- 578 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Evrenler
Bir zamanlar güzel yazılar yazardım. Şimdi dönüp bakıyorum. Demek ki bir zamanlar güzel yazılar yazmak için güzel nedenlerim varmış. Şimdi yazmak için sahip olduğum nedenler hep çirkin ve acı verici. Zamanla her şey düzelir diye bir yalan var. Maalesef zamanlar her şey düzelmiyor. Zamanla her şey daha da kötü oluyor. bunu bizzat yaşayarak tecrübe ettim. Ne diyordu şair bu konuda; acılarımız ve kafiyelerimiz vardı, işte hepsi bu kadar.
Bende güzel şeyler yazmak isterdim elbette. Güzel anılardan bahsetmek isterdim. Ama güzel şeyler yaşamadığım için güzel şeyler yazamayacağım. Güzel şeyler de mi hayal edemiyorsun be adam diyeceksiniz. Evet hayal edebiliyorum ama yazmak nedense pek cezbetmiyor beni. Her şey daha iyi olabilir miydi? Elbette her şey daha iyi olabilirdi. Fizikteki paralel evren yasalarına göre belki başka bir evrende daha mutluyumdur ve belki de her şey daha iyidir. Bunu hiç bir zaman bilemeyeceğim. Ama bildiğim şu anda içinde bulunduğum evrende her şey pek de iyi ve güzel değil. bunun sorumlusu ise kuşkusuz büyük oranda benim. Çünkü içinde bulunduğum ve beğenmediğim sonuçlara ulaşırken en büyük etkiyi verdiğim kararlar oluşturdu. Ama belki de bu kararları vermek zorundaydım. Sonuçta nasip kısmet diye de bir şey var kardeşim. Nasipten öteye köy yoktur. Hangi kararı verirsek verelim olup olacağı bu kadarmış diyebilir miyiz mesela? şimdi bir kaç paralel evrenden örnek verelim.
1999 senesinde ilk defa üniversite sınavına girdiğimde Seydişehir’de 2 yıllık Elektrik Bölümü gelmişti. Ama gerek meslek konusu olduğundan gerekse iki yıllık olduğundan gitmemiş ve bir sene daha sınava çalışmıştım. Bu hem bir sene kaybetmeme hem de ikinci sınavda puanımın düşmesine neden olmuştu. Eğer o okula gitseydim acaba hayatım nasıl olurdu? Ömrümün bir kısmında 4 senelik bir fakülte bitirdiğimden dolayı baya sıkıntı çekmiştim. Çünkü yaşadığım çevre eğitim seviyesi baya düşük bir çevreydi. En fazla lise mezunları ve iki yıllık üniversite mezunlarının olduğu bir çevrede yaşıyordum. Bu sebepten imkan ve koşullar daha ziyade eğitimi düşük olan kişilere göre şekillenmişti. Gerek iş gerek askerlik gerek evlilik konuları hep eğitim seviyesi düşük kişilere hitap ediyordu. Bu sebepten fakülte mezunu olmam sebebiyle bunların hiç birisinden faydalanamadım. Eğer bu okula gitseydim hayatımdaki bu merhaleler kuşkusuz şimdi olduğundan daha farklı şekillenirdi. Peki, o zaman hayat nasıl olurdu? Elbette bunu kestirmek imkansız. Ama orada bir paralel evren oluştuğu kuşkusuz.
Peki bu 1999 senesinde kazandığım okula kaydımı yaptırıp gitmeseydim ve üniversite puanım düşmeseydi o zaman nasıl olurdu? Kuşkusuz şu anda mezun olduğum fakülteden daha farklı bir fakülteyi yazardım. Belki de eğitimimi başka bir vilayette tamamlardım. Acaba bu bölüm hangi bölüm olurdu? Acaba hayatım bu durumda nasıl şekillenirdi? Burada da bir den fazla paralel evren oluştuğu kuşkusuz. Bu paralel evrenlerden herhangi birinde huzurlu muyum acaba?
