- 558 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKLER DARAĞACINDA OLURSA…
Yazımın başlığının içeriğini az sonra sizler de okuyunca anlayacaksınız. Avrupa’da gelişen olaylara bir de diğer pencereden bakalım mı?
"...Alman Hollanda ne far keder ki, altı üstü her ikisi de haçlı değil mi?" diye bende aynı hatalı düşünceyle zaman zaman usumdan mantığıma doğru yol almaktaydım.
Meğerse kazın ayağı öyle değilmiş!
Uzun yıllar Almanya’da yaşayan, kütüphanede müdürlük yapan bir Türk’le aynı otelde tatildeydim.
Onunla kısa bir siyasi tarihi sohbetimiz olmuştu.
Söz döndü dolaştı Almanya’da yaşayan Türklere gelmişti.
Ona şöyle bir soru sordum"
" Almanlar bizim için ne düşünüyorlar? Gerçekten Türklerin evleri, işyerleri dazlaklar tarafından kundaklanıyor mu?"
Verdiği yanıt aklımı ve yüreğimi üşütmüştü..!
"... Bu sorunuza sağlıklı bir yanıt verebilmem için tarafsız durmam gerekir. Almanya’da yaşayan Türklerin %75’i kurt kökenli vatandaşlarımızdır. Onlar, en ufak bir olumsuzlukta başkaldırıp alman polisine " siz ırkçısınız!" diyerek Kürtçe ve Türkçe küfür ettiklerine çok tanık olduk. Tahriklerle para normal direnişler gerçekleştirip alman vatandaşların tepkileriyle karşılaşıyorlar. ...
Halkların eşitliği, söylemleriyle içte karışıklık yaratıyorlar.
Tatbiki bu arada şu gerçek de var: Almanya’da 2. Dünya savaşı sonrası azalan erkek nüfusu şimdiki yıllarda arttı. Yansıra işsizlik de artmış durumda.
Düşünebiliyor musunuz?
Kendi ülkesinde bir alman genci işsiz ve bunalımda. Ama bir Türk Mercedes’e binmiş ona hava atmakta!
Siz onun yerinde olsanız ne düşünürsünüz?
Şahsen kendi adıma soyluyorum: ne zaman bir Türk, bir alman kavga etmiş olsa oradan hemen uzaklaşıyorum. "
Merakla sordum:
" Neden?"
"...Çünkü çok kötü küfür ediyorlar. Hakaret ediyorlar. Ve nereden geldiği belli olmayan bir grupla toplanıp polisin üzerine taşlı sopalı saldırıyorlar.
İnanın birçoğu iş verdikleri halde çalışmayıp, işsizlik maaşı alıp yan gelip yatan insanlar. Oysa bize sosyal olanaklarla güzel bir yaşam sunan ekmeğini yediğimiz ülkede anarşi değil kurallara onların yasalarına uymak yakışır."
Tatilci vatandaşımız sözlerine şöyle devam etti:
" Sözü çok uzattım değil mi? Asıl sorunuzu tam yanıtlayamadım. Özür dilerim. Belki de anadilim Türkçe konuşmayı özlediğimdendir. Sahi siz ne sormuştunuz bana?"
Ona hoşgörülü bir gülüşle yanıt verdim. Sorumu farklı bir soruyla yineledim:
" Alman insanı Türkler hakkında ne düşünüyor? Gerçekten ırkçılık var mı?"
Bu kez yanıtı çok kısa ve ürkütücü olmuştu:
" Almanya bir azınlık çöplüğüne dönüştü. Bu çöplük, ancak ve ancak Almanya sınırına darağacı asılarak Almanya temizlenir!"
Bu nasıl bir mantıktı?
Almanlar Türkleri çöp olarak görmesi ne kadar çirkin, insanlık-dışı bir değerlendirmeydi. Hem de Avrupa’nın gözdesi Almanya, hem de Çanakkale’de müttefikimiz Almanya insanı darağacını kurmayı hayal etmekteydi. Onların üşünce penceresinden bakmak bile insanın tüylerini diken diken ediyordu.
Hangi can/canlar bir başka can, hangi amaç uğruna böylesi hunharca feda edilirdi?
Din!
Evet, din yüzünden.
Yok, yok kadın yüzünden...
Hayır, hayır petrol yüzünden...
Tarih sayfalarındaki savaşların hemen hemen hepsi din farklılıkları yüzünden gerçekleşmişti.
Günümüzde İŞİD karakterinin arkasındaki emperyalistleri düşününce akla en yakın duran sebep, din değil de nedir?
Ama asıl görmek istediğimiz tehlikeye gözlerimizi kapatıyoruz. Bir de bardağın boş değil, dolu tarafını görelim. İşte size birkaç örnek:
- Hava savunma sistemimizin rampalarını Almanya kurmuş.
- Türk hava sahasını koruyan rampalarını koruyan ve başında Hollanda’lı askerler Nato’dan geliyormuş.
- Bu arada kuzey Korelilerin dış şasesini yaptığı çakma milli tankımız Altay’ın da motorları Almanya’dan!
- 9 Mart tarihinde Türk petrol ofisinin %100 hissesini de Hollandalı Vitol şirketine satılmış.
- Türkiye’deki röntgen cihazlarına kadar hastanelerde kullanılan bütün tıbbi cihazların %90’ı yine Almanya’dan geliyor,
- Peki ya ilaç sektöründeki Roche ne demeli? İlaç terörü yıllardır onların elinde değil mi?
- Devlet sektöründeki 127,000 resmi aracın neredeyse tamamı da Alman yapımı değil mi?
Madem Avrupa düşmanımız o zaman şöyle haykırsak daha sağlıklı olmaz mı?:
“ Türk askerinin dahi giremediği incirlik üssünü ülkemizde istemiyoruz!” Desek bile göbeğimizden zaten onlara bağlanmışız.
Hadi resti çekelim bakalım, ne olacaksa olsun mu, diyelim?
Türkiye’de son yaşanan olaylar yüzünden insanlarımız mutsuz; her gün şehit haberleriyle, gelecekteki belirsiz siyasi yeniliklerle etki/tepkiye çok açığız. Yurt içindeki ve yıllardır yurt dışında iş tutan vatandaşlarımızın sağduyulu olması gerekir.
Fevri davranmak, hatalı sonuçlara neden olur. Unutmayalım: keskin sirkenin küpünedir zararı.
Lütfen, emperyallerin oyunlarına gelmeyelim.
Emine Pişiren-2017, Mart