HÜKÜMSÜZDÜR
Edebiyat geçmişimizde şiire bakalım:
Eski Türklerde devlet başkanları önemli kararlar almadan önce halk tarafından sevilen şairlere danışır daha sonra nihai kararlarını verirdi. Şairler bilge, bilgelerde şair olarak görülürdü. Şaire danışmak demek bilgeye danışmak demekti.
Osmanlılarda şairlerin yazdıkları şiirlere bahşiş verilirdi. Padişahların çok basit şiirlere bile bahşiş verdiği olmuştur. Hatta devlet büyükleri bile kendileri için şairlere para karşılığı şiir yazdırmışlardır. O dönemde bir şair aldığı bahşişlerle geçimini sağlayabiliyordu. Çünkü şiirler halk tarafında benimsenip ezberleniyor, dilden dile dolaşıyordu. Bir nevi ayaklı medya. Osmanlı padişahlarının bir çoğu şairdi.
II. Murad (Muradi),Fatih Sultan Mehmet Avni, II. Bayezid Adli, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman Muhubbi-Meftuni, Acizi II. Selim Selimi, III. Murad Muradi III. Mehmed, I. Ahmed, II. Osman, IV Murad, IV. Mehmed II. Ahmed Ahmed, II. Mustafa ikbali, III. Ahmed Necib, III.Mustafa Cihangir, III. Selim İlhami mahlaslarıyla şiir yazıp divan oluşturdular. Padişahlar şiir yazmayı hobi olmaktan çıkarıp usta şairlere taş çıkarmışlardır.
İslam tarihinde ise tarih kitaplarından malumunuzdur. İslamiyet öncesi Araplarda şiir çok önemliydi. Mekkede her yıl panayır kuruluyor. Panayırda şiir yarışması düzenleniyordu. Birinci seçilen şiir Kabenin duvarına asılıyor. ve gelecek yıla kadar orada asılı kalıyordu. Hemen herkes şiire ilgi duyuyor , birçok şiiri de ezbere biliyordu. Böyle bir ortamda Kuran nuzul olmaya başladı. Edebiyeta bu kadar önem veren bir ortamda Kuran dilinin çok basit seviyede olması düşünülemez. Kafir ve müşriklerinde Peygamber Efendimize şair demeleri kaçınılmaz. Kuranda şu şekilde geçmektedir.
Enbiya suresinin 5. Ayeti: “Onlar: "Hayır, bunlar karışık rüyalardır; yok, onu kendisi uydurdu, yok o bir şairdir. Böyle değilse önceki peygamberler gibi, o da bize bir mucize getirsin" dediler.”
Peki kuran şiir hakkında başka neler var. Şuara suresi 224. Ayet. Şairlere ise haddi aşan azgınlar uyarlar.(D.İ.B meali). Ayetten de anlaşılacağı gibi şairlere pek hoş gözle anılmamış. Ancak şiire bu kadar değer veren bir topluma şiirsiz tebliğ yapmak düşünülemez. peygamber şairleri diye anılan Hassân b. Sâbit, Ka‘b b. Mâlik ve Abdullah b. Revâha, peygamber efendimizin seyahatlerine zaman zaman eşlik etmişlerdir. Tebliğ esnasında Peygamber efendimize şiirle karşılık verenlere yine efendimizin izni ile şiirle karşılık vermişlerdir. Düşünün kafir bir şair üstün bir dil ile inkar ediyor, kalabalık onu dinliyor. Aynı şekilde mukabele edilmezse tebliğ başarısız olur. Zaten Peygamber şairlerinin şiirleri dilden dile ezberlenerek dolaşarak, İslamın yayılmasında da önemli rol oynamıştır.
Peki şiir iyi midir kötümüdür. Şiiri bıçağa benzetirsek , bıçak günlük bir çok işimize yarar. Mesela ekmek kesmemize, meyve soymamıza, ağaç yontmamıza vs yarar. Herkesin evinde birçok bıçak mevcut. Ancak aynı alet bir katilin eline geçerse o zaman büyük günah işlemeye yarar. Şiir de böyle. Şiir sapkın kişiler tarafından etkili bir şekilde kullanılırsa maazallah insanlar hak yoldan uzaklaştırılabililir. Örneğin etkili beş şair ataistliği yaygın hale getirebilir. Çünkü şiir edebiyatın en üst zirve noktasıdır. Şiir en hasas ince duyguları anlama ve yazma sanatıdır. Şair çok üst düzeyde anlayan ve etkili bir şekilde dele getiren açıklayandır . Etkileme yüzdesi çoktur Kökeni bazı kaynaklarda arapça şi’rشعر ; yani anlama, bazı kaynaklarda şuurشعور; yani farkında olma olduğu belirtilmiştir. Osmanlıca sözlük anlamı: güzel tertipli manzume. Tahayyül(hayal) ve tasavvurla ve bazı hakikatları hoşa gidecek şekilde ifade etme olarak tanımlanmıştır. Benim tezime göre etkili beş şair toplumu kökünden ve derinden etkileyebilir akım oluşturabilir.
Gelelim günümüz Türk şiirine Osmanlının son dönemlerinde ortaya çıkan edebiyat akımlarından beri genel olarak şiir ve şairler dönem şiirleri ile ön plana çıkmaktadır. Sokaktan birsini çevirip şiir sorsan ya konusu milliyetçilik olan bir şiir veya dönem şiiri adını söyler. Dönem şiiri derken 28 şubat, 12 eylül , 27 mayıs vs dönemleri anlatan şiirler. Şairler siyasi hareketlerin içinde boy göstermişlerdir. Siyasi hareketi etkilemek yerine, yüceltmekle meşgül olmuşlardır. Aşk anlatma meselesine gelince onu da pop şarkılarına kaptırmıştır. Yani örnek olarak 18 yaşında deli kanlı genç Osman tam aşık olma , tam hayat felsefesi , ideali oluşturacağı dönemde örnek Şair Ali’nin şiirlerine ilgi duysa. Okuduğu şiirlerin etkisiyle Yüksek idealli bir mühendis, doktor, öğretmen olacağını sanmayın. Çok iyi bir PARTİZAN olacaktır. Veya şiire ilgi duymazsa bana göre anlamsız pop şarkılara kendini kaptıracak, ne memleket ne ideal nede ahlak umurunda olmayacak. Modern Türk şiirinde bilgelik yoktur dememin sebebi budur.
Ben isterim ki şiir okuyanlar ideal sahibi olsunlar. Boş duygulanımlardan kurtulsunlar. Kendilerini boşlukta hissetmesinler. İçindeki boşluğu şiirle doldursunlar. Toplum siyasi olaylarla yönlenmesi yerine edebik veya bilimsel gelişmelerle yönlensin. Toplum herhangi bir olay karşısında ilk döndükleri yer siyaset değil de, edebiyat veya bilim olsun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.