- 505 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İlke olmadan siyaset olmaz(mış)!
Hindistan’ın milli kahramanı Gandhi’nin en sevdiğim düşüncelerinden biri de "Yedi ahlak ilkesidir."
Ki bunlar da şudur:
Çalışma olmadan servet,
Vicdan olmadan haz,
Karakter olmadan bilgi,
Ahlak olmadan ticaret,
İnsanlık olmadan bilim,
Özveri olmadan ibadet,
İlke olmadan siyaset olmaz!
Ülkemizde 16 Nisanda yapılan referandumla ilgili büyük tartışmalar yaşanmakta,sonuçlar neredeyse "ihanete" varacak kadar "ağır" nitelemelerle değerlendirilmektedir.
Bundan en çok payını alan da maalesef Yüksek Seçim Kurulu olmaktadır.
Oysa bu sonuçlara taraf ya da karşı duranları hali aşağıdaki tarihlerde ve 3 kararla ilgili açıkça görülmektedir.
Sanırım bu gerçekleri bilmek ve günlük sohbetlerde de dillendirmek gerekir.Veya zaman zaman hatırlamak ve hatırlatmak.İstanbul’da "geçerli" sayılan,niye Bitlis’te "geçersiz" sayılsın ki diye de sormak gerek.Tıpkı 13.yüzyılda yaşayan ünlü halk ozanı Hoca Dehhani’nin dediği gibi:
-Od ile korkutma vaiz bizi,kim lal-i nigar,
Canımız bizim od’a yanmaya mut’ad eyledi.
7 Haziran 2015 genel seçimlerinde de bazı mühürsüz oy pusulaları geçersiz sayılmış. Bir parti, buna itiraz etmiş, sandık kurullarının hatasının vebalinin seçmene yüklenemeyeceğini belirtmiş. İstanbul il Seçim Kurulu 13 Haziran 2015’te aldığı kararla “Mührün bulunmaması sebebiyle geçersiz sayılan oy pusulalarının geçerli sayılmasına” karar vermiş.
Yine aynı seçimde benzer bir durumdan ötürü "başka bir partinin" yaptığı bir itiraz üzerine İstanbul İl Seçim Kurulu 12 Haziran 2015’te “Sandık kurulunun hatasından doğan şekil noksanlıklarının, oyun tek başına iptaline neden olmayacağı” karar vermiş.
Mart 2014 yerel seçimlerinde " bir parti de" Bitlis-Güroymak’ta mühürsüz pusula ile oy kullanıldığı iddiasıyla itiraz etmiş. Bitlis İl Seçim Kurulu, Güroymak’ın Yeşilova Mahallesi’nde 250 seçmenin oy kullandığı bir sandıkta mühürsüz pusulalarla oy kullanıldığını tespit etmiş, bu oyların geçersizliğine ve dolayısıyla Bitlis-Güroymak seçimlerinin iptaline karar vermiş. İptal edilen seçim, 1 Haziran 2014’te yapılmıştı.
Halimiz ve manzara bu.
Galiba "lal-i nigar" olmamak da bize düşen şey!
YORUMLAR
Kıymetli hocam, yazınızı ilgiyle okudum. Öncelikle şunu hemen belirteyim referandum süreci de, seçim sonuçları da, tam bir fiyaskodur. Buraya kadar eyvallah. Ancak, bu fiyaskonun sorumlusu yeni anayasa ve yönetim sistemi hazırlayıp sunan ve bunu referandum süresince ‘’Evet’in temsilcisi olarak savunan iktidar partisi ve evetçi kanadı ise, bir o kadar da statükocu tavrından santim ödün vermeyen uzlaşmacı yapıdan uzak halka demokratik manada güçlendirilmiş bir parlamenter model sunamayan ‘’Hayırın temsilcisi ana muhalefet partisidir. Hiç öyle masum tavırlar tıkanmasınlar. Çünkü, düşünme ve algılama özürlü postal yalamaya meraklı lokal bir meczup güruhun dışında kimse bu tavırları yemiyor.
Belki kimine göre siyaset merhum Süleyman Demirel’in dediği gibi dün dündür. Bu günde bugündür, ama halkın kozmik hafızasında hiçte öyle değildir. Ve hiç bir zaman da öyle olmamıştır. Yüce Türk milleti kendisine zerre kadar iyilik yapını da aynı şekilde zerre kadar kötülük yapanı da ve kendi iradesini hiçe sayanı da asla unutmaz. Belki bazen unutmuş gibi gözükür ama kesinlikle unutmaz. Yeri ve zamanı geldiğinde de hiç affetmez hesabını sorar.
Son günlerde Ana muhalefet partisinin bazı milletvekilleri ve merkez yürütme kurulu üyeleri Anayasa mahkemesine ve danıştaya takmış durumdalar. Bunun kendilerince nedeni bu mahkemelerin taraflı ve hukuksuz kararlar vermiş olması. Hukukçu değiliz ama diyelim ki öyle! iyi de adama sormazlar mı, düne kadar bu mahkemeler sizin arka bahçeniz değil miydi? Zırt pırt Anayasa mahkemesine gidip şikayette bulunup halkın oyuyla iktidara gelmiş meşru siyasi partileri kapattırırken, halkın oyuyla seçilmiş ama sizin beğenmediğiniz siyasetçiler hapse atılırken ya da siyasi yasak getirilirken avuçlarını ovuşturdukları o kararları veren aynı mahkemeler değil miydi? O zaman sesleri çıkmıyordu. Şimdi kalmış aynı kurumları eleştiriyorlar belki haklı olabilirler ama masum ve tutarlı değiller. Neyse söyleyecek çok şey var ama milletin aklıyla alay etmeleri insanın zoruna gidiyor.
Kaleminize emeğinize sağlık Sabri hocam.
Saygı ve sevgilerimle.
sabri ayçiçek
Bırakalım hukuku,kanunu bile ne kadar farklı yorumlamaktayız.Oysa okuduğumuzda hepimizin aynı şeyi net olarak görmesi /anlaması lazım sanırım.
Dilerim gelecek daha kaliteli olur/olsun.İyi gün /günler dileğimle.
İnsanımızın hatıra defteri yok ama hafıza defteri var sözü çok hoşuma gider.Bunu anlamak lazım değil mi?Orada neler saklı ve neler birikmiş?