- 620 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BUGÜN VATAN BİZDEN RAZI OLACAK
* ONLAR EN BÜYÜK NİŞANI TAKTI MELEKLER KIYACAK NİKAHLARINI
* ONLAR EN YÜCE MERTEBEYE ULAŞTI PEYGAMBER ÖPECEK YANAKLARINI
* DEDELERİ ÇANAKKALEYİ GEÇİRTMEDİ...
*BABALARI KIBRIS’I YEDİRTMEDİ...
*ŞİMDİ SIRA ONLARDA
*YA TARİH YAZACAKLAR...
* YA DA TARİH OLACAKLAR...
TÜR:TARİHİ - AKSİYON
YAZAN/YÖNETEN: ETHEM ULUSU
YAPIM: T.S.O.B.
KARAKTERLER:
SERDAR PAŞA: DARBEYİ ÖNLEMEK AMACIYLA KURULAN ÖZEL EKİBİN BAŞINA GETİRİLEN GENERAL
ŞAHİN BİNBAŞI: SERDAR PAŞA’NIN YAVERİ. KESKİN NİŞANCI.
KADİR ÜSTTEĞMEN: KURULAN ÖZEL EKİBİN EĞİTMENİ. İSTİHBARATÇI
GENERAL DAVİD: DARBE PLANINI HAZIRLAYAN VE EMRİ VEREN EN TEPEDEKİ.
FEHMİ HOCA: DARBEYİ YAPMAK İÇİN GÖREVLENDİRİLMİŞ HAİN.
DOĞAN YARBAY: DARBE KOMUTANI. FEHMİ HOCA’NIN YAVERİ.
MEHMET ÇAVUŞ: DOĞAN YARBAY’IN DEDESİ. KIBRIS GAZİSİ.
BAL NİNE: ŞAHİN BİNBAŞI’NIN ANNEANNESİ. ŞEHİT TORUNU(ÇANAKKALE)
PRENSES NİLLA :GENERAL DAVİD’İN KIZI. TAM BİR TÜRK DÜŞMANI.
AZİZ BAŞ KOMİSER: DARBEYİ ENGELLEMEYE ÇALIŞAN VATANSEVERLERDEN
ZEHRA ÖĞRETMEN:DARBEYİ ENGELLEMEYE ÇALIŞAN VATANSEVERLERDEN.
ORUÇ HOCA:DARBEYİ ENGELLEMEYE ÇALIŞAN VATANSEVERLERDEN.İMAM
FARUK : DARBEYİ DESTEKLEYEN HAİNLERDEN. FEHMİ HOCA’YA BAĞLI
GÜLTEKİN: DARBEYİ DESTEKLEYEN HAİNLERDEN. FARUK’UN ARKADAŞI.
İFLAHSIZ: DOĞAN YARBAY’IN TETİKÇİSİ. DARBEYİ DESTEKLEYENLERDEN.
DOKTOR NEDİM: ŞAHİN BİNBAŞI’NIN AĞABEYİ. DARBEYİ DESTEKLEYENLERDEN
SAMET DEDE: KORE GAZİSİ. 12 EYLÜL MAĞDURLARINDAN.GÜLTEKİN’İN DEDESİ
YAKUP: TERÖRİST. FEHMİ HOCA’YA BAĞLI. BOMBA UZMANI
BUGÜN VATAN BİZDEN RAZI OLACAK
GENERAL DAVİD: Bu sefer başarmalısınız hoca. Bu sefer ki önceki gibi fiyasko olmamalı. Anlatabiliyor muyum hoca?
FEHMİ HOCA:Siz hiç merak etmeyin efendim.Bu sefer hatasız ve pürüzsüz bir darbe gerçekleştireceğiz. Öncekiler gibi olmayacak.
GENERAL DAVİD: Öyle bir darbe yapmalısınız ki hoca. Bu sefer Türkiye tamamıyla yıkılmalı. Türk namına bir şey görmek istemiyorum artık.
FEHMİ HOCA: Paşam siz hiç merak etmeyin. Öyle bir darbe yapacağız ki ne 27 Mayıs’a, ne 12 Mart’a,ne 12 Eylül’e, ne 28 Şubat’a, ne de 15 Temmuz’a benzeyecek. Bu darbe. Türkiye’nin bitiş senaryosu olacak.
PRENSES NİLLA: Asırlardır bu cümleleri kurmaktan bıkmadınız mı? Haçlı seferlerinden bu yana aynı türküyü söylüyorsunuz.
FEHMİ HOCA: Küçük hanım sizi Türk düşmanı bilirdim. Yanılıyor muyum?
PRENSES NİLLA: Hayır yanılmıyorsunuz. Fakat ben sizin gibi hayalperest değilim
Türkiye’yi bitirmekmiş. Güldürmeyin adamı lütfen.
GENERAL DAVİD: Bana bak küçük cadı. Bu sefer şakam yok. O ülke bitecek. Baktık komplo ile filan biteceği yok. Haçlı ordularını toplar, bizzat başına geçer yine bitiririm.
PRENSES NİLLA: Neden yapmıyorlar acaba paşa babamız
FEHMİ HOCA: Paşa gönlüm bilir diyordur belki de. Ha ha ha...
GENERAL DAVİD: Cıvıma hoca. Git ve emrimi yerine getir.
FEHMİ HOCA: Emredersiniz paşam (der ve çıkar)
GENERAL DAVİD: Kızım sen geri zekalı mısın? Ne demek siz gidin.
PRENSES NİLLA: Evet siz neden gitmiyorsunuz?
GENERAL DAVİD: Kızım maşa dururken paşa gider mi hiç? Bu hoca ve niceleri bize maşalık yapmakta. Bunlar olduğu müddetçe biz bırak ateşe el vurmayı ateşin hararetini bile hissetmeyiz. Onlar savaşır biz kazanırız.