2000 senesinde ikinci kere üniversite sınavına girdiğimde ilk önce tercih listeme okuduğum bu fakülteyi yazmamıştım. 2 yıllık Anestezi bölümünü yazmıştım. Yani eğer tercihlerimi çeşitli nedenlerle değiştirmeseydim bir sağlıkçı olacaktım. Hem de başka bir vilayette üniversite hayatımı tamamlamış olacaktım. Acaba o zaman hayatım nasıl olurdu? Anestezi Uzmanı Mesut Çiftci olarak acaba hayatım nasıl olurdu? Tabi 2 yıllık bir fakülte de okuduğum için askerliği uzun dönem yapacaktım o zaman. Ama sağlıkçı olduğum için muhtemelen bir askeri hastahane de yapacaktım askerliği. Neler yaşayacaktım ve ne tecrübelerim olacaktı? Hangi insanları tanıyacaktım. Hayatım nasıl değişecekti? bir den çok paralel evren. Acaba hayatım nasıl değişecekti?
Bu şekilde çok fazla paralel evren oluşturulabilir. Bu paralel evrenlerden hangisi daha iyiydi, hangisi daha kötü olurdu? Bu hiç bir zaman öğrenemeyeceğim. Acaba günün birinde paralel evrenler arasında seyahat etmek mümkün olabilir mi? Olursa ben seyahat edebilir miyim? Bu şimdilik imkansız gibi görünüyor.
Bir teselli midir bilmiyorum ama bir inanışa göre şu anda yaşadığımız şeylerin hayatımızda başımıza gelebilecek en hayırlı şeyler olduğundan bahsediliyordu. Belki de şikayet etmemek lazım o kadar da. Ama şikayet etmemek de sorunların çözümünü sağlamıyor. sonuç olarak sorunlar var, görmek istesem de istemesem de varlar.
YORUMLAR
Fazlasıyla kendimi buldum yazınızda ve ne doğru bir söylem adına paralel evren denen.
Ben de sağlıklı bir seçim yapamadım üniversite sınavlarında ve varlığımla asla bağdaşmayan bir bölüm kazandım ve okudum ne de olsa popüler bir meslekti işletme eğitimi üstelik yabancı dille eğitim veren bir fakülte ise tabii ya sükseli bir mesleğim olacaktı ki oldu da...
Kariyerime bankacı olarak başladım ve bana ait olmayan hayallerim vardı ve bir o kadar insanların bana duyduğu güven hele ki o ön-yargılar yok mu?
Sonra...yetmez ki yazmaya ne zaman ne de satırlar bu yüzden durmuyor asla iç sesim nitekim...
Ani bir U dönüşü yaptım ve öğretmenlikte karar kıldım bu sefer: sözüm ona tayin olacaktım ve bir köy öğretmeni olarak Çalıkuşu sıfatın ekleyecektim bankacı sıfatımın ani bir infilakla patladığı ama...başvurumu yaparken geç kalmıştım M.E.B. na ve bingo...açıkta kaldım bu sefer ücretli öğretmenlik yapmaya başladım üstelik komik ücretler karşılığında nereden nereye...saat ücretimin ödenmediği ne çok okul. Sağlık olsun, dedim ve yeni bir halka ekledim zincire: Şimdi de psikolojide karar kılmıştım ve akademisyen olma hayallerimle kendimi psikolojide yüksek lisans yaparken buldum...
Burada keseyim sefil hayat hikayemi.
Şimdi ne mi yapıyorum?
Belki hiç bir şey yakın çevremin nazarında belki de kağıttan kayıklar yapıyorum yine iç sesimin tınısında kaybolduğum ama ne yapıyorsam SEVEREK yapıyorum. yazdıkça insan sevgim inanılmaz ivme kazandı ve maneviyatım...
Aslında büyümeye çalışıyorum ama büyümenin de zor olduğu bir dilemma iken varlığım.
Kısaca rüzgar nereye götürürse ama umutlarım hala saklı çok derinde.
Kutluyorum efendim.
Affola, biraz uzun ve gereksiz bir yorum oldu ama...
Saygılar, selamlar dost kalem.