- 564 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DÜNYA ŞİİR GÜNÜ BİLDİRGESİ “TÜRKİYE ŞİİR GÜNÜ BİLDİRGESİ(!)
DÜNYA ŞİİR GÜNÜ BİLDİRGESİ “TÜRKİYE ŞİİR GÜNÜ BİLDİRGESİ(!)
Dünya şiir günü dendiğinde, aklıma hep şu soru gelmiştir; acaba dünya şiir günü mü? Yoksa Türkiye şiir günümü?
Bilindiği üzre dünyada ilk şiir yazılı bir metin olarak Sümerler’de bir kadın tarafından yazılmıştır. Bu kadın, kral olan kocasına, şu dizeleri yazmıştır.
KOCAMA
Amacım, kalbimin sevgilisi
Güzelliğin büyüktür baldan tatlı
Aslan, kalbimin kıymetlisi
Güzelliğin büyüktür baldan tatlı
Benim değerli okşayışlarım baldan tatlıdır
Yatak odasında bal doludur
Güzelliğinle zevklenelim
Aslan seni okşayayım
Benim değerli okşayışlarım baldan tatlıdır
Damadım benden zevk aldın
Annem söyle sana güzel şeyler verecektir
Babam, sana hediyeler verecektir.
Sen beni sevdiğin için
Lütfet bana okşayışlarını
Benim Tanrım, benim koruyucum
Tanrı Ellil’in kalbini memnun eden Şusin’im
Lütfet bana okşayışlarını
Diye noktalanan bir şiir.
Neden günümüzde dünya şiir günü değil de Türkiye şiir günü diyorum?
Çünkü şiir, günümüz dünyasında herkese tanıdık olmasıyla birlikte, Türkiye’de şairlik, tamamen farklı bir algı oluşturmaktadır. Yani Türk insanının her üç kişiden beşi şairdir ve şiir yazar. Dolayısıyla bütün dünyadaki şair nüfusundan çok daha fazla şair vardır ülkemizde!
Peki, bu durum kabul edilebilir bir olgu mu? Elbette hayır! Çünkü şairlik bir öğretiyle ya da zorlamayla elde edilecek bir konu değil, şairlik bir ruh işidir. Kişide o ruh yok ise, yazdığı şiir değil, sıradan bir metin olmaktan başka bir şey değildir!
Dediğim gibi, günümüz Türkiye’sinde her üç kişiden beşinin şair olması nedeniyle, ülkemizde şair enfilasyonu yaşanmaktadır. Doğal olarak bu enfilasyona sosyal medya, antoloji sayfaları gibi yayın organlarının yanı sıra, Gerçek şairler de zemin hazırlamaktadır. Sebebine gelince, gerçek şairlerimiz, meydanı boş bırakarak, o ruhu taşımayan kişilerin at koşturmalarına izin vermekle birlikte, ülkemizde eleştiri kültürü gelişmediğinden, şiir adı altında yazılan yazılara, haksız ve gereksiz iltifatlar yapılması sebebiyle şairlik enfilasyonunu daha da körüklemektedir.
Şair nedir, şiire nedir ve nasıl olmalıdır’a gelince; Şiir, herşeyden önce çağdaş olmalıdır, o şiiri yazan kişi ise, çağdaş olmalıdır. Çağdaş bir şair, işlediği konularda, çağın gerekliliği olan, sosyal olayları, sosyal yaraları, sosyal öfkeleri, sosyal kızgınlık ve kırgınlıkları, sosyal sevinci, sosyal mutluluğu, sosyal nefreti ve öfkeyi işlemelidir!
Yani bir şairin yüreği, Nemrut kadar gaddar, gül katresi kadar naif, Karun kadar zengin, Hint fakiri kadar fakir, İskender kadar savaşçı, güvercin kadar barışçı olmalıdır! İşlediği konular, kimileri tarafından ütopik sayılsa da, yazdığı şiirler, içerik itibarıyla hayatın kendisini anlatmalıdır. Yazılan bu bazen ikili ilişkileri aşk, meşk ilişkilerini anlatırken, bazen savaşı, bazen barışı, bazen sosyal kokuşmuşluğu, bazen siyasi kokuşmuşluğu, sosyal adaletsizliği de konu olarak şiirlerinde işlemelidir.
Şair tek kaynaktan beslenerek, bir takım yazılar yazıyorsa, ki bu gibilerine şair demek mümkün değil! Örneğin aşk acısı çeken birisi ertesi gün bir bakmışsınız şair olarak ortaya çıkmıştır. Yazdığı yazılar ise her satırında aşk, ihanet, haslet ve vuslata dairdir. Sorulduğunda ise bu durumu bir tarz olarak nitelemektedir. Ki ülkemizde aşk da enfilasyonist kaygan bir zeminde olduğundan, aşka dair içinde kalan ukdeyi kağıda dökmesiyle her üç kişiden şeşi şair olarak ortaya çıkıyor. Bu yüzden dünya şiir günü değil, Türkiye şiir günü kutlu olsun diyorum!
Efkan ÖTGÜN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.