FEHMİ HOCA: Yaver hazırlan. Türkiye’ye gidiyoruz.
DOĞAN YARBAY: Türkiye’de ne yapacağız hocam?
FEHMİ HOCA: Türkiye’yi zulümden kurtarmanın zamanı geldi yaver.
DOĞAN YARBAY: İşte bu. Allah sizden ve sizin gibilerden razı olsun hocam.
FEHMİ HOCA: Hadi yürü Doğan. Türkiye’deki kardeşlerimiz dört gözle yolumuzu beklerler. Yürü şu işi halledelim.
DOĞAN YARBAY: Hocam mazur görün fakat ya yine başaramazsak. Ya yine o kafirler ordusu kazanırsa.
FEHMİ HOCA:Bu sefer mümkün değil yaver. Bu sefer tam anlamıyla arkamızdalar.
DOĞAN YARBAY: Hocam izin verirseniz gitmeden önce bir merhaba operasyonu yapalım.
FEHMİ HOCA: Ne geçiyor gene aklından çakal.
DOĞAN YARBAY: Hocam iflahsız desem.
FEHMİ HOCA: İflahsız ha. Ara bakalım. Neredeymiş?
İFLAHSIZ: Buyrun Yarbay’ım.
DOĞAN YARBAY: İflahsız biz Türkiye’ye geliyoruz hocamla. Bizim için şöyle kanlı bir tören hazırlasan diyoruz.
İFLAHSIZ: Ne hocamla mı? Hocamda mı geliyor?
DOĞAN YARBAY: Evet iflahsız. Bu sefer hocamız bizzat başımızda duracak
İFLAHSIZ: Siz hiç merak etmeyin efendim. Bol ölümlü bir tören hazırlanacak size.
DOĞAN YARBAY: Tamam İflahsız. Hadi bakalım.
İFLAHSIZ: Görüşürüz Yarbay’ım. Hocama selamlar.
DOĞAN YARBAY: Aleykümselam İflahsız(der ve telefonu kapatır.)
İFLAHSIZ: Kandile ulaşın. Bana Terörist Yakup’u göndersinler acil.
‘’ iflahsız, Doğan Yarbay’dan aldığı emir ile Kandil’e adam gönderir. Kandil’e kaçakçı kılığında giren 2 adam Yakup ile görüşmek istediklerini söylerler. Kendileri İflahsız’ın gönderdiğini söyleyen kaçakçıları Yakup hemen içeri aldırır.
Kaçakçılar Yakup’a İflahsız’ın kendisini beklediğini, acilen Ankara’ya gelmesi gerektiğini bildirirler. Yakup bir müddet düşündükten sonra kapıda bekleyen nöbetçilerden bir tanesini çağırır yanına. Nöbetçiye hemen hazırlanmaları gerektiğini, özel ekip ile bu gece yola çıkacaklarını bildirir. Kaçakçılar Kandil’den çıkarlar, ardından hemen İflahsız’ı arayarak Yakup’un bu gece özel ekip ile birlikte Kandil’den yola çıkacağını bildirirler.
PRENSES NİLLA: Acaba Türkiye’ye varmışlar mıdır?
GENERAL DAVİD: Kimler kızım?
PRENSES NİLLA: Kimler olacak baba. Senin şu hoca bozmasıyla yaveri.
GENERAL DAVİD: Ha onlar mı? Sen hiç merak etme kızım. Onlara öyle gaz verdim ki değil Türkiye’yi ele geçirmek, Dünya’yı bile ele geçirmeye çalışırlar.
PRENSES NİLLA: Ya ben şunu bir türlü anlamıyorum. Tamam ben Türk düşmanıyım. Çünkü haçlıyım. E bunlar anadan, atadan Türk oğlu Türkler. Bunlar neden ihanet ediyorlar?
GENERAL DAVİD: Kendi ağzınla söyledin bak kızım. İhanet ediyorlar. Hain’in dini yoktur, vatanı,milleti,mezhebi,anası,atası yoktur. Hain yalnızca kendini düşünür.
Hain ile bizim aramızdaki fark şu: Biz düşmanız, onlar dost gibi görünenlerden.
PRENSES NİLLA: Peki hangimiz daha günahkarız? Düşman mı? Hain mi?
GENERAL DAVİD: Hain daha günahkardır kızım. Çünkü kendisine güvenen insanları sırtından vurur. Kol kola ölüme yürüdüğü arkadaşını satar. Menfaati için kendini satılığa çıkarır. Böylesi insanlara katiyen güvenilmez. Eğer istihbarı stratejiye hakimsen bilirsin ki böylesi insanlara önce görev tebliğ etmeli, yani kullanmalı ardından mendil gibi sokağa fırlatmalısın. Hainden adama dost olmaz kızım. Bugün onu,yarın seni satar. İşin trajik tarafı ise sen haine neden kendini sattığını sorduğunda ‘’Benim işim bu’’ der. Yani haini sorguya çekmeyeceksin. Fiyatını öğrenip, daha fazlasını verip satın alacaksın ve aklından çıkarmayacaksın satılık insanlara güvenilmez. Okey mi Pensesizim?
FEHMİ HOCA: Yaver bizim İflahsız’ı ara bakalım ne yapmış?
DOĞAN YARBAY: Efendim ben konuştum. Yakup özel bir ekip ile Kandil’den çıkmış. Sanırım şu aralar Ankara’ya varmak üzeredir.
FEHMİ HOCA: Bana bak yaver bu Yakup dediğiniz adam iş bitirir değil mi?
DOĞAN YARBAY: Efendim siz hiç merak etmeyin. Yakup eğer özel ekiple gelmişse en az 5 eylem koymadan gitmez.
FEHMİ HOCA: Hadi bakalım göreceğiz.
‘’ Terörist Yakup özel ekibiyle birlikte Ankara’ya girmiştir. Kendisine haber gönderen İflahsız’ı aramıştır hemen’’
İFLAHSIZ: Geldin mi Yakup?
