- 1022 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Özlenmek İyidir Özlemek Kadar Olmasada
Özlem bir şeyi veya bir kişiyi tekrar görme ya da kavuşma arzusu olarak ifade edilebilir. Bu bağlamda insanların birbirini özlemesi de gayet tabiidir. İnsanlardan ziyade hayvanlarda hatta ve hatta kısmen bitkilerde bile buna rastlayabiliriz. Örnek verecek olursak yıllar önce kendisini sahiplenen bir insanı bir aslan gördüğünde saldırmak yerine adeta ona sarılıyor, öpüp kokluyor. Bir diğer örnek olarak ayçiçeği ışığa olan özleminden sebep gündüz Güneşe, gece ise Aya doğru yüzünü çeviriyor. Hal bitki ve hayvanlarda böyleyken insanın özlem duygusundan sıyrılmış olması elbette beklenemez. Madem insan özlem duygusunu barındırıyor o zaman sevgi için kullanılan şu klasik soruyu özlem için de kullanmayı lüzumlu görüyor ve kendime soruyorum. “Özlemek mi, özlenmek mi?”
Özlenmek yukarıda verdiğimiz tanıma bakılacak olursa bir insan, hayvan ya da bitki tarafından arzulanmak şeklinde kabaca yorumlamak mümkün. Ama gelin biz bunu insan özeline indirgeyelim ve bir insan tarafından arzulanmak olarak ifade edelim. Özlenmek buysa özlemek de bir insanı arzulamak olarak karşımıza çıkıverir. Hangisinin daha iyi olduğunu seçmek tabi ki kişinin karakteristik yapısı, yaşanmışlıkları, çevresel faktörler gibi sıraladıkça sıralayabileceğimiz çok çeşitli değişkenlere bağlıdır. Doğal olarak ben kendi seçimim etrafında yazımı şekillendireceğim.
Bence özlemek, özlenmekten daha iyidir. Bu seçimi yapmamın en önemli sebeplerinden biri şu: Eğer bir insan seni özlüyorsa bunu bilmen için özleyen kişinin ya da herhangi bir üçüncü kişinin bunu sana söylemesi gerekir. Eğer biri bunu sana söylemezse bilemezsin. Bilmediğin bir şey hakkında da doğal olarak herhangi bir seçim yapman ihtimali yoktur. Ama özlemek öyle mi? Eğer özlüyorsan bu senin içinde bir sırdır. Eminsindir, tereddüt etmezsin, aklın karıncalanmaz. Belki birazcık yorulursun ama yorulurken de yoğrulursun. Biraz için yanar ama yanarken de pişersin, tıpkı ayçiçeği gibi. Ayçiçeği her gün yüzünü güneşe döner özler çünkü ışığı ve sabahtan güneş batana kadar hep ona bakar. Güneş bu arada kavurur tenini, yakar ayçiçeğini ama ayçiçeği bilir ki eğer güneşe bakmazsa çiğ kalır içinin çekirdeği.
Özlem bir ateş gibi pişirir sahibini. Kimini az, kimisini de çok hatta yakar bazılarını. Semender gibi. Semender öyle özlemiştir ki ateşi yaklaşır ona, yaklaşınca canı yanar, canı yanınca kaçmak ister ve daha sert kanat çırpar bu kez kanatlarını ama bilmez kanatlarını her çırptığında bir körük gibi harladığını ateşi. En sonunda ateş büyür büyür ve semenderi de alır içine. Semender böyle yanar işte özleminden. Kimisi ise az pişer. Menzilden dışarı çıkar sapık olur. Tıpkı su akıtan bir çömlek gibi. Çömlek topraktandır ve iyi pişmezse eğer suyu taşıyamaz sızdırır. Gayeden sapmış olur böylece. Her şeyde olduğu gibi özlemde de bir ölçü vardır. Ne çoğu iyidir ne de azı ortasını bulmak icap eder.
Eğer özlersen sen ayarlarsın ortasını yansan da senin yüzündendir ham kalsan da. Ama özlenirsen şayet elinden hiçbir şey gelmez. Yananı da ham kalanı da sadece izlersin. Üstelik senin yüzünden yanar kimileri ya da sen çıkarmış olursun yoldan iyi pişmeyen çömleği.
Bundan sebep özlemek daha iyidir bence. Özgürlüktür özlemek, sınırsızdır. Aşk gibidir özlemek. Aşk kadar masumdur, aşk kadar tabiidir.
Velhasıl özlenmek iyidir özlemek kadar olmasa da.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.