BENİMLE HAYATA VAR MISIN?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
-Bazen yanlışlar bizi doğru yola sürükleyebilirler; duygusal hislerle verilen doğru kararlar da bazen yanlış olabilirler- K.YAY (zordem)
Kadın, bu gece bardan kör kütük sarhoş bir halde,yalpalayarak eve geldi. Ve elleri göğsünde, baygın gözlerle etrafa korkulu bakışlarla bakındı. Babası bir kanepede, annesi de bir koltuğa uzanmış kendilerinden geçmiş, günün tüm yorgunluklarını horlayarak odaya yalnızlık bir havayı salgılıyorlardı.
Eliza, güzel, zeki, varlıklı ve otuz yaşlarında yeşil gözlü bir kadındı. Kumral uzun saçlarını hep arkadan toplayıp bağlardı. İyimser ve duygusal bir yaradılışı vardı fakat son iki yılda, büyük ezinç içindeydi.
Bununla birlikte güzelliğinin zıtlığında duran kör talihi onun bu hayatta mutlu olmasını hep engelliyor gibiydi. Ölümüne sevdiği; sevdiğiyle bir zamanlar kuşlar kadar özgür hissederken iki yılık eşiyle ayrılıp dul kalmıştı. Dul kalması ve monoton hayatı onu, tam bir boşlukta hissetmesine neden olmuştu.
-Her maddi zenginliğin içinde biraz da gizli bir mutsuzluk vardır-
Eliza, barda kurduğu planını gerçekleştirmeyi aklına koydu ve “bir an önce başlamalıyım” dedi. Sonra odasına gitmeden önce salondaki içki dolabından bir şişe alıp” son bir kadeh” deyip odasına çekildi. Hep dağınık olan odası toplanmıştı; yatak, yorgan ütülenmiş, televizyon panelindeki tüm aygıtlar; kulaklıklar, kumandalar, oyun sensorları hepsi yerli yerinde duruyordu. Eliza şaşkınlık içinde kalırken “yoksa çok içtiğimden mi bu farklılık” diye düşündü.
Eliza, narin zayıf elleriyle başını yokladı ve pencerenin önüne geçip deniz ile gökyüzünün birleştiği ufuklardaki sonsuzluğa baktı; denize ambiyans olmuş yıldızlar mı yoksa yakamozların ışıltıları mıydı; ve denizi ikiye bölen ışık huzmesi ona bir cenneteymiş hissini uyandırmış olmalı ki tebessüm etti.
Çok geçmeden, Darmadağın bir halde arkasından bir mektup bırakmayı düşünerek aklına koyduğu yükseklikten atlamanın hesabını yapmaya başlamıştı. En az 30 metre yükseklikten sert bir zemine atlarsa, İç organlar patlar, kafatası yarılabilir ve kırılan kaburga kemikleri kalbi parçalayabilir. Kurtulma şansı ve hissedilecek acının az olması tercih etme sebebi olmuştu, ki oturduğu apartman eli metreden fazla idi.Sonra masasına geçip bir not yazmayı düşündü; kadehinden bir yudum alarak Odadaki tüm nesnelerle vedalaşıyor gibi gözlerle baktı. Not kâğıdına “Sevgili annem ve babacığım…” diye başladı fakat tam o esnada telefonundan bir metalik ses duydu; bu bir mesajdı ve alelaceleyle mesajı açıp okudu “Benimle bir aşka var mısın” diye yazıyordu. Eliza şaşırmıştı ve gönderenin ismi yoktu ve kimden geldiği beli değildi. Kafası iyice karışmıştı ki bir mesaj daha aldı. “Özür dilerim, sanırım bu mesaj size yanlışlıkla gelmiş olmalı… Lütfen ciddiye almayın” diye yazılmıştı.
Eliza, kendi kendine gülerek, elleriyle saçlarını düzeltip “ölmeden önce ben de birini umutlandırayım” bir yandan da “son bir oyun olsun” deyip telefonun tuşlarını rastgele tuşladı. Karşı tarafın telefonu uzun uzun çaldı “aradığınız numara cevap vermiyor” ikazından sonra Eliza, aynı numarayı tekrar aradı ve ararken kalbi hızla atmaya başlamıştı. Tanımadığı birini araması tuhaf olsa da; son bir yarını vardı ondan sonra hayatta olmayacaktı zaten! Nihayet Karşı taraftan soğuk, uykulu bir ses:
“Buyurun… Kimi aramıştınız?” sorusuna Eliza, hemen “Benimle bir aşka var mısın?” dedi. Karşı taraftan ani bir şok etkisinden:
“anlamadım… Kimsiniz ve saatin kaç olduğunda haberiniz var mı?”
“…”
“sanırım sarhoşsunuz…
Bundan dolayı Elizanın elindeki bardak bir refleksle düşüp kırıldı ve ağlamaya hazır gözleri boşalmaya başlamıştı; hüngür hüngür ağlarken “özür dilerim… Bu anlamsız dünyada ne yaptığımı biliyor muyum sanki! Sizi rahatsız ettiğim için beni affedin lütfen!”
