- 989 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
0083 - IŞIĞI KESEN DUVARLAR - SERAPA HÜZÜN
IŞIĞI KESEN DUVARLAR
"Birden inen bir bulutla karardı yüzün
Böyledir
Biraz gülecek olsan vay sen misin gülen
Hemen yetişir hüzün.
Bu bizdeki akıl mı ışık vurmuş hazır
Hazır biraz aydınlanacak oda
Perdeleri kapatır
Kalırız karanlıkta..."
Behçet NECATİGİL
SERAPA HÜZÜN
Her şey ne kadar güzeldi! Aniden hüzün bulutları geldi, hava karardı! Biraz gülelim desek, sen misin gülecek olan! Anında değişir ortam, hüzne bürünür ortalık. Hüzün olur o anda güzelim yüzün. Serapa hüzün görünür, ne varsa…
Biraz nefes alalım desek… Bir pencere açsak zindanımıza, Alışık değil ki gözlerimiz aydınlığa! Dayanamaz güneş ışığına! Hemen perdeleri çekip karartırız odamızı. Kedere alışmış bir kere gözlerimiz… Ağlamaya alışmış, gülmeyi yadırgıyor. Karanlığa bayılıyor!
Çünkü bizim hayatımız keder, gam, tasa… Hiçbir sorun olmasa da bir yerlerden bir şeyler bulur çıkarırız, nasıl olsa… Alışmışız bir kere kedere… Hüznü sürme diye çekmişiz gözlerimize… Mayamızda var acı, ayrışmamız imkânsız! Birlikte kabarmışız, pişmişiz. Mübarek olsun bize! Oh olsun bize!..
Sevinç, meltem gibi esip geçer… Kalanı hep sıkıntı dert, keder… Çünkü sevinç geçici… Kalıcı değil, anlık… Flaş patlamasından farksız bir aydınlık… Yine karanlık, aynı karanlık, hep karanlık…
Geçen günlere bakıyorum, tam anlamıyla huzur dolu bir günüm yok. Özleyiş, bekleyiş, sıkıntı, hüzün… Düşün Allah, düşün!..
Geçenlere bakıyorum, ne kadar gün görmüşler? Ah ile vah ile çırpınıp ölmüşler. Bir ömür içinde toplam kaç gün mutlu olup gülmüşler?
Ne yaparsak yapalım, dağıtmamız imkânsız, üstümüze çöken kasvetli bulutları. Sevinç hiçbir zaman yatıya kalmaz bizde. Sandalyenin ucuna ilişir. Pencere pervazına konan, her an kanatlarını açıverecek, uçuverecek ürkek bir kuş gibi… Tadımlık kalır, sevgi, ilgi, aşk, mutluluğa sebep olan ne varsa, ömürlük olmaz.
Hüzün, ekmeğimizi acıtır, suyumuzu bulandırır. Beyaz giyemeyiz biz. Leyleklerle gelmişiz. Bacalardan inmişiz. Baca temizleyiciler gibiyiz. Ne kadar is, pis, pas varsa indirmişiz. Kundağımıza is bulaşmış bir kere. Her taraf kara kurum! Daha başka nasıl olalım? İşte böyleyken böyle durum!
Evliya evliya dolaşsak, ölülerden yardım umsak, elleri yok, parmakları yok! Tırnakları olsa kendi başlarını kaşıyacaklar. Fırsatları değerlendirmiş veya kaçırmışlar. Yaşayanlara muhtaçlar. Kalkıp konuşamazlar. Formül veremezler, çare bulamazlar.
Kabirlere sorsak, cevap veremezler. Nihayetinde topraktan, taştandırlar. Taş kalplidirler, ilgilenmezler. Topraktırlar, suskundurlar, seslenmezler. Hele o mermer mezarlar… Hani başlarındaki beyaz taşlara siyah yazı yazarlar… Ak taşlarda kara yazı… İki tarih arasında boylu boyunca yatan hayatlar hayat değil, baştan sona karayazı… Seç, seçebilirsen beyazı!
Haydi, seç seçebilirsen beyazı!
***
Onur BİLGE
ŞİİR FISILTILARI - 0083
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.