adam
O gün diğer günlerden ayrı bir gün değildi. Sadece hafiften bir yağmur yağıyordu. Adam önüne aldığı zamanda aceleyle aşağıya doğru yürüyordu merdivenlerden. sanırım sahile dik bir yokuşun merdiveniydi bu. Adam ısrarla yağmurun altında sigarasını yakmağa çalışıyor bir yandan da yürüyordu merdivenlerden aşağı. Yağmur giderek artıyordu. kediler köpekler kuşlar kendilerini atmışlardı bir kuytuya.. metroloji yağmurun rüzgarla beraber giderek artacağını anons ediyordu radyolardan. Etraf korkulacak kadar tenhaydı. Adam aldırmıyordu ne yağmura ne rüzgara ne de tenhalığın sunduğu gizemli korkuya. Yağmurun arttığı oranda hızlanıyordu merdivenlerden inerken. Bir yere varacaktı da nereye. Aşağı doğru uzanan geçenin karanlığından mıdır, yoksa yağmurun yoğunluğundan mı yokuş aşağı inşa edilmiş ( öyle görüyordu) merdivenlerin sonu seçilmiyordu. Önemli gelmiyordu sonunun görülmesi. sonunda arzuladığı yere ulaşacağını biliyordu adam. Emindi kendinden. her terliğe engele rağmen ulaşacaktı arzuladığı hayallerini kurduğu yıllardır düşündüğü yere varacaktı .İçini o sıcakta serinletecek şeyler düşünüyordu. Yağmur ne kadar yağsa da havanın insana yapışan nemini alamamıştı. Hava giderek hem ısınıyor hem de yağmur gök delinmişçesine yoğun yağıyordu. Artık göz gözü göremez kimse bir adım atamaz derecesinde kalakalmıştı.. Tek adam tüm aksiliklere engellere etme yapmalara karşın onu merdivenlerin sonuna getirecek tempodan düşmüyordu. İniyor sendeliyor düşüyor tekrar kalkıyor tekrar iniyordu merdivenlerden aşağı. Zaman hiç ilgilendirmiyordu onu. Serçeler ötünce sabah olduğunu martıların denizden ayrıldığında gece olduğunu biliyordu. Saate ne lüzum vardı. Doğa her şeyi ayarlamıştı zaten. Birden durdu . kulaklarına tanıdık sesler takılıyordu. Evet . Büyük bir ışıkla masmavi bir renkle köpükleriyle balıklarıyla gün batımının eşsizliğiyle bir kadın edasıyla çıkmıştı karşısına . Evet varmak istediğine varmıştı. Yağmurun rüzgarın sert engellerine rağmen. Merdiven basamaklarının en son basamağına vardığında dönüp baktı indiği yukarılara. Gördüğü karanlıktı . karanlığın içinde dans eden grileşmeler onu hiç ilgilendirmiyordu. Ne kadar çok hayal etmişti bu anı.. Rüyalarında yaşadığı her anda, hep bu anı düşünürdü. Bir gün elbet o bitmez tükenmez olarak öne sürülen aşağı doğru inşa edilmiş merdivenleri mutlaka inecek ve sonunda o masmavi bembeyaz köpüklü üzerinde usanmadan bıkmadan uçan martılarıyla denizi görecekti. Hayallerini rüyalarının ilişkilerinin tümü bu an içindi sanki. Son basamaktan kollarını yana açarak martı hafifliğiyle bıraktı kendini denize. Deniz bir kaç bocalamadan sonra sakinleşti. sabah olmuştu. martılar , serçeler tüm gece sığındıkları yerden gökle yer gökle deniz arasında ki akşama kadar izin verilen rollerine döndüler. Adam denizin köpüklerinde bir katre olarak yaşadı bundan sonra..
münir
buca
izmir
2017/04/02