AŞKIN DİĞER ADI HÜZÜN
Ve sözler düşerken uçurumun kenarından gözlerde intiharı andıran yaşlar biriktirir gidişin… Ben kanarım usulca ağıtlar yakılır gönlümün ormanlarında. Vakit geç değildir artık sen büyürsün gözbebeklerimde… Ben kurşun yarası sözlerimi kuşanırım yalnızlığın ağrıyan yüreğine ve sen gidersin son perde kapanır bir öykünün ölümsüz satırlarında. Sireni çalınan ayrılıktır ve bir gemi ayrılır limandan susar dağlarda asi bir şarkı.
Kanatlarımda ağırlaşır gökyüzü, ben bulutları kaldıramam dağılır tüylerim. Bir kartal düşer gözlerimin semasından, ben içimdeki hasreti yok ederim sürgünüm ne de olsa vuslatın sana benzeyen gözlerine. Şimdi ellerimde kırk ikindi yağmurları, bakışımda küle döner sevdanın ateşi. Asi bir vazgeçiştir. Kaçmak ve sensizlik. İşte budur çaresizlik.
Bahardır avuçlarımda kanayan türkü. Yağmur bulutları dolaşır gözlerimde. Hasretin darağacında çığlık çığlığa kalırım. Utanır düşer saçlarıma kırağı. Ben dondurmadım zamanı bir odanın kadın eli değmemiş penceresinde. Susmak gecenin poyraz karanlığında bir kalemin bile yapamayacağı kadar zor bir iştir.
Tükenir mevsimler ay ışığı yakamozlarda. Ben mirasyedi hüzünlerin ikindi serinliğinde bir şehri yakıp dumanlarını içime çekiyorum. Seni delice özlerken bırakmak zor geliyor. Anla beni bu şehri sensiz yaşamak kaldırımlarında inan anamdan emdiğim süt gibi burnumdan geliyor.
Acının dili tutulmayan sancılarında isyanı tetikleyen mısralar. Ben değilim güneşin saçlarına bıraktığı ışık. Ben değilim yeşilin tutkulu rengi gözlerinde. Zaman iğreti sancılarda esir. Anılar bir resmin arka yüzünde sadece tarihi anlatır.
Aşktır bir kibrit alevinde tutuşan karanlık. Bana sevdayı anlatma ben o romanın yıllardır derbeder rolünde oynuyorum. Sanma zevklidir sarhoş ayazlarda berduş yürümek. Bana sorarsan çilenin damıtılmamış hüzünlerinde, yürek gemisini fırtınalı denizlerde yüzdürme. An kadar yakın asır kadar uzun, aşkın diğer adı hüzün. Vuslatı kader adlı bir hırsız tarafından çalınmış bir şarkının nakaratlarında teli kırılmış bir keman kadar yalnızım.
Bir kent uyur düşler uyanırken geceye, sen gidersin yine yalnızlık kalır bir aşktan geriye. Beni merak etme ben aşkın buz tutan ayazlarında üşüdükçe ısınırım. Seni bıraktığın sensizliğin en ücra kıtasında bekleyerek yaşarım.
Akşamın rengidir yorgun eflatun
Düşler bir gecenin sesine meftun
Şimdi harabedir sensiz bu şehir
Soluğum intihar soluğum zehir
Düşünme giderken beni al gülüm
Sevmek kimi zaman dirilirken ölüm
Zamansız gecenin adı ayrılık
Git yüreğim benim olsun karanlık
Sen güneşsiz kalma yeter ki gül yar
Benim ellerimde tutuşur rüzgâr
Sancılı öyküdür yaşadığım yaz
Dudağımda ateş yokluğun biraz
Hüseyin Özbay