- 719 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Günün sonunda ...
İşte yine yürüyordum bir başıma, ruhumun her bir yanı ise dökülüyordu sanki ayaklarıma. Zayıf ve narin yüreğim hiç bir aşka yelken açmıyor, adeta kendini kilitliyordu karanlık bir dünyaya. Mevsimlerin rengi bile kaçmıştı sankı, her bir şey en mat halini alıyor ve öylelikle çıkıyordu karşıma.
Bense şaşakalıyordum insanların savurdukları onca mutluluğa.
Şüphe duymak istemiyordum Tanrıdan yana, bir bildiği vardır elbette onun diyor ve kafamda beliren neden eşit dağıtmamış olabilir mutlulukları, düşüncesini böylelikle silip atıyordum bir kenara. İnanıyorum, evet inanıyordum. yaşamda beni ayakta tutan tek şey masumane inancım, ve güvenimdi çünkü. Dipsiz sıkıntılara maruz kalmaktan yorulan bedenimi , tıpkı bir ölüyü hayata döndürmeye çalışan bir keşiş gibi, tedavi etmeye ve onu diriltmeye çalışmaktan bir kez daha yorgun olarak ayrılıyordum günün sonunda. Ama birşey değişmiyordu, aynı sabahın aynı akşamını yaşıyor, aynı umutların, o heyecanla korkuyu barındıran aynı sancılarını çekiyordum. Talih benim dışımdaki herkese gülüyor, benim dışımdaki herkesle iyi geçinmenin evresini yaşıyordu sanki. Zaman bir kez daha önüme cehennemi sunuyordu, eskitiyordu bedenimi, eskitiyordu kalbimi. Çıkışı olmayan bir labirentin tam ortasındaydı dünyam. Artık o çıkışı benim yaratmam gerekiyordu. Lakin kılımı kıpırdatacak gücü bile, artık bulamıyordum kendimde .
Yaşam sizlerin olsun dostlarım, açık bir mezara ihtiyacım var şimdilerde...
Denemeler-Düşünceler
Yazan -Edibe Toğaç
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.