- 1018 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
BARIŞI NEDEN SAVUNUYORUM -(1)
BARIŞI NEDEN SAVUNUYORUM -(1)
Savaş küresel problemlerin içinde en kötü ve insanlığa meydan okuyan bir numaralı sorun olmuştur. Jimmy Carter’in de dediği gibi "savaş bazen gerekli bir kötülük olabilir". Ama ne kadar gerekli olursa olsun her zaman bir kötülük olmaya devam edecektir. Asla iyi bir şey değildir.Birbirimizi veya birbirimizin çocuklarını öldürerek bir arada yaşamayı öğrenemeyiz.
Çünkü bu konular özellikle savaş konusunda ve savaşı önlemede dünya görüşümü şekillendirmede ve bir barış Aktivisti gibi hareket etmemi sağlayan bir görev olarak Savaş’a karşı Barışı savunmamda çok önemli rol ve misyon üstlenmeme neden oldu.
Bugün savaşı önleme ve barışı getirmede fikirlerin gücünden bahsedeceğim. dünya olayları ve fikirler arasındaki bağlantı, diğer bir deyişle etkileşimden her zaman etkilenmişimdir.
Diğer bir deyişle bu gün dünyada yaşanan olaylarının analizi fikirleri, fikirler ise dünya olaylarını şekillendirmektedir. bu nedenle barışı ifade etmek pratik, düşünsel, fikirler çok önem taşımaktadır. doğru fikirlerle kişilerin barış dolu bir gelecekle sonuçlanacak olayları şekillendireceğine inanmaktayım.
Savaşlara İnat Barışı Savunalım. ımmanuel kant’ın 1795 yılında yazdığı "Ebedi Barış’ı" teşvik etmeliyiz. ebedi barış belirli bir bölgede ideal olarak tüm Dünyada, Barış durumunun sürekli olarak sağlanmasıdır. kendi toplumumuz içinde savaşa karşı, barışı savunma Aktivisti olmaktan geçiyor.
BU DOĞRULTUDA
Barış konusunda yeni fikirler üretmeliyiz - Savaşa karşı, Barışı savunmalıyız.bunu daha iyi anlamak için barış araştırmalarının babası olarak nitelendirilen Johan Galtung’un çalışmalarına bir göz atmakta yarar görüyorum.
Galtung Şiddeti üç kategoride tanımlamıştır.
1-Doğrudan Şiddet
2-Yapısal Şiddet
3-Kültürel Şiddet
Tüm bunlara karşı durarak barışı savunmalıyız.
İNSANLARIN ÖLMEDİĞİ BİR DÜNYA YARATMAK MÜMKÜN.
Hüseyin Çıplak
YORUMLAR
Şu barış sözcüğü "şiddetten kaçınalım" anlamıyla karşıma dikildiğinde beni kaşındırıyor. Hiyerarşik, devletli, özel mülkün olduğu yerde barış sözcüğünün oturduğu nokta anlaşmadır. Anlaşmalarda da taraflardan biri taviz vermeye zorlanır, çünkü anlaşma, taviz verecek olanın yenildiği varsayımı üzerine yapılır ve anlaşma, yani barış sürdüğü müddetçe de bu tavizi vermesi beklenir aksi halde barış biter. Bkz. tarih...
Ya da şöyle denebilir:Barışı daha anlamlı kılmak için Hakkari Kaval (Gunde Qewale) köyünden(yaşıyorsa/öldüyse de) Sadullah Duman amcaya kulak vermek gerekir:
-Unutma evlat,barış en güzel ülkedir.
Bu ülke "Kafdağında" değil,bize çok yakındadır diye düşünmekteyim.İyi gün/günler dileğimle.
sabri ayçiçek tarafından 2/27/2017 11:16:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
"Barış içinde, eşitliğin ve özgürlüğün sefasını sürmek istiyoruz!
Yasaları taşlar ve mermerler üzerine değil,
tüm insanların, hatta onları unutan köle ile, onları yadsıyan tiran da dahil olmak üzere,
tüm insanların yüreğinde yazılı olan ebedi adalet, artık egemenliğini kursun istiyoruz."
Robespierre
Barışa uzanan nice huzurlu akşamlar diliyorum arkadaşım