YAKUP: Geldim, geldim. Ben nerede kalacağım?
İFLAHSIZ: Sana bir adres vereceğim oraya git. Doktor Nedim’e benden selam söyle. İstediğin desteği ondan alabilirsin.
YAKUP: Tamam. Ben oraya gidiyorum o zaman.
İFLAHSIZ: Yakup bu eylemi kesinlikle başarmalısın. Anladın mı?
YAKUP: Sen bizi unutmuşsun galiba İflahsız. Biz hangi eylemde başarısız olduk. Yalnız merak ettiğim bir şey var. Bu emri kim verdi?
İFLAHSIZ: Hoca.
YAKUP: Hoca?
İFLAHSIZ: Fehmi Hoca. Üstadımız emretti.
YAKUP: Madem hocamız, üstadımız böyle bir emir vermiş bize de bu emri yerine getirmek düşer. Hocama söyleyin meraklanmasın İflahsız.
‘’ Yakup telefonu kapatır. Özel ekibi ile birlikte yola çıkar. Doktor Nedim’in evine gitmektedir. Fakat kendisini bekleyen tehlikeden habersizdir. Ankara’ya geldiği istihbarat tarafından öğrenilen Yakup’u Özel kuvvetler karşılayacaktır.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Komutanım aldığımız istihbarat kaynaklarına göre Terörist Yakup ve özel Ekibi’nin Ankara’ya giriş yaptığını öğrendik.
ŞAHİN BİNBAŞI: Terörist Yakup kimdi Üsteğmenim? Hatırlayamadım...
KADİR ÜSTTEĞMEN: Kandilden komutanım. Bomba uzmanı şerefsiz. Yüksekova’da Nejat Yüzbaşı ile ekibini şehit eden hain.
ŞAHİN BİNBAŞI: Tamam hatırladım. Bu hain şu hoca bozuntusunun adamı değil mi?
KADİR ÜSTTEĞMEN: Aynen komutanım. 15 Temmuz’da karşımıza çıkan bölücü köpeklerden. Komutanım emredin gidip alıp geleyim o haini
ŞAHİN BİNBAŞI: Getir Kadir. Ama sağ getir ki anlayalım o yılan ta Kandil’den Ankara’ya kimi sokmaya gelmiş.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Emredersiniz Binbaşım.
ŞAHİN BİNBAŞI: Yalnız Üsteğmen’im durumu Serdar Paşa’ya bildirmek zorundayım. Sen ekibinle birlikte benden haber bekle.
‘’ Kadir Üst teğmen aldığı emirden sonra karargahtan çıkar. Her zaman yaptığı gibi gazileri ziyarete gider yine. Gaziler meclisinden içeri girer, ortadaki masada oturan 3 yaşlı adamın yanına doğru ilerler’’
KADİR ÜSTTEĞMEN: Selamünaleyküm.
ORUÇ HOCA: Aleykümselâm delikanlı. Buyur otur.
MEHMET ÇAVUŞ: Rütben nedir delikanlı
KADİR ÜSTTEĞMEN: Üst teğmen efendim. Asker olduğumu nereden anladınız?
MEHMET ÇAVUŞ: Duruşundan delikanlı. Asaletin duruşundan belli. Bu asalet Türk askerinden başka kim de var? Adın ne Üst teğmenim?
KADİR ÜSTTEĞMEN: Kadir.
MEHMET ÇAVUŞ: Ben de Mehmet Çavuş. Kıbrıs Gazisiyim. Bu Samet Dede Kore Gazisi. Bu da Hocamız Oruç. Camimizin imamıdır.
‘’ Mehmet Çavuş sözlerini bitirir bitirmez. Oruç Hoca ayağa kalkar ve başlar söze
ORUÇ HOCA: BİZ KİMİZ?
GAZİLER: Her tarafı boğarken karanlıklar, ziyayı tutup geceye koyanlarız.
ORUÇ HOCA: BİZ KİMİZ?
GAZİLER: Sinsi gecede gezerken yarasalar, güneş gibi mazluma doğanlarız.
ORUÇ HOCA: BİZ KİMİZ?
GAZİLER: Aşkı nara atıp da eken, sonradan dert biçenleriz.
ORUÇ HOCA: BİZ KİMİZ?
GAZİLER: Erkekçe düşüp,yiğitçe VATAN SAĞOLSUN diyenleriz.
ORUÇ HOCA: BİZ KİMİZ?
GAZİLER: Ne şan, ne şeref, ne şöhret. Ne de cennet bekleyeriz.
ORUÇ HOCA: BİZ KİMİZ?
GAZİLER: Ölüme kucak açıp, ettirip hayret. Düşerken cana can ekleyenleriz.
ORUÇ HOCA: BİZ KİMİZ?
GAZİLER: Kahpe feleğin çark devranına, düşünmeden ölüme atlayanlarız.
ORUÇ HOCA: BİZ KİMİZ?
GAZİLER: Yakışır deriz yiğidin şanına, eğilip belayı srtlayanlarız.
‘’Kadir Üst teğmen şaşkın gözlerle Oruç Hoca ve gazileri seyrediyordu. Bu esnada telefonu çaldı. Önce açmak istemedi fakat telefon ısrarlı bir şekilde çalmaya devam ediyordu. Arayanın Şahin Binbaşı olduğunu görünce hemen cevap verdi dışarı çıkarak’’
KADİR ÜSTTEĞMEN: Emredin Binbaşım.
ŞAHİN BİNBAŞI: Üst teğmenim izin çıktı. Gidin o Yakup itini alın gelin.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Emredersiniz Binbaşım.
ŞAHİN BİNBAŞI: Tem’den Aziz Baş komiser ile görüşün. Sizi bekliyor olacak.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Emredersiniz Binbaşım.
