- 696 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
istihbaratçı Atatürk
Atatürk ün bilinmeyen yönlerinin çok fazla olduğunu söylemişti bir dostumuz. Ve onun iyi bir istihbaratçı olarak Teşkilatı mahsusa ya çalıştığını ve devlete bilinenden ziyade hizmetleri olduğunu söylemişti. Bizde bunun üzerine güvenilir kaynaklara bakmayı uygun gördük. Elimize Mostar isimli sürekli takip ettiğimiz derginin 43. ncü sayısını aldık. Açtık 36.ncı sayfayı ve sizler için Teşkilattan bahseden bu makalede Gaziyi anlatan kısımları özetledik. Osmanlı istihbaratından bahseden bu makale gerçekten bir belge ve arşiv niteliğinde . Bu makaleyi yazan Fatih GÜRDAL kardeşimizi ve yayınlayan tüm dergi ekibini kutluyor ve başarılarının artacağından kuşku duymuyoruz. Yolları açık olsun hepsinin.
Teşkilatı mahsusa nın ilk ve en önemli dış operasyonu İtalyanlar tarafından işgal edilen Trablusgarp ta direnişi örgütlemekti. Bölge ile kara bağlantısının kesik olması Osmanlı nın buraya asker göndermesini imkansız kılıyordu. Ama asker gönderememenin mazeret olamayacağını iyi bilen bazı üst rütbeli subaylar bu işe çözüm bulma telaşı içindeydi. Bu subaylardan bir çoğu gizli yollardan bölgeye ulaştılar. Kabileleri örgütleyip çok ciddi bir direniş sergilediler. Mustafa Kemal bir halı tüccarı kılığında, ilerde teşkilatın başına geçecek Süleyman Askeri ise genç bir molla kılığında sahte pasaportlarla bölgeye gittiler. Osmanlı dan kimse kuşkulanmasın diye askeri görevlerinden sözde istifa ederek buradan oraya bilgi sızmasını da engellediler. Bölgede kendilerine Kuşcubaşı eşref, Enver paşa ve daha bir çok isimsiz kahraman yardımcı oldu ve omuz omuza çalıştılar. ( Aynı bölgede değil ama çok farklı bölgelerde Mehmet Akif Ersoy ve bediüzzaman Said Nursi de Teşkilata hizmet eden kişilerdendir.) Ve İtalyanları kıyı bölgesine hapsetmeyi başardılar. Bu ekip içindeki tüm kişiler ta o zamandan gayri nizami harp usüllerini iyi öğrenmiş ve bölgede bunu mükemmel bir şekilde tatbik etmişlerdir. Ve balkan savaşı çıkana kadar bu bölgede kalarak bu günkü Türkiye cumhuriyeti nin temellerini o zamanlardan atmışlardır.
Bir çok kişinin düşündüğünün aksine biz Atatürk ün Osmanlı ile asla çatışma içinde olmadığına ve Osmanlı ya çok hizmetleri olduğuna inanıyoruz. Hatta Gazinin devleti müdafa etmek için Osmanlı istihbaratı tarafından görevlendirildiğine ve bir kurtarıcı olarak misyonunu çok iyi yerine getirdiğine inanıyoruz. Tüm bilinen tarihler gibi bizimde tarihi sırlarımız elbet ortaya dökülecek ve tarihin sır saklayamadığı görülecektir.
Tüm adı geçen bilgi ve kaynaklar için erinmeyip Selman KAYABAŞI isimli yazarın Teşkilat isimli komplo teorisi olarak düşünülen ama gerçeğin dolaylı yollardan anlatıldığı kitabını ve Mostar dergisinin yıkarda bahsettiğim sayısını detaylı bir şekilde okumanız yeterlidir. Tarihin kendi sırlarını açıklarken eline mikrofon alıp ta konuşacağını beklemeyin. O itiraflarını her zaman aykırı görülen şahısların suretinde tecelli ederek yapar. Bu aykırılık bazen bir yazar, bazen bir Polat ALEMDAR tiplemesi ya da öldürülen bir Uğur MUMCU dur. Siz kişiyi değil mesajı anlamaya çalışın.
Ve gerçeğin kendisini aramaya devam edin. Daha neler duyacak göreceksiniz bakalım. ?
Tunar ÇALIŞKAN / Araştırmacı yazar
YORUMLAR
Paylaşım için teşekkürler...
Araştırmacı yazar diye ibare düşmüşsünüz...
Bizim fazla imkânımız olmadığı için şartlarımız zor olabilir ama eğer mümkünse bir başka konuyu da araştırabilirseniz gündeme getirmenizi rica edeceğim...
Bilindiği üzre Atatürk Ankara'da Dil Tarih Coğrafya üniversitesini kurdurduğunda oradaki profesörlerin bir kaçına özel görev verip, Türklerin kökenini araştırmasını istemiş.
Çünkü kendi edindiği bilgiler bu tarihin 7 000 yıl evveline kadar dayandığını ortaya koymuş ve araştırılıp kanıtlanmasını istemiş bu tez'in
Görevlendirdiği profesörlerin çüm çalışma ve araştırma masrafları devlet tarafından karşılanacak ve kesinlikle kesintiye upramıyacak diye de talimat vermiş.
Araştırmalar bitmeye yaklaştığında bilidiğimiz gibi Atatürk iyice rahatsızlanmış ve hakkın rahmetine kavuşunca onun yerine gelen İsmet İnönü ilk iş olarak bu araştırmayı durdurmak olmuş ve Dil Tarihin arşivlerine bir daha açılmamak üzere atılmış.
Bu konu gerçekten doğru mu ve eğer doğru ise hangi bulgulara rastlanmış ?
Mümkünse bu konuyu araştırmanızı sizden Rica ediyorum.
SAYGILARLA