- 522 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Mustafa Kemal Atatürk İslam’a bakışı
Müşrikler “Mustafa Kemal Atatürk’ü” sevmemelerin nedeni Müslüman oldukları için değil, Müşrikler İslam’ı çıkarcılık Din Ticaretlerin yolunu kestiği için Düşmanlık beslemişlerdir“Atatürk’ün” sözlerinden İslam, bakışını okuyun ve görün’!
“Bütün dünyanın Müslümanları, Allah’ın son Peygamberi Hz. Muhammed’in (sav) gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar, Hz. Muhammed’i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli, İslamiyet’in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilir.” (Sayfa. 70–71)
"Çanakkale İslâm’la korundu" diyen Atatürk şöyle devam ediyor: "Öleni görüyor. Üç dakikaya kadar öleceğini biliyor. En ufak bir fütur (yılgınlık) bile göstermiyor. Sarsılmak yok. Okuma bilenler ellerinde Kur’ân, cennete girmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler kelime-i şehadet getirerek yürüyor. Bu, Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren, şaşılacak ve övülecek bir misaldir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebesi`ni kazandıran bu yüksek ruhtur." (Atatürk`ün S ve D. c. 2, s. 93)
"Ey Millet! Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah’ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Koyduğu esas kanunlar, Kur’ân-ı Azimüşşan`daki ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhunu vermiş olan dinimiz son dindir. Ekmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate uymamış olsaydı, bununla diğer ilahi ve tabii kanunlar arasında aykırılıklar olması gerekirdi. Bütün ilahi kanunları yapan Cenab-ı Hak`tır." (Atatürk`ün S ve D. c. 2, s. 93)
Tarih 1923 yılının Temmuz ayı Mustafa Kemal, Balıkesir’de halka cami minberinden şöyle seslenmektedir:
—Ey Millet, Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah’ın selameti, atifeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamber efendimiz hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara hakayık-ı diniyeyi tebliğe memur ve resul olmuştur.
‘Efendiler, yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaşlaştırmaktır. Devrimlerimizin temel prensibi budur. Bu gerçeği kabul etmeyen zihniyetleri yok etmek zaruridir. Şimdiye kadar milletin aklını paslandıran, uyuşturan bu zihniyette bulunanlar olmuştur. Bu zihniyet akıllardan çıkartılmadıkça gerçeklerin ışığını getirmek imkansızdır. Ölülerden medet ummak medeni bir toplum için ayıptır.
Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır. Tekkelerin gayesi halkı meczup ve aptal yapmaktır. Halbuki halk meczup ve aptal olmamaya karar vermiştir’
Türbeler aslında eski Türk büyüklerini saygı ile anmak için ziyaret edilen yerler olmasına rağmen günümüzde daha çok adak adamak ve yatırlardan medet ummak gibi batıl birçok ananenin devamına yol açmıştır. Mustafa Kemal Nutuk’ta bu konuda bakın neler söylüyor:
‘Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere hayatlarını emniyet eden insanlardan oluşan bir kitleye medeni bir millet nazarıyla bakılabir mi?’
Atatürk’ün İslam adına konuştuğu bütün sözleri Kuran’a göre uyum içindedir “Kuran Ayetlerini okuyun Atatürk hiçbir zaman “Kuran dışı konuşmadığını anlayacaksınız’!
( MAUN SURESİ ) Dini yalanlayanı gördün mü? işte o, yetimi itip kakar; Yoksulu doyurmaya teşvik etmez; Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, Onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar gösteriş yapanlardır”Ve hayra da mâni olurlar.”
( MÂİDE Suresi 44. ayet ) Şüphesiz Tevrat’ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. (Allah’a) teslim olmuş nebiler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabb’e adamış kimseler ile âlimler de öylece hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah’ın kitabını korumakla görevlendirilmişlerdi. Onlar Tevrat’ın hak olduğuna da şahit idiler. Şu hâlde, siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin.Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.
( İSRÂ Suresi 88. ayet ) De ki: “Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.”
( Enbiya Suresi 45 ayet ) De ki: "Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum." Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki!
( Enam suresi. 48. ayet: ) Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.
( Enam suresi. 116: ayet ) Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.
( Ali imran suresi 105; ayet ) Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır.
( Enbiya suresi 10; ayet ) Yemin olsun, size bir Kitap gönderdik ki, öğüt ve uyarınız/zikriniz/şerefiniz yalnız ondadır. Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız?
( Mâide Sûresi / 50.Ayet) Yoksa onlar) cahiliye (devrinin, İslâm dışı/batıl) hükmünü mü istiyorlar? Kesin inanan (ve bilen) bir toplum için hükmü Allah’tan daha güzel olan kim vardır?!