‘’ Şahin Binbaşı Kadir Üst teğmen’e gerekli emirleri verdikten sonra karargahtan çıkar. Her zaman olduğu gibi eve gitmeden önce anneannesi Bal Nine’yi ziyarete gider.Bal Nine’nin asıl adı Kezban’dır. Çok tatlı konuştuğundan dolayı herkes ona Bal Nine demektedir. Şahin Binbaşı arabasını kapının önüne park eder ve içeri girer. Bal Nine içeride birisi ile oturmaktadır.’’
BAL NİNE: Gel bakalım Şahin’im. Seni Zehra Öğretmen ile Oruç Hocayla tanıştığıyım.
ŞAHİN BİNBAŞI: Memnun oldum efendim.
BAL NİNE: Otur Şahin’im. Zehra Öğretmen ile Oruç Hoca’nın çok hoş sohbeti var. Otur sen de dinle.
ŞAHİN BİNBAŞI: Nine fazla kalamayacağım. Bir elini öpüp, halini hatırını soruyum dedim. İyisin maşallah. Bana müsaade. İyi günler.
ORUÇ HOCA: İNDİRTME ALLAH’IM.
ŞAHİN BİNBAŞI: Efendim. Bana mı dediniz?
‘’Oruç Hoca ayağa kalkar ve başlar söze. Zehra Öğretmen de kendisine eşlik etmektedir. Bal Nine ise her söz bitiminde amin demektedir.’’
‘’ Bu arada Yakup ve adamları Kadir Üst teğmen ve Aziz Baş komiser’in ekibi tarafından kıstırılmıştır. Uzun süren çatışmanın ardından Yakup hariç tüm teröristler ölmüştür. Teslim olmaktan başka çaresi olmadığını anlayan Yakup silahını bırakır.
YAKUP: Durun ateş etmeyin. Teslim oluyorum.
AZİZ BAŞKOMİSER: Ellerin havada dışarı çık.
YAKUP: Diplomatik dokunulmazlığım var. Beni tutuklayamazsınız.
KADİR ÜSTTEĞMEN: (YAKUP’UN yüzüne sert bir yumruk atar.) Yürü lan diplomatik şerefsiz.
AZİZ BAŞKOMİSER: Üst teğmenim bu insan artığını siz alın isterseniz.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Ben alıyorum zaten. Teşekkürler Aziz.
AZİZ BAŞKOMİSER: Önemli değil Üst teğmenim. Allah’a emanet
ORUÇ HOCA: Bu vatan bu milletin anayurdu.Bu milleti bu vatandan etme Allah’ım.
ZEHRA ÖĞRETMEN: Yoktur alemi cihan da böyle bir ordu, bu orduya mağlubiyet verme Allah’ım.
ORUÇ HOCA: Kuşatılmasın ülkemin cennet etrafı. Aslanları kedilere boğdurtma Allah’ım.
ZEHRA ÖĞRETMEN: Hiç bir çıkarı olmayan gazi kahramanları, kendi öz vatanından kovdurtma Allah’ım.
ORUÇ HOCA: Alparslan’dan aldığımız emaneti, çakallara yedirtme Allah’ım.
ZEHRA ÖĞRETMEN: Sen bilirsin ya bunlardaki niyeti,yılanları başa getirtme Allah’ım.
ORUÇ HOCA:Bunlar Haşhaşı ruhlu, bunlar Sabbah’ın torunu.Bunlara cennet yüzü göstertme Allah’ım.
ZEHRA ÖĞRETMEN: Umarız ki başlarına yıkılacaktır kirli oyunları. Bu zalimlerin eline güç verdirtme Allah’ım.
ORUÇ HOCA: Ya yakarlar, ya yıkarlar. Onarmak yok lügatlerinde.Vatanın temelini bu köstebeklere kazdırtma Allah’ım.
ZEHRA ÖĞRETMEN: Kafalarına göre fetva verirler. Yalandır bunların dinleri de. Bu yaratıkları başımıza bela edip azdırtma Allah’ım.
ORUÇ HOCA: Bu millet tarifi imkansız acılar yaşadı.Bu millete aynı acıyı yaşatma Allah’ım.
ZEHRA ÖĞRETMEN: Analar, babalar feryat figan ağladı. Bu ülkeyi gözyaşlarıyla yaşartma Allah’ım.
ORUÇ HOCA: Zalimin zulmü varsa bize de sen varsın.Toprağımızdan ezan sesini dindirtme Allah’ım.
ZEHRA ÖĞRETMEN: Bize sen Çalap, sen Rahim, sen Rahman’sın. Adınla dalgalanan hilali çapulculara indirtme Allah’ım.
ORADAKİLER HEP BİR AĞIZDAN: AMİN!
KADİR ÜSTTEĞMEN: Konuş lan. Buradan konuşmadan çıkamayacaksın işte.
YAKUP: Tamam yeter vurma konuşacağım.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Evet duyamıyorum.
YAKUP: Beni Ankara’ya İflahsız çağırdı.
KADİR ÜSTTEĞMEN: İflahsız kim?
YAKUP: Ben gerçek adını bilmem.O bana Doktor Nedim’in evine gerektiğini söyledi.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Kim lan bu Doktor Nedim?
YAKUP: Doktor Nedim Sancak.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Bana bak işkembe-i kübradan sallamıyorsun değil mi lan?
YAKUP: Hayır, doğru söylüyorum. Adresi ve telefon numarası bile var.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Bu şerefsizi emniyete gönderin. Aziz Baş komiser sorgusuna devam etsin. Bakalım daha neler yumurtlayacak.
YAKUP: Üst teğmen yiğit birine benziyorsun. Benden sana bir kıyak. 48 saat sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Gel beni dinle.Yemin ederim.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Şerefsizler şerefleri üzerine yemin edemezler. Sen kendi derdine yan. Bakalım 48 saat yaşayabilecek misin?
YAKUP: Benden söylemesi.
