- 651 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ACILARIN ÇOCUĞU
Ne yazayım diye düşünüp dururken; “Mir Kuzey” gazetesinden okuduğum bir haberde; Nihat Hatpoğlu, Ordu’nun, Kumru ilçesine; yani benim İlçeme gideceğini öğrendim. İlçemiz insanları Nihat hocanın sahneleyeceği acıların çocuğunu oynarken bolca göz yaşı dökecekler ve cennet bahçelerinden kendi köşelerin de; almış olacaklar.
Biliyorum ki; bu yazı mı okuyanlar beni yine eleştirecekler, Dinsizleştirecekler. Memleketim de; eğrisi ile doğrusu ile; bir çok organizasyonların altına imza attım. Birkaç örnek verecek olursam; mesela;
Mehmet Ali Alabora’ ilçeme getirdim. Ben Alabora’ yı tanıyordum fakat ilçem onu sadece “Memoli” dizisinden tanıyor; yatak oadalarına kadar olan televizyonlarından seyrediyorlardı. Yani; Memoli’ yi çok seviyorlardı. Eee sonra ne oldu derseniz; Ben kominist oldum...
Tiyatro getirdim. Adı “Kadınlık bizde kalsın” bu tiyatro da; Hz Adem den; Hazanfer Ahmet Çelebi’nin galata kulesinden uçmasına kadar. Kadınların erkekler üzerindeki rollerini mizahi bir üslupla gösterime sundular. Ertesi gün ne oldu dersiniz; ben dinsiz oldum ve birkaç ipsiz bunun namazı kılınmaz dediler...
Sonra 18 Mart geldi destanlaştırdığımız; Çanakkale zaferini anma günleri… Dünya birincisi hafızları getirdim. Kuranlar okundu ve dualar edildi. Arkasından ne oldu dersiniz; bu sefer de şeriatçı oldum...
Yani demem o ki; kendimi; kendi memleketim de bir kefeye oturtamadım. En sonun da beni oturttular.
Neden hep cennet ve cehennem efsaneleştirilerek anlatılır. Bizler yaşıyoruz… kendileri bu dünyanın cennetinde yaşarken neden bizi, öbür dünyanın cennetine ve cehennemine koyarlar.
Yine bazı kesimler aynı dille eleştireceklerini biliyorum. Lafı fazla uzatmadan asıl konuma döneyim…
Bu adamın ne dindarlığına; ne de dinine bir diyeceğim yoktur. Fakat bu adam tam bir melankolik. Yani öyle bir anlatıyor ki; sanki Hz. Muhammed döneminde bütün insanlar acıların çocuğu idi. Sanki hiç iyi şeyler yaşanmadı...
Neyi anlatır; Nihat Hatipoğlu? Keşke “üzerine oturduğu servetleri nasıl kazandığını anlatsa. Anlatsa bize; otellerin, kamu arazilerinin öykülerini. Hayber’i anlatır gibi duygulu biçimde... Bedir’i anlatır gibi etkili biçimde... Ebu Hureyre’ nin yoksulluğunu anlatır gibi anlatsa. Ebu Zer’in dünya nimetlerinden nasıl yüz çevirdiğini anlatır gibi anlatsa... Ağlamaklı. Hisli. Ve de yaşar gibi anlatsa.”
Fakat Nihat hocanın anlattıkları kendi yaşantısıyla ters düşmektedir. O duyguyu vermesi ne mümkün. Yaptıkları sadece şovmenlikten ibrettir. Hatta Diyanet İşleri Başkanı Ali BARDAKÇI’ nın birçok uyarılarına rağmen, ağlamaklı sahnelerini devam ettirmişlerdir.
Ben küçücük aklımla diyorum ki;
Emeği, alın terini, edebi, ahlakı, namusu cenneti ve cehennem’ i öğütleyen kasaları ve göbekleri şişkin simsarlar!!! Söylediklerinize ve anlattıklarınıza gerçekten kendiniz inanıyor musunuz? Dürüst olduğunuza gerçekten inanıyor musunuz? Hadi bir kerecik olsun kendinizi sorgulayarak aynanın karşısına geçin ve kendinizle muhasebe yapın; bakalım suretlerinizin derinliklerin de neler göreceksiniz…. Bu dünyanın nimetleri de sizin; ganimetleri de… Para sizde, şan sizde, şöhret sizde, kin, sizde, nefret, sizde…. Her şeyi aldınız eyvallah… Cennet’i de parsellediniz... Cennette bekleyen huriler de sizin… eee bize ne kaldı? ateşle donatılmış cehennem çukuru öylemi? Hadin ordan; sahtekarlıktan ve riyakarlıktan gözü dönmüş mahluklar!!! Neden her şeyi zaptetmenin ve gasp etmenin peşindesiniz? Kimseye masal anlatmayın... Hele de benim gibilere hiç… İnsanlığı mı aldınız, yüreğimi aldınız… Vicdanı mı aldınız... Sevinçlerimi aldınız… Fikirleri mi aldınız… yarım yamalak bir iman’ım kaldı.. Allahü alem…
Hey!!! bu günün umut tacirleri!!! Göbekleri ve cüzdanları şişkin simsarlar!!! Siz; kederin boğduğu sesi düzeltebilir misiniz? Cana; can katabilir misiniz? Şahmaran’ı anlatır gibi anlatırsınız; Gözlerden yaşlar akıtırsınız.. Yalandan hikayeler uydurup; cennet bahçalerine yollarsınız...
Lakin boş veriniz... Siz!!! ayakkabı tıkırtısından anlarsınız cinsiyetleri. Sese göre döner; kıblenizi değiştirirsiniz. Sanmayınız ki bu hep böyle gider. Çaresizlik susturmuştur insanları… Bütün kanalları kullanarak; kafesliyorsunuz teslimiyete hazır duyguları… Kendinize ganimetleri yağdırırken; cennetten bahçeleri sunuyorsunuz yalandan...
Heyy!!! Bu günün umut tacirleri!!! keyfiniz yerinde değil mi? Bilin ki size cennet mennet yok. Sizin için orada; üstüne oturacağınız kocaman bir kazık var...Bunu böyle bilesiniz…
İYİ AĞLAMALAR GÜZEL İLÇEM...
Ekrem SAYGI
21.03.2016
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.