( Mâide Suresi 51. Ayet ) Ey inananlar, Yahudilerle Nasranileri dost edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostudur ve sizden kim onları dost edinirse şüphe yok ki o da, onlardandır. Şüphe yok ki Allah, zalim olan kavmi doğru yola sevk etmez.
( ZUHRÛF Suresi 44. ayet ) Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz.
( NİSÂ Suresi 56. ayet ) Ayetlerimizi inkâr edenleri yakında bir ateşe yaslayacağız. Derileri piştikçe, azabı tatsınlar diye, derilerini öncekinden başka derilerle değiştireceğiz. Allah Azîz ve Hakîm’dir.
( ANKEBÛT Suresi 2. ayet ) İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.
( Ali İmran Suresi 80 ayet ) O, size melekleri ve Resulleri Rabler edinmenizi emretmez. Siz Müslüman olduktan sonra, size kafir olmayı mı emredecek?
( Enam Suresi 50 ayet ) De ki: “Size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da (algılanamayanı da) bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben bana vahyedilenden başkasına uymam.”
( Bakara suresi 165. ayet ) İnsanlar arasında, Allah’ı bırakıp, O’na koştukları eşleri tanrı olarak benimseyenler ve onları, Allah’ı severcesine sevenler vardır. Müminlerin Allah’ı sevmesi ise hepsinden kuvvetlidir. Zalimler azabı gördükleri zaman, bütün kuvvetin Allah’a aid bulunacağını ve Allah’ın azabının şiddetli olduğunu keşke bilselerdi!
( KAMER Suresi 32. ayet ) Öğüt olsun hatırlatma olsun diye Kur’an’ı kolaylaştırdık. Var mı öğüt alan?
( FURKAN Suresi 30 ayet ) Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur’an’ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular."
( YUNUS Suresi 106. ayet ) Allah’tan başka sana fayda ve zarar vermeyen şeylere dua etme. Bundan sonra eğer öyle yaparsan, o zaman sen mutlaka zalimlerden olursun.
( İSRA Suresi 16. ayet ) Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.
( Bakara Suresi 205 ayet ) O yeryüzünde iş başına geçti mi, orada fesat çıkarmaya, ekini ve zürriyeti kökünden kurutmaya koşar. Allah fesadı sevmez”
( Enfal Suresi, 73. Ayet ) İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.
( A’râf Suresi/ 51 Ayet ) Onlar, dinlerini eğlence ve oyun saymışlardır, dünya yaşayışı, onları aldatmıştır. Onlar, nasıl bugüne kavuşacaklarını unutup bilebile ayetlerimizi inkar ettilerse biz de bugün onları unuturuz.
( Münafikun Suresi 4. ayet ) Onları gördüğünde gövdeleri hoşuna gider. Bir şey konuşsalar sözlerine kulak verirsin. Onlar birbirine dayandırılmış keresteler/Hint kumaşı giydirilmiş kütük parçaları gibidirler. Her bağırtıyı aleyhlerinde zannederler. Düşmandır onlar; sakın onlardan! Allah onları kahretsin! Nasıl da aldatıp döndürülüyorlar!
( Kasas Suresi 41 Ayet ) Ve Biz, onları ateşe davet eden imamlar (önderler) kıldık. Ve kıyamet günü onlara yardım olunmaz.
( HAŞR Suresi 13. ayet ) " Onların içlerinde size karşı duydukları korku, Allah’a olan korkularından daha şiddetlidir. böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur. "
( KALEM SURESİ 15. ayet ) Ona ayetlerimiz okunduğu zaman: “(Bunlar) evvelkilerin masalları.” dedi.”
( SEBE SURESİ 5 ayet ) Ayetlerimizi hükümsüz kılmak uğruna koşuşup duranlar var ya, onlar için pislikten, inletici bir azap vardır.”
(Bakara Suresi 174) Allah’ın indirdiği kitabın bir kısmını gizleyenler ve onu az bir değere değişenler, karınlarına ateşten başka bir şey tıkmış olmazlar; kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onları temize çıkartmayacaktır; onlara acıklı bir azap vardır.
(Yusuf Suresi 106 ayet) Onların pek çoğu Allah’a ortak koşmaksızın iman etmezler.
(Ra’d sures 11 ayet) “Bir toplum, kendilerinde olanı değiştirmedikçe Allah, o topluma verdiğini değiştirmez.”
(Enfal suresi 53 ayet) “Bu bir kanundur: Bir toplum kendi özünü değiştirmezse Allah ona verdiği nimeti değiştirmez. Allah işitir, bilir.”