“Yo yo, önemli değil. Lütfen söyleyin, orada neler oluyor? Başınız mı belada? Bir sorunuz varsa dinlemeye hazırım”
“Evdeyim! Ve içinde olduğum durum uzun hikâye…”
“Tamam… Şimdi uyumaya çalışın, sabah uzun hikâyenizi bana anlatırsınız… İyi bir dinleyiciyimdir”
“İmkânsız! Yarın hayatta olmayacağım”
“Neden?
“Bu son gecem, son bir yarının öncesinde beni anlayacak bir dosta elveda demek için bu numarayı rastgele aramıştım” iç çekerek “ne olur beni affedin! Sizi de rahatsız etmiş oldum”
“Rica derim… Ben Ekmen… Sizi duyduğuma çok sevindim. Sizi affetmem için bana bir söz ver. Yarın mutlaka görüşelim, sonra istediğini yaparsın! Sahilde güzel bir kâffe var, sana bir kahve ısmarlarken sen de bana her şeyi anlatırsın, değil mi?”
“Bir fazla yarına tahammülüm yok”
Ekmen, kızın bir intihar uçurumun başında olduğunu hissetmişti ve onu hayata bağlamak için çabalıyordu; yumuşak bir sesle:
“Bu dünyada bir sen misin yaralı olan? Annesine kızan, sevgilisine darılan herkes kurtuluş olarak ölümü mü seçmeli? Hayat ne kadar zor olsa hayat o kadar sahici olur ve anlamlı…”
“Söz veremem”
“Seni sevmeyenlere, anlamayanlara ve arkanda ağlamayan düşmanlara inat, hayata bağlanmalısınız! Peki, bana bir aşka var mısın? Demiştin ben de sana, benimle bir hayata var mısın diyorum”
Eliza, bu sözlere kanmış gibi oldu ve kurtarıcısının hayatla inatlaş” sözü üzerinde etki yaratmış olmalı ki kısa bir sessizliğe neden oldmuştu. kadının ağlamaktan iç çekişleri duyuluyordu. Ekmen, söze tekrar başladı:
“Çöplüklerde, çöp toplayan çocukların hayatla kucaklaşmasına ve ömrü kısa kelebeklerin hayatta katığı renklere, kanat çırptıklarına hiç tanık oldun mu?
“Hayatı ilginç kılan, hayallerin gerçekleşme ihtimalidir” *
Adamdan Sözleri duydukça yüreğinden vuruluyor gibiydi ve hayata bağlanma yolu açılmıştı; hayallerin gerçekleşme ihtimalleri…
“Peki, senin için bir günümü feda edebilirim. Yalnız bir gün… Yarından başka bir yarın olmayacak”
“Tamam, anlaştık ve yarın akşam seni bekliyor olacağım. Tatlı rüyalara…” dedi Ekmen
Saniyesel devinimlerin ince sırtından zamanla cambazlık yaptığının heyecanıyla Ekmen, kolundaki saate baktığında saat dördü geçiyordu ve uykusu kaçmıştı fakat bir insanı kurtarma çabası onu içten içe sevindirmişti...
Devam edecek....
ZorDem/ 2017
Yazımı güne taşıyan Seçki kuruluna çok teşekkür ederim...
YORUMLAR
“Hayatı ilginç kılan, hayallerin gerçekleşme ihtimalidir”
Yeter sebep mi bilemem,
ya hayal kurmasını bilmeyenler; bakıyorum da onlar daha bağlı,
aldırmadan hüzne kedere, çok da sorgulamadan hayatı, olanları/olacakları
bir koşturmaca ki sormayın gitsin,
yaşayıp gidiyorlar işte...
Kelimelerle oynamadan, aslında şık durur mu durmaz mı çok da takılmadan kelimelere,
yazıyı ve okuyanı yormadan
hatta harf düşmelerine bile çok aldırmadan
tam hayatın içinden yazılmış bir öykü güzelliği,
empati kurmaya ve hissetmeye özen göstererek...
Devamı aşktan öte, hayatı karşılama olur heralde diye düşündüm kendimce,
yazar ne diyecek devamında merak etmeye de başladım...
selam ve sevgiyle.
Değerli kalemi okumayı özlemiştik.
Kutluyorum tüm içtenliğimle.
Selam ve saygılarımla ve lütfen, lütfen arayı fazla açmayın diyecektim ki eklediğinizi görünce bu gün bir o kadar sevindim.
Akabinde yolum düşecek şimdi yeni bölüme.:)
Mutlu kalın ve teşekkürlerimle edebiyatın güncesini tutan kaleminiz adına yolculuğumuzu anlamlı kılan tüm yazdıklarımızla baş koymuşken bir kez hayatı ve yazın dünyasını içselleştirip yine hemhal olduğumuz...
DemAN
Çok sağolun efendim
sevgiyle selamlıyorum o değerli yüreğinizi.
gune gelen yazinin yazarini tebrik ederim. guzel bi yazi okudum, bu guzel yaziyi bizimle paylastiginiz icin tesekkurler
selamlar
abdullah
DemAN
Seamlarımla
Kurgu şahane!
Ama gerçekçi gelmedi! İntihar eşiğinde olan birinin yapacağı bir şey değil gibi!
Saygılar
DemAN
Teşekkürler, yorum için.... 2 bölüm daha var bakalım ne olacak :)
sevgiyle kal dost