DOĞAN YARBAY: Hocam kötü bir haber var maalesef
FEHMİ HOCA: Ne oldu yaver?
DOĞAN YARBAY: Hocam Yakup’u almışlar.
FEHMİ HOCA: Bunlar çok oldular. Hazırlanın Türkiye’ye gidiyoruz. Oradaki kardeşlerimize haber gönder. Türkiye’yi kurtaracağız inşallah küffar devletten.
DOĞAN YARBAY: Gün bugündür. Toplanın dava arkadaşlarım.
FEHMİ HOCA: Gün bugündür. Yürüyün aslan parçalarım.
SERDAR PAŞA: Binbaşım durum nedir?
ŞAHİN BİNBAŞI: Paşam. Terörist Yakup’u emrettiğiniz üzere sağ ele geçirdik. Kadir Üst teğmen sorguluyor.
SERDAR PAŞA: Bir şey öğrenebilmiş mi?
ŞAHİN BİNBAŞI: Öğrenir öğrenmez bana haber verecekti paşam.
SERDAR PAŞA: Durumdan an be an beni haberdar etmenizi istiyorum Şahin.
ŞAHİN BİNBAŞI: Emredersiniz Paşam.
ŞAHİN BİNBAŞI: Kadir hala konuşturamadın mı şu iti? Paşa sabırsızlanıyor bak.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Konuşturdum Binbaşım. Sığınaklarını da öğrendim
ŞAHİN BİNBAŞI: Tebrik ederim Üst teğmenim. Ver o zaman adreslerini de. Gidip basıyım alayına. Depolarına yani.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Telefonunuza gönderiyorum Komutanım.
‘’ Şahin Binbaşı verilen adrese doğru yola çıktı. Giderken yanına karargahtan bir tim de almıştı. Adrese geldi. Bir an duraksadı. Nedenini anlayamadığı bir sancı saplandı kalbine. Silkindi kendine geldi.
ŞAHİN BİNBAŞI: (ASKERLERE) Etraflarını sarın. Hazır olun
‘’ İçeri girerler. Şahin Binbaşı gördükleri karşısında kanı donmuştur. Karşısında öz ağabeyi durmakta, ona silah doğrultmaktadır.
ŞAHİN BİNBAŞI: Ağabey? Senin ne işin var burada.
DOKTOR NEDİM: Ne ağabeyi lan! Ben Fehmi Hoca’nın askeriyim. Sen onun düşmanı. Benim senin gibi bir kardeşim yok.
ŞAHİN BİNBAŞI: Ağabey neler söylüyorsun sen? Fehmi Hoca da kim oluyor?
DOKTOR NEDİM: Daha onu bile tanımıyorsun.Senin yaşamaya hakkın yok.
‘’ Tam o esnada kafasına kurşunu yer. ‘’
SERDAR PAŞA: İhanet izi karıncanın ayak izine benzer. İzini süremezsin.
SAMET DEDE: Gültekin yine nereye gidiyorsun?
GÜLTEKİN: Faruk ile buluşacağım. Hocamız geliyormuş. Onu karşılayacağız.
SAMET DEDE: Oğlum bak iki de bir hocamız deyip duruyorsun. Kim bu hoca?
Şu Faruk’u zaten gözüm tutmadı. Kimlere takılıyorsun oğlum sen?
GÜLTEKİN: Merak etme dede. Bunlar Allah diyenler. Hem sen demez misin hep Allah diyenden zarar gelmez diyen.
SAMET DEDE: Öyle de torunum. Bak 15 Temmuz’da gördük Allah diyen münafıklar devletin,milletin başına bela oldular. Sen bana kızımın emanetisin.
GÜLTEKİN: Of be dede. Sanane benim nereye gittiğimden. Otur tesbihini çek işte. Hem biz ülkeyi kurtaracağız.
SAMET DEDE: Demek seni de vatan, millet,Sakarya diye kandırdılar ha. Yazık!
GÜLTEKİN: Ya dede bir git. Sen ne anlarsın vatan kurtarmaktan.
SAMET DEDE: Lan bacaksız bana vatanımı öğretiyorsun. Sen baban da vitamin bile değilken ben Kore’de canımı dişime takıp savaşıyordum.
GÜLTEKİN: Sanki Türk için savaşıyordun. Koreli için savaşıyordun.
SAMET DEDE: Konuşmayım diyorum ama geri zekalı torunum. Bilmez misin ki? Nerede zulüm var Türk onun karşısında. Nerede mazlum var yanındadır. Madem sen böyle düşünürsün. Defol git ve hatandan dönmeden gelme.
GÜLTEKİN: Asıl sen hatandan dönmeden bana torunum deme.
‘’ Gültekin dedesiyle tartıştıktan sonra kapıyı hızla çarpar ve çıkar. Samet Dede kızgın, bir o kadar da acıyan bakışlarla sitem eder torununa’’
SAMET DEDE: Allah’ım sen evvela torunuma ardından da tüm gençlerimize akıl ve hidayet ver.
FARUK: Nerede kaldın oğlum.
GÜLTEKİN: Geldik işte.Nereye gidiyoruz.
FARUK: Hocamız bekliyor. Karşılamaya gidiyoruz.
‘’ Gültekin ile Faruk sarı renkli bir apartmanın önünde durdular.Faruk içeri doğru ilerledi. Gültekin ağır ve korkulu adımlarla Faruk’un arkasından ilerliyordu. 4. Kata çıktılar. Karşılarında beyaz çelik bir kapı duruyordu. Faruk 3 kez kapının tokmağı ile tıklattı. Kapıyı kirli sakallı, uzun boylu, sarı saçlı bir adam açtı. Bu İflahsızdı.Yüzünde sahte bir gülümseme ile karşıladı gelenleri’’
FARUK: Gültekin sen içeri geç. Ben hemen geliyorum.
GÜLTEKİN: Tamam. Ben içerideyim
İFLAHSIZ: Düşürdün mü lan?