( İsra Suresi 73-75 ayetler ) Sen Sana Vahyettiğimiz Kitabı Dışına Çıksaydın Benim Hakkımda Kuran Dışında Bazı Şeyler Uydurmanı İstediler O zaman seni candan dost sayacaklardı. Seni sağlamlandırmasaydım Az da Olsa Onlara Meylederdin. İşte O Zaman Seni Hayatta da Ölüme deKat Kat Azaba uğratırdık ve Hiçkimse Seni Benden Kurtaramazdı
( ZUMER Suresi 3 ayet ) Halis dîn, Allah içindir, öyle değil mi? Ve O’ndan (Allah’tan) başka dostlar edinenler: “Biz, onlara (putlara) sadece bizi Allah’a yakın bir makama yaklaştırmaları için tapıyoruz.” (dediler). Muhakkak ki Allah, hakkında ihtilâf ettikleri şey için onların aralarinda hüküm verir. Muhakkak ki Allah, yalanlayan ve inkar ederleri hidayete erdirmez.
(TUR SURESİ / 29 ayet) Şu halde sen, öğüt verip-hatırlat; çünkü sen, Rabbinin nimetiyle ne kâhinsin, ne mecnun.
(HAKKA SURESİ 42 ayet ) Bir kâhinin de sözü değildir. Ne az öğüt alıp-düşünüyorsunuz?
( Lokman Süresinin 34.Ayeti ) Kimse yarın ne kazanacağını bilemez (idrak edemez).Ve kimse arzın neresinde öleceğini bilemez (idrak edemez).Muhakkak ki Allah, Âlim’dir (en iyi bilen), Habîr’dir (haberdar olan
( İBRAHİM suresi, 4. ayeti ) Hiçbir resulümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah’a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah’a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Aziz’dir, Hikmet Sahibi’dir.
( ZUHRÛF Suresi 5 ayeti ) Siz, haddi aşan kimseler oldunuz diye, sizi Kur’an’la uyarmaktan vaz mı geçelim?
( FUSSİLET suresi, 26. ayeti ) Hakikat bilgisini inkâr edenler (Hz. Rasûlullâh’ı dinleyenlere) dediler ki: "Şu Kurân’ı dinlemeyin ve Onun hakkında boş laflar edin ki, belki üstün çıkarsınız
( Kehf Sûresinin 110 . Ayet ) De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım, (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilah’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”
( Rûm Sûresinin 35 . Ayet ) Yoksa biz kendilerine bir delil mi indirdik de o, Allah’a ortak koşmaları konusunda (isabetli olduklarını) söylüyor?
( MÂİDE Suresi 44. ayet ) Biz indirdik Tevrat’ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah’a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. Kendini Rabb’e adayanlarla ilim ve hikmette derinleşmiş olanlar da Allah’ın Kitabı’ndan korumakla görevli olduklarıyla hükmederlerdi. Zaten onlar Allah’ın Kitabı’na tanıklardı. Artık insanlardan korkmayın, benden korkun da ayetlerimi basit bir ücret karşılığı satmayın. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir.
( Kehf Suresi 54. ayet ) Yemin olsun, biz, bu Kuran’da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.
( Enbiya suresi 10. ayet ) Yemin olsun, size bir Kitap gönderdik ki, öğüt ve uyarınız/zikriniz/şerefiniz yalnız ondadır. Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız?
( Nisa Suresi 174. ayet ) Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik
( EN’ÂM Suresi 159. ayet ) Din anlayışlarını parça, parça edip, cemaat, cemaat olanlar var ya, (Rasûlüm) senin onlarla hiçbir işin olamaz! Onların işi ancak Allâh’a kalmıştır. . . Sonra, onlara yapmakta olduklarının içyüzünü bildirecektir.
(RÛM, Sureleri 31,32 ayetler ) Ortağı olmayan Allah’a yönelin ve hepiniz O’na saygılı olun, Allah’ın dosdoğru dinine bağlanın ve ortak koşanlardan olmayın. Ortak koşanlar dinlerini parçaladılar ve mezhep, mezhep oldular. Her mezhep kendi bağlandıklarıyla sevinip övünmektedir.
( ÂLÎ İMRAN Suresi 105 ayet ) Sakın, kendilerine apaçık kanıtlar geldikten sonra, gruplara ayrılıp, anlaşmazlığa düşenler gibi olmayınız. Mezheplere bölünüp ayrılığa düşenler için büyük bir azap vardır.
( Cin Sûresinin 1,2 . Ayet ) (Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik de ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”
( Tevbe Sûresinin 28 . Ayet ) Ey iman edenler! Allah’a ortak koşanlar ancak bir pislikten ibarettir. Artık bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
( AHZAB Suresi 50. ayet.) Ey Resul! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helâl kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.