- 591 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Aynadaki Parmak İzi
Siluetini gördüğü aynaya cesaret edemedi bakmaya.Sadece dokunabiliyordu arada sırada.Hiçbir şekilde yarısı eskimiş yüzünü çeviremedi.Bakamıyordu ama yüzünü unutamıyordu da.Ne olduğunu biliyordu ama bakamıyordu.Cesaretinin olmadığını biliyordu.
Dokunuyordu sadece karanlıkta siluetinin çarptığı aynaya.Onu, bu dokunuş bile bu kadar geri götürürken nasıl gerçeğe dönecekti bilmiyordu.Yalnızlığının yaşamındaki doruk noktasına ulaşmıştı şimdi.Sadece yalan sebeplerle tatmin ediyordu kendini.
O dokunuş ona hem hayat veriyor hem hayatından alıyordu.Hem geçmişine dönüyor hem geleceğini anımsıyordu.Nereden geldiğine nereye gideceğine kararsız ortada kalmış bakıyordu şimdi.
Tanımsız bulduğu duygularla mücadele ettiği bir dokunuş.Siluetine dokunurken aynada, onca yıllık yaşamına dokunduğunu hissediordu.Yüzünün, karanlık aynada ettiği raksı görmeye can atarken kalbinde o yüze duyduğu nefretle bu heyecan sönüyordu.Hayatını sorgulamaktan vazgeçmeyen biri olarak yine sorguluyordu,,, "niye açmıyorum ışıkları, daha ne kadar hissetmeye çalışırım aynadaki yüzümü"
Bir yüze aynada nasıl dokunulabilirdi,, daha ne kadar deneyecekti bu imkansızlığı bilmiyordu.
Her seferinde daha da derine inen bir darbe indiriyordu siluetine.
Karanlık aynadaki parmak izine bakıyordu o; yüzüne değil.Bu yüzden hiçbir zaman görememişti karanlık, yaralı, süzgün yüzünü.Bu yüzden göremedi yüzünü bu hale getiren acımasız elleri..
O kendi parmak izinin aynadaki raksına bakıyordu, büyük bir heyecanla verdiği sevgiye bakıyordu, diğer elleri tutuşundaki saflığa çocukluğa hayranlıkla bakıyordu.
Görememişti bu yüzden işte; kendi yüzünü, karanlık bir aynaya yansıyan yüzünü, ışıkları açmaya ve bakmaya cesaret edemediği yüzünü, kendinin dahi tahammül edemediği ve asla bakamayacağı o yaralı yüzünü.
O aynada rakseden parmakizine bakıyordu ve asla ışıkları açmaya perdeleri kaldırmaya cesareti yoktu, olmayacaktı...!