FARUK: Ayıpsın ağabey kaçar mı hiç?
İFLAHSIZ: İyi bakalım hadi. Hocayı bekletmeyelim.
FEHMİ HOCA: Dinleyin ey cemaati müslimin. Bugün alçaklar ordusu Doktor Nedim’i katletmiştir. Onun intikamını alacağız. Arkadaşımız Yakup’u tutsak etmişlerdir. Arkadaşımızı kurtaracağız. Artık at da bizimdir. Meydan da bizim.
Artık kimse bizi durduramaz.
DOĞAN YARBAY: Bu uğurda can vermek isteyenler bizimle kalsın. Cennetle müjdelenmişlerdir onlar. Bizimle gelmek istemeyenleri de zorlayacak değiliz.
FEHMİ HOCA: Geçen gece peygamber efendimiz iki cihan serverı Hz Muhammed Mustafa (s.a.v.)’i rüyamda gördüm. (TENZİH EDERİZ.)
Bana ne duruyorsun Fehmi. İslami yaymak için dedi. (TENZİH EDERİZ.)
DOĞAN YARBAY: Biz İslam’ın askerleriyiz. Türkiye ve nice devletleri esaretten kurtaracağız.
‘’ Samet Dede can sıkıntısından gaziler meclisine arkadaşları ile sohbete gitmişti. Mehmet Çavuş, Oruç Hoca,Bal Nine de oradaydı. Onların haricinde Zehra Öğretmen,Serdar Paşa ve Şahin Binbaşı da sohbet meclisindeydi. Kadir Üst teğmen Serdar Paşa’dan aldığı emirle özel ekibi toplamaktadır. Aziz Baş komiser ise Terörist Yakup’u sorgulamaya devam etmektedir.
Bu esnada dışarıdan silah sesleri duyulmuştur. Korktuğu başına gelmiştir Aziz Baş komiser’in. Yakup’u almaya gelmişlerdir.
ORUÇ HOCA: O sancak ki senin namın ile dalgalanır. Kendini bilen kişi hilali de tanır.Bu millettir sancağı arşa çıkarır. Bu milletin sancağını yere düşürme Allah’ım.
SAMET DEDE: Her yanımızı sarmış iken çakal sürüsü. Yenilmesin milletimin aziz ülküsü.Susmasın her daim çalan İstiklâl türküsü. Bu milleti tarumar edip böldürme Allah’ım.
BAL NİNE: Zelzeleler kopsa da ayakta kalsın ülkem.Bizi bu hale sokanlara yaşat hep cehennem.Ya da göster de o yüzsüzlerin yüzüne tükürem. Bu milleti dünkü serserilere güldürme Allah’ım.
MEHMET ÇAVUŞ: Kaldırımlar raks ederken yanar ışıklar.Günler geçiyor lakin kavuşmuyor aşıklar.Bunlar İbrahim’in delileri ölümü kucaklar. Bu milleti karanlıkta bırakıp söndürme Allah’ım.
SERDAR PAŞA: Bunlar Göktürk’ün torunları, Ergenekon’u delmişler. Bunlar Selçuk’un askerleri,bu yurda adlarını vermişler. Bunlar Osman’ın fedaileri, cihanı dize getirmişler. Bu milleti bağımsızlıktan edip öldürme Allah’ım.
ZEHRA ÖĞRETMEN: Biz yalnız sana inanır,sana ibadet ederiz.Yalnız senden ister, senden medet dileriz.Yeter ki sen iste, uğrunda ölüme gideriz.
Bu milleti senden başkasına eğdirtme Allah’ım.
ŞAHİN BİNBAŞI: Memleketin yanı gözyaşı, her taraf can pazarı.Gün yüzü gösterme rabbim ülkenin temelini kazanı.Kaldır rabbim devletimin başına bela olan nazarı.Bu milletin namusuna leke sürdürme Allah’ım.
İFLAHSIZ: Baş komiser. Yakup’u bırak canını bağışlayım. Yoksa...
AZİZ BAŞKOMİSER: Çanakkale bugün toz ile duman. Düşman da imkan var, Mehmet’te iman. Âlem görsün el midir? Bey midir yaman?
Burada son söz Türk’ün sözü olacak. Nefer şehit ordu gazi olacak.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Çanakkale şahit düşmandan azdık. Etle tırnakla siperle kazdık. Vurulduk ciğerimizden yandık ha yandık.
Bugün vatan bizden razı olacak. Nefer şehit ordu gazi olacak.
AZİZ BAŞKOMİSER: Aslansınız Üst teğmenim.(Yardıma gelmişlerdir.)
ŞAHİN BİNBAŞI:Paşam ne olacak halimiz böyle?
SERDAR PAŞA: La tahzen innellaha meana.
ŞAHİN BİNBAŞI: Ne demek paşam o?
SERDAR PAŞA: Üzülme Allah bizimle beraberdir.
‘’ İflahsız iki ateş arasında kalmıştır. Yalnız Doğan Yarbay bayağı kalabalık bir orduyla Kadir Üst teğmen’in timini arkadan çevirmiştir. Ortalık can pazarıdır.
Aziz Baş komiser Yakup’un üzerine bomba bağlamıştır.
YAKUP: N’oluyor lan. Bırak lan beni.
AZİZ BAŞKOMİSER: Bırakacağım zaten. Ama şimdi o kadar adam gelmiş. Seni tek parça halinde gönderirsem içime verir. Yek Pare değil, Har Pare göndereceğim seni. ,
YAKUP: Ne saçmalıyorsun lan. Çöz çabuk beni.
AZİZ BAŞKOMİSER: Demek istiyorum ki tek parça değil, bin parça göndereceğim seni. Anladın mı şerefsizler şahı?
KADİR ÜSTTEĞMEN: Baş komiserim.
AZİZ BAŞKOMİSER: Buyur Üst teğmenim.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Çırpınırdı Karadeniz.
