olmak mutluluk verici.
Okuyacağım.
Sevgiler ve saygılar...
Yarım kalanlar.. Bitemeyenler... Gidenler,gönderilenler..... Biz zavallı izleyenler...Bize olana dek sessizliğin utancıyla yaşamaya mahkum edilen pek çoklarıyız.. Bencilliğin kesif kokusundan ayrışıp hüzne boyanmış Deniz'lerin yanık kokusunu alabilen kaç kişi var ?
Sevgilerimle.
Dramatik Buluntular
Biz bu dünyayı bu ülkeyi güzelleştirebiliriz
İnanalım soğuk mevsimin başlangıcına demiş ya Furuğ
inanalım birleşmiş mevsimlerin başlandıcına diyorum
Sevgiler...
Dramatik Buluntular
ama kurtulamıyorsun
Çünkü kendine rastlıyorsun
Uyumsuz_PenGuen
heba etme kalemi ve kendini.
Anne ve yarım kalanlar..En büyük acı arayıp bulamamak..Kayıp çocuklarımız..Ne demeli..
Dramatik Buluntular
yoksa kaybetmeye devam
Sevgiler...
insanların uyuşuk bedenleri sadece kendi kalabalığına, kendi gürültüsüne odaklanır...Umberto'nun deyimiyle kulaklarında ipod, ellerinde cep telefonları, tabletler, televizyonda diziler, yarışmalar ve talkshow'larla; insanların asıl odaklanması ve görmesi gereken önemli meselelerin üstü titizlikle kapatılır...dolayısıyla çok gürültü, az acıyla gününü en iyi şekilde hasarsız kurtarmanın derdindedir insanoğlu...acı uzağında olsun da n'olursa olsun yeter ki...facebooktan, twitter hesabından yirmi dört saatini nasıl geçirdiğini, ballandıra ballandıra, yeme içmesine kadar ayrıntılı anlatan topluluk sadece kendi aralarında paslaşarak birbirini yarıştırmakla meşgul...bunlar bırakın yakını görmeyi, uzakğında olup bitenlerden de bihaberdir..onların haritasından uzaktadır çoğu acılar, hüzünler rotalarına uğramamaktadır maalesef...medya'ların da sisteme yönelik tek taraflı išleyişleri de kör-sağır toplumun eline yağ sürmektedir...
oysa acıyla kavruluyor dünya, acıyla dönüyor..pencereden bakıyorsunuz her yer hüzün, ağaçların gövdesi bile sararmış..çoğu toprak ana'ya, doğaya öykünürken, bağlarken bu acıklı hikãyeyi ben gökyüzüne bakıyorum 'kim bilir nereye ateş düştü, nereyi kavurdu bir acı!' diye...
Kemal Baba'nın 79.günü bugün tam..."oğlumun ya ölüsünü ya da kemiklerini verin!" diyor...
nasıl anlatılır bu acılar? bu acıları hangi dille duyurabiliriz ki?
acıların, gözyaşlarının dili yokken üstelik...
sevgi bıraktım çokça...
Dramatik Buluntular
sadece sözcükler var
yaşananlar onu yaşayanların dünyasında bir ateş.
Ama tabi ki susmayacağız.
Direnmenin onurunu bayrak gibi taşıyacağız.
İyi ve güzel şeyler için ve çocuklar ve anneler.
Sadece kelimelerle değil
Alanlar da bizim.
Hak mücadelesi eylemlilikle yapılır.
Sevgiler Gule yoldaşım...
Dramatik Buluntular
ve onlar görünmeyeni görürler
Sevgiler...