AZİZ BAŞKOMİSER: Eyvallah.
AZİZ BAŞKOMİSER: Hazır mısın Yakup? Uzaya çıkan ilk şerefsiz olacaksın.
YAKUP: Bak beni hemen çözmezsen seni buraya gömerim.Beni hemen çöz.
AZİZ BAŞKOMİSER: Siktir lan. Oruspu çocuğuna bak. Emir veriyor bir de.
Öleceksin lan. Uyuz bir it gibi çırpına çırpına öleceksin.
AZİZ BAŞKOMİSER: Üst teğmenim ilk siz girin.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Tamam Baş komiserim.
DOĞAN YARBAY: İflahsız girin artık şu karakola. Yakup’u alıp gidelim.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Çırpınırdı Karadeniz, bakıp Türk’ün bayrağına. Ah ölmeden bir görseydim, varabilsem sancağına.
DOĞAN YARBAY: Konuşturmayın şunları. Hadi iflahsız. Gir artık
AZİZ BAŞKOMİSER: Sırmalar sersem yoluna. İnciler dizsem koluna. Fırtınalar kopsun Yarab. Yol ver Türk’ün bayrağına.
İFLAHSIZ: Ön cephe yarıldı. Kaçıyorlar. Girelim hadi.
DOĞAN YARBAY: Türk’ün bir savaştan kaçtığı nerede görülmüş be? Bu Turan taktiği. Tuzak bu. Binin gidiyoruz.
FARUK: İflahsız ne olacak?
DOĞAN YARBAY: O bakar başının çaresine.
FARUK: Tamam. Gültekin hadi.
GÜLTEKİN: Siz gidin ben İflahsız’ı alıp öyle geleceğim.
FARUK: Ne saçmalıyorsun Gültekin. Buradan sağ çıkamazsın bak.
GÜLTEKİN: Ben arkamda adam bırakmam. Siz giderseniz gidin.
FARUK: Ne halin varsa gör. Gidelim Yarbay’ım.
DOĞAN YARBAY: Geri zekalı. Atla Faruk.
GÜLTEKİN: Sizin davanız bu kadar işte.
AZİZ BAŞKOMİSER: Boşaltın karakolu.
‘’Aziz Baş komiser bir saat gibi tıkır tıkır işleyen planının sonuna gelmişti. Tek yapması gereken düğmeye basmaktı. Fakat hesapta olmayan bir şey olmuştu. Bir silahın namlusu kafasına dayalıydı.
GÜLTEKİN: At silahını.
AZİZ BAŞKOMİSER: Asla. Sıkacaksın sık.
GÜLTEKİN: Beni zorlama Baş komiser.
YAKUP: Bravo delikanlı. Hadi çöz beni de gidelim.
FEHMİ HOCA: Sözünün ehliymişsin Mehmet Çavuş. Tebrik ederim.
MEHMET ÇAVUŞ: Torunumu ver bana. Sen de sözünü tut.
FEHMİ HOCA: Sakin ol çavuş. Karşında emir erin yok.
MEHMET ÇAVUŞ: Torunumu ara. Sırf torunum için en yakın dostlarımı sattım ben. Torunumu ara hemen.
FEHMİ HOCA: Yaver seninle konuşmak isteyen birisi var.
DOĞAN YARBAY: Kim ola hocam?
FEHMİ HOCA: Deden. Diyor ki torunumun yolu hak yolmuş. Ben bunca sene yanlış yapmışım. Senden özür dileyecekmiş.
DOĞAN YARBAY: Nerede iseniz söyleyin oraya geliyim.
FEHMİ HOCA: Tamam. Gel tarif ediyorum.
DOĞAN YARBAY: Bu arada ben gelene kadar o bunağın kafasına sıkın. Benim öyle bir dedem yok.
FEHMİ HOCA: Duydun değil mi Çavuş? Yazık ölüm fermanın torununun ağzından çıktı. Neler hissediyorsun?
MEHMET ÇAVUŞ: İzin ver son kez abdest alıp, namaz kılıyım.
FEHMİ HOCA: Tabi tabi. İstediğin kadar kıl. Nasılsa senin gibi münafıkların kıldıkları namaz kabul olmaz.
‘’Mehmet Çavuş abdest almak için lavaboya girer. Lavabonun penceresinden kaçar. Kaçarken bir yandan yaptığı hata yüzünden kendini paralıyor, bir yandan da bu hatadan nasıl kurtulacağını düşünmektedir.Aklına Kadir Üst teğmen gelir’’
MEHMET ÇAVUŞ: Üst teğmen’im acil görüşmemiz gerekiyor. Serdar Paşa ve beraberindekileri aldılar.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Tamam hemen geliyorum Mehmet Çavuş.
YAKUP: Baş komiseri ne yapacağız.
İFLAHSIZ: Sürpriz yapacağız gelenlere.
FEHMİ HOCA: Vay vay vay. Yarbay’ım burası şampiyonlar ligi be. Şuraya bak.
DOĞAN YARBAY: Bir taraf da Çanakkale Gazi torunu, bir taraf da Kore Gazisi. Bir taraf da Paşa, öte taraf da paşaya köpeklik yapan maşa.
ŞAHİN BİNBAŞI: Bana bak köpek sensin. Parçalarım seni şeref fukarası.
DOĞAN YARBAY: Yav he he. Neyse size bir sürprizimiz var.
SERDAR PAŞA: Siz onu boş verin de asıl benim size bir sürprizim var.
DOĞAN YARBAY: Ne sürprizi paşam.
SERDAR PAŞA: Şu kopan fırtına Türk ordusudur yarabbi.
KADİR ÜSTTEĞMEN: Senin uğrunda ölen ordu budur yarabbi.
DOĞAN YARBAY: Sürpriziniz bu muydu? Biz zaten bekliyorduk.
GÜLTEKİN: Yükselsin ezanlarla müeyyed namın
DOĞAN YARBAY: Anlamadım. Ne konuşuyorsun sen çömez.
ŞAHİN BİNBAŞI: Galip et. Çünkü bu son ordusudur İslam’ın.
FEHMİ HOCA: N’oluyor lan?
SERDAR PAŞA: Daha bir şey olduğu yok. Şimdi olacak hoca bozuntusu.
FEHMİ HOCA: Bu kadar tiyatro fazla. Sık şunların kafasına iflahsız.
İFLAHSIZ: Emredersiniz Hocam.
‘’ İflahsız silahını belinden çıkarır, aheste aheste şarjörü çeker. İlk kurşunu Terörist Yakup’a. 2. Kurşunu Faruk’a. 3. Kurşunu Doğan Yarbay’a sıkar.
FEHMİ HOCA: N’olyor İflahsız?
İFLAHSIZ: Yanlış. İflahsız değil. Yüzbaşı Murat Deniz.
SERDAR PAŞA: Yüzbaşım al şu sahte hocayı
ŞAHİN BİNBAŞI: Yüzbaşı mı?
İFLAHSIZ: Yüzbaşı Murat Deniz. Emredin Binbaşım.
SERDAR PAŞA: Oruç Hocam şöyle güzel bir şiir ile kapatalım perdeyi. Buyrun...
ORUÇ HOCA: Eyvallah. Var ol Paşa. İki cihanda da var ol.
Bu vatan, bağrında ne yiğitler barındırıp besledi
Bu vatan, uğrunda nice aslanlar canlarını yitirdi.
Şüheda kokar iken memleketin her yanı buram buram,
Ta kendileridir bu vatanın şah damarında dimdik duran.
Ellerinde kılıç, kalplerinde hak. Muzaffer olacaklar inşallah
Selam olsun bizden şanlı Hilal’e! Düşürtmesin küffara Allah.
Hem canımızla, hem kanımızla korumuşuz Alparslan’ın emaneti,
Onlar ki Kemal’in askerleri, hakkın erleri, İbrahim’in delileri.
Asım’ın nesli onlar, çiğnetmediler namuslarını bir kez dahi
Anadolu’nun evlatları onlar, canları pahasına korudular Hilal’i.
Dünya hep bir araya geldi de, geçemediler ufacık bir boğazı,
Süngüyü takıp şehadete koşar iken kopardılar bir çok boğazı.
Ezildiler de ezdirtmediler vatanı, saymışlardı mukaddes
Kim ki namuslarına dil uzattı! Dediler ‘’ Soluğunu kes’’
Tükürükleri ile boğdular kendilerini aslan zanneden milletleri,
Tüm cihan’ı hüsrana uğrattılar. Fransızları, İtalyan’ı, İngilizleri.
Nice kahramanlar yitirdi bu vatan, bağrında açan gonca gülleri soldu
Gayeleri idi memleketin bekası. Var mıdır cihanda böyle şanlı bir ordu?
Allah katında şehittir onlar, ölü değiller ki kazıyorsunuz mezar,
İmanı bedenine ağır gelenler lisanlarınca onları ölü sayar.
Mertebeleri en kutsal mertebedir ki, geldikleri vakit ayakta karşılar peygamberler,
Öyle keskin bakışları vardır ki; Adeta yırtılır yerler, yorgan gibi dürülür gökler.
Onlar korur iken vatanı ne mertebe istediler, ne makam, ne mevki, ne de şan
Çünkü onlara en şerefli makam, en izzetli mertebe vardı. Nişan vardı nişan.
Onlar en büyük nişanı taktı, melekler kıyacak nikâhlarını
Onlar en yüce mertebeye ulaştı, peygamber öpecek yanaklarını.
Onlar en şerefli mevkie yükseldiler, ki ediyorlar yetmiş beşer’e şefaat
Onlar Esfel-i Safilinden, Alâ’yı İliyyin merdivenlerini çıktılar kat kat.
Onlar İzzet-i Namuslarına getirtmediler bir gün olsun delalet,
Ne yüce makamdır ki; Sonu ebedi cennet, sonu şan-ı şehadet.
Ezelden beridir çiğnetmediler namuslarını, saydılar vatanı yâr,
Gelen bütün akvam-ı beşer’e ördüler adeta etten duvar.
Tıktılar heveslerini kursaklarına, ettiler şereflerini lâl
Türk’ün yurdunu ele geçirmeyi edemediler bir daha hayal.
Emanet bildiler bu memleketi, cedleri Osman’dan
Kutsal saydılar bu emaneti, korudular dört bir yandan.
Kuşatılmış iken şüheda’yı vatan’ın her karış toprağı birer birer,
Yarabbi bu ne güçlü imandır böyle, edemez dahi arştaki melekler.
Binlerce, yüz binlerce ser düştü toprağa, kazsan belki de kan fışkıracak
Ne mutlu onlara ki, şahadete erip ab-ı hayat suyunu yudumlayacaklar.
Kevser ırmağında yıkanacak, Tuba Ağacı’nın meyvesinden tadacaklar
Misk-ü amber kokulara bezenecek, kuş tüyü yataklarda yatacaklar.
Anlatmaya çalışsan anlatamazsın, kifayetsiz kalır bütün kelime
Bizden ufak bir armağan olsun vatan bekçilerine bu şahadetname
PRENSES NİLLA:Yine olmadı. Yine başaramadık. Hani bu sefer kolay alacaktı. Hani bu sefer Türkiye bizimdi.
GENERAL DAVİD: Anlamadığım bir tılsım var ülkede. Sağ Terörü denedik olmadı. Sol Terörü denedik olmadı. Bölücü Terör olmadı. Radikal Terör olmadı. Demek ki hepsinin karışımı bir terör ortaya koymalıyız.
BAL NİNE: Bugün vatan bizden razı olacak. Nefer şehit ordu gazi